• herkesin benzer ama farkli analmlarda kullanabildigi, temelde karsi cinsin bol bulundugu ortamlara gidip dolanip dolanip sonra da mal mal geri gelme eylemi
  • alıcı bulmak isteyen metanın kentin lek yerlerinde devinmesi. kent mekanlarının tavaf edilmesi ilkesine dayalıdır. bu türden hac eylemlerinde şeytan taşlanmaz.
  • insanların; kendi kusurlarını kapatacakları düşüncesiyle pahalı elbiseler ve aksesuarlar içine gizlenip etiler, akmerkez gibi yerlerde kendilerini göstermek amacı ile yaptıkları hareket tarzı.
  • piyasa yapmak terimi du$unuldugu kadar yeni bir terim degildir. 18. yuzyilda henuz istanbul'un eglence mekani direklerarasi semti iken, ozellikle ramazan aylarinda musluman e$rafin iftardan sonra caddede volta atmasi icin kullanilirdi. hatta o donemi yansitan belgeler, ramazan'in getirdigi gev$eklikten firsat bularak direklerarasi'na cikan hanimlara laf atan i$i gucu olmayan ogrencilerin, memurlarin ve bekar erkeklerin zabitler tarafindan siklikla uyarildigi ve hatta bunlara kar$i bir takim yaptirimlar uygulandigini belirtiyor. yani kisacasi uc yuz yildir ayni tas ayni hamam...
  • oncelikle hedef kitle belirlenir,ona gore giyinilir kusanilir,karsilasilabilecek ortamlara girilir,kasim kasim kasilinir,aval aval eve donulur.
  • süslenip püslenip ortalıkta dolanmak.
  • (bkz: tiki) ler arasinda yaygindir, mesela pasha ya gidersin bi arkadasinla.. o seni bi arkadasiyla tanistirir, sen onu bi arkadasinla tanisitirirsin vs. vs. zincir boyle surer, e guzel tanishma ortamida vardir muzik icki felan samimiyet ilerletilir... yeni kari kizla tanisilir
  • bu i$lem yapilmaya gidilirken barbour'lar unutulmamalidir .
  • zannimca en akillara zarar olani uc be$ tane otomobili gece vakti bir otobus duragi veya bir kaldirima cekip di$arida muhabbet ediyoruz ayagina sogukta dikilmektir. bu genclerde i$ik goruyorum, yogun bir psikolojik terapi, sevgi ve ilgi onlari tekrardan topluma kazandiracaktir.
  • arabayla piyasa yapmanın tarihi, kadınların[nisvan taifesinin] arabalarda görülmeye başlandığı zamanlara ama daha çok mesire yerlerine gitme sıklığının artmasına kadar götürülebilir. tabi, hemen ardından sürekli ol(a)mayan yasakların ardı ardına geldiği de görülür: 1622'de yabancı sefirlerin hanımlarının gezintileri yasaklanır, sultan ibrahim 1647'de araba kulanımını yasaklar -ki bu yasak bir yıl sürecektir.
    ismini ahmet rasim'e borçlu olduğumuz lale devri'nde ise yeni bir dönem açılır, osmanlı elitlerinin araba kullanma sıklığı, alışkanlığının gittikçe alt kesimlere yayılmasıyla doğru orantılı olarak 18. yüzyılda araba kulanımı bir önceki yüzyıla oranla hem nicelik hem de nitelik olarak gözle görülür oranda artmıştır. nitekim bu yüzyılda arabaların kiralandığı bile görülmüştür.
    hatta o kadar ki padişah ıı. mahmud 1751'de:
    "nisvan taifesinin tenezzüh ve teferrüç bahanesiyle üsküdar'dan kısıklı, bulgurlu, çamlıca, merdivenli ve bazılarınında beykoz'dan tokat, akbaba ve yuşa nam mahallerde arabalar içinde açık-saçık dolaştıkları görüldüğünden buralarda araba piyasa etmesini" yasaklamıştır.

    son sözü bihruz bey'e değil bağdat caddesi ya da bahçeli 7. cadde -kişiselleştirilmiş arabalarıyla, sadece arabalarından ibaret olan- piyasa palyaçolarının gelişini önceden haber veren palyaço ruşen'e verelim:

    "sana bir roman bırakacağım. bu hiç unutulmayacak...seninle ikimizin otomobil macerası bu. ford mach 1 seninle günü gününe takip ettiğim fenerbahçe yarışları. otomobiller, benim onların arasındaki heyecanım. ve sonunda araba almamız... ve de kendimi araba gibi hissetmem"
hesabın var mı? giriş yap