• eve geç gelineceği için babaya haber verilecektir.

    baba naber
    -iyidir oglum, nerdesin?
    ya ben hala çıkmadım , geç kalıcam ben, onu haber vereyim dicektim.
    -tamam oglum, ama geç kalma .
    ??
  • pomolilik takriben 8-10 yaşlarındadır. kardeşi de 3 yaş küçüktür kendisinden. sünnet de olmuşlardır bu tarihte. babaları onları gezmeye götürmüştür. birlikte mahmutpaşa'da dolaşmaktadırlar. sünnet kıyafeti simsarı bizim gibi küçük çocuklu birilerini gördükçe, yollarını kesmektedir. bize de denk gelir.

    simsar- gel abi, gel abi. sünnet kıyafeti vereyim. çok ucuz.
    baba- ha!
    simsar- sünnet kıyafeti lazım mı abi?
    baba- yok ben sünnet oldum.
    simsar- tamam abi!
  • sabahin korunde mutfaga girince, oturmus kahve icen babadan gelen" buyur kızım" cumlesi.
    sabah sabah yarar evet. buyur kizim ne demek yahu ahah bakkal dukkanına girmisim gibi. bana ordan iki ekmek 3 yumurta dedim cevap olarak kendisine.
  • pacoz kişisi, sefil sefil dersanede zilin çalmasını beklerken, yağmur yağdığını fark eder ve babasına mesaj atar..

    pacoz: baba beni alabilir misin?
    baba pacoz: yavaşça gel,çünkü yattım!
  • aldığım parayı hemen harcayıp, cebimde beş kuruş bırakmadığım zamanlar, babam' dan atasözü gibi gelen, hem güldürüp hem düşündüren bir vecize; "tavuk suyu içer allaha bakar"

    aristotales gibi babam var şerefsizim.

    (bkz: tavuk su içerken allaha bakar)
  • - ne lan o ensen öyle dilenci yarrağına dönmüş
    - seni kafese koyacam, millete parayla gösterecem şerefsizim
    - analar senin gibi bir piç kundağa sarmamıştır
    - ofsayta durmam her kaleye gol atmam
    - sen adam olacan da ben de görecem vay vayy
    - yok öyle artık "dön gel zeynebim soğan ekmek yiyelim"
  • "çok gezen pabuç bok getirir"
  • düğünden bi-kaç gün önce ev. o sıralar yurt dışında çalışan sevgili, doğrudan düğüne gelmiştir, haliyle hasret vaziyeti vahimdir. mutfakta teyze ile çene çalınırken iş abartılır.

    d: ya çok özlemişim ya
    t: iyi ya kızım, geldi işte
    d: ama teyzoş, çok şirin di mi ya?
    t: töööbee
    d: di mi ama di mi, çok yakışıklı, çok iyi, çok süper bişi di mi?
    t: evladım tamam anladım da kızlar nişanlıları hakkında öööle uluorta konuşmazlar ayıp!

    (karşılıklı gülüşmeler)

    d: nedenmiş, o benim helalim sayılır.

    tam bu anda salonda gazete okumaya daldığı sanılan babanın sesi evin içinde yankılanır.

    b: daha değil!!!!
  • evden çıkarken o modemi kapa bak zararlı ışınlar yayıyormuş, sonra annenin beli ağrıyor.` : ben de bu dişim niye ağrıyor diyorum`
  • öss'de pomolilik'in boş bıraktığı hasta, doktor, hemşire üzerine olan mat1 sorusu üstünde düşünceleri devam etmektedir. ve çözümü bir türlü anlamamaktadır. derken böyle bir muhabbette anne, baba yanında bunu bir türlü anlamadım denir. anne de, soru neydi, der, meraklı bir ifade ile. soru anlatılır. anne de birden cevaba giden bir şey söyler.

    anne: -ee, hasta başına 1 doktor, 2 hemşire düşüyor.
    pomolilik: - bir dakika. cevabı buldun sen!
    anne: - ee sen bunu nasıl yapamadın ki? bunu mu yapamadın ya? (havaya giriyor)
    pomolilik: -valla ben yapamadım. sen nasıl buldun ki bunu?

    baba: - o çok doktora gidiyor ya, ordan biliyordur!
hesabın var mı? giriş yap