• opeth ile tanışmam geçen senenin mevsimlerle yitmiş son aylarında, lord avc sayesinde oldu. çok geçti, ama bir şeyin çok geç olması çok geç kalınmış anlamına gelmemektedir.

    morningrise albümünü dinliyordum. ilk dinlediğim şarkı to bid you farewell idi sanırım. ardından black rose immortal geldi. şaheserdi. amaranth sembolünün saklandığı kutsal sandık, kalbim olmuştu.

    ve sonra the night and the silent water geldi.

    günlerce art arda dinledim bu şarkıyı. günlerce. haftalarca. aylarca. mevsimlerle yitmiş süreler boyunca. aklıma ne zaman gelse hüzünlendim. delicesine dinlemek istedim, dinledim. hüzünlendim. melodilerin melankolisinin gecesine karıştım, müziğin dalgalandırdığı sessiz suda boğuldum. göz yaşı döktüm penceremden istanbul'a bakarken, kulaklarımda şarkının sert sözleri yankılanırken.

    the night and the silent water bir şarkı değildi artık, insanların hatırlanmayan bir zamanda kaybettiği ve bütün olabilmek için her daim ihtiyacını duyduğu yitik duygulara açılan, çok çok çok dar da olsa bir kapıydı. ulaşamasam da, hatta ne olduklarını bile keşfedemesem de, o yitik duyguların oralarda bir yerlerde uzandığını bana hissettirdi.

    kaybedilen yakınlara adanmış, ve çoğu zaman, kaybettiğim kendime adanmış.

    gelmiş geçmiş en iyi şarkı.

    .
  • opeth'in morningrise albumunun ikinci sarkisi.

    and so you left us
    jaded and gaunt, some september
    wilted with the seasons
    but hidden inside the delusion
    i saw you eyes, somewhere
    devoid of death
    the aura poises amidst (the storm)
    in solid tears i linger
    a parlour glade, moonlit sorrow
    lonely resting pools
    relics of the moon-dogged lake
    whisper: "all your words are miss given"
    am i like them?
    those who mourn and turn away
    those who would give anything
    to see you again
    if only for another second
    your face was, like the photograph
    painted white
    we did not speak very often about it
    what does it matter now?
    cloak of autumn shroud
    i gaze, dim ricochet of stars
    i reckon it is time for me to leave
    you sleep in the light
    yet the night and the silent water
    still so dark...
  • "am i like them?" diyerek olayı çözen opeth şarkısı.
  • opeth'in dinledigim ilk parcasi..
    diger opeth parcalarina gore biraz daha degisik cunku kullanilan temel olarak tek bir riff var, diger parcalar gibi bir suru rifften olusmuyor..
    muhakkak daha baska ara riffler vardir, ama diger parcalar kadar ortada degil..
    bu arada, asmis..
  • mikael'in en sevmediği opeth parçası olması ilginçtir. bu parçayı ölen dedesinin ardından yazdığı için çok hoşlanmadığı söylenir. halbuki gerçekten muhteşem bir parçadır, hatta benim hayatta en çok sevdiğim parçadır.
  • ne alaka bilmiyorum fakat ne zaman dinlesem 3:10'daki 'am i like them'i 'hem aglardim' diye duyuyorum, mutlu oluyorum...*
  • arkadaş hatrıyla gidilen ankara konserinde labut gibi dikilen bünyemi manyağa çevirmiş, ağlatmış şarkıdır. gecenin şarkısıdır. uğruna kadeh kaldırılır.
  • gece ve sessiz su

    ve bizi bıraktın
    yorulmuş ve solgun, bir eylülde
    mevsimlerle yitmiş
    ama kuruntuda gizli
    bir yerde, gözlerini gördüm

    ölümden yoksun
    auran fırtınada dengede
    katı gözyaşlarıma takıldım
    salondaki sıcak eleme, mehtaplı kedere

    kimsesiz uzanan gölcükler
    aya inatçı gölün kutsal andaçları
    fısıldadılar “verdiğin tüm sözler boşuna…”

    onlara benziyor muyum?
    yasını tutup çekip gidenlere
    her şeyini verebileceklere
    seni tekrar görebilmek için
    sadece bir saniye için bile

    yüzün, fotoğraftaki gibi
    beyaza boyanmış
    bunun hakkında pek konuşmadık
    artık ne önemi var?

    güz kefeninin pelerinine
    diktim gözlerimi, yıldızların loş girdabına
    sanıyorum ki artık benim için ayrılma vakti geldi

    işığın içinde uyusan da
    gece ve sessiz su
    hala çok karanlık

    bu da benim yorumum. keşke konserde çalsalar dediğim muhteşem parça...
  • akerfeldt'in dedesinin olumunun uzerine yazdigi parcadir. #1383703'deki sozlerde bu olaydan bahsedilmektedir. ayrica peter lindgren'in de en sevmedigi parcadir. lakin basindaki akustikle elektronun ustuste gittitgi bolum cok hostur. ayrica in flames'i de cok etkilemis herhalde bu parca. (bkz: #2195033)
  • yaradana kurban bir parca.
hesabın var mı? giriş yap