hesabın var mı? giriş yap

  • bu başlık altında sık sık "nerede yesek, kahvaltı neresi iyidir, uygun neresi var" vs gibi soruları gördüğümden, tam bir eskişehirli olarak, ama işin profesyoneli olarak değil de sıradan bir vatandaş gözüyle, kendi tercihlerim ve bilgili olduğum yerler odaklı bir kaç şey söylemek isterim;

    ---- kahvaltı ----

    doyuran kahvaltı salonu ya da doyuran:
    gerçekten bir eskişehir klasiğidir. gününe ve saatine göre sıra beklemeniz olasıdır. bol kepçeden koyduğu ve direkt üreticiden alınan halis kahvaltılıklarla şahane kahvaltı yaparsınız. esnaf lokantası havasında çalışır. o tarz bir salaşlık bekleyebilirsiniz.
    kötü yönü: sokak arası, sıfır çevre/görüntü, kapalı sıkışık ortam, açık hava bölümü yok.
    çok uzun zamandır gitmedim, ücretler yıllar önce çok makul idi, şu sıralar nasıl bilmiyorum (bilenler mesaj atarak bu maddeye destek verebilir)
    harita

    g'ce cafe bistro sazova (eski adı kocatepe kahvecisi): şehrin en güzel parkı eskişehir sazova parkının tam ortasında yer alıyor. dolayısıyla manzaranız bir gölet ve yanında şato. evet şato :) kahvaltı harici gün içi yemek seçenekleri de çok çeşitlidir. tek sıkıntısı yaya olarak gidemeyeceğiniz bir yerde, araç gerekir, merkeze 5-10 dk uzaklıkta. harita

    acıktım kafedeyiz
    biraz daha kalburüstü ortam denebilir, servisi ve ürünleri çok iyidir. fiyatları abartı olmasa da eskişehir'e göre "ucuz" denemez. şehrin popüler mekanlarından biri diyebiliriz. bahçe bölümü olması ve şehrim tam göbeğinde olması büyük avantaj.
    harita

    titanik 4
    benim şahsi favorimdir. porsuk çayının kalabalık olmayan tarafında, ferah, sakin bir bölümdedir, malzemelerinin çoğu direkt üreticiden ya da ev yapımıdır. fiyatları da tam orta skaladadır, ne az ne çok. porsuk manzaralı açık hava/bahçe bölümünde iyi bir kahvaltı olur. tren garına çok yakındır.
    harita

    bunların dışında eskişehir barlar sokağında çoğu mekan sabah kahvaltı veriyor, hiç denemedim. ayrıca porsuk kenarında da çoğu cafe kahvaltı servisi veriyor, burada bir kaç yere gitmiştim ama tavsiye etmek istemiyorum.

    ---- gün içi ----

    çibörek: eskişehir'e gelince çoğu kişinin denemek istediği gibi siz de çibörek yemek isterseniz;
    - popüler olan papağan çibörek salonu için sıradan diyebiliriz. şehir merkezinde, eski çarşı içinde. sıkışık bir ortam. harita
    - eskişehir çibörek evi. geleneksel çibörek ve diğer tatar mutfağı mevcut. harita
    - ama gelmişken kentparkı da görelim diyecekseniz ferah bir ortam ve iyi bir çibörek için kırım çibörekçisini tavsiye ederim.
    - sıradan esnaf lokantası gibi olan daha salaş alpu çibörek evi ise bence en lezzetlisidir.

    - pino: eskişehirliler için çok anlamlı olsa da dışarıdan gelenler için ne ifade edeceğini bilmiyorum ama, hamburger/fast food için çoğumuzun asıl tercihidir. kaliteli bir işletme ve 80lerden kalan klasik hamburgeri yapar. buraya her girdiğimde a-ha'dan hunting high and low gelir aklıma, ilk çıktığında burada dinlemiştim, hey gidi 80ler. bir çok şubesi olmasına rağmen tam şehir merkezindekini veriyorum haritada

    - karakedi bozacısı: bunu pas geçmeyin. hem geleneksel bir işletmedir hem de çok lezzetli bozası vardır. harita

    ---- akşam ----

    şehirde bu konuda çok fazla mekan ve seçenek var.
    meyhanesinden, restoranına, barına, pubına kadar onlarca yeri yazmak mümkün değil tabii, ben kendimce aklımdakileri yazmaya çalışacağım.

    drunken duck: baştan söylemek lazım, restoran değildir, yemek yoktur. pek küçük bir irish pub olmasına rağmen şehirdeki en kaliteli mekan olduğunu söyleyebilirim. ister iş çıkışı birer bira içilen yer edasında ister tüm geceyi kaliteli müzik eşliğinde geçirebileceğiniz, şehirde hiç bir yerde olmayan içki yelpazesi, bira ve viski seçenekleri buradadır. başlığını okuduğunuzda zaten yeterince bilgi alacaksınız. sahibi ve işletmecisi de sözlük yazarıdır ;) harita

    kör kamil: bence şehirdeki en iyi gerçek anlamdaki meyhanelerden biridir. eski sistem meyhanedir, yüzü gülmeyen ciddi garson abileri, çok standart yiyecek ve mezeleri vardır ama şehirdeki en kaliteli mezesi olan yer diyebiliriz. özellikle mart/nisan aylarında rakının yanında ayıklanmış temizlenmiş bir kuzu kelle için telefon edip sıraya girmeniz gerekebilir. fiyatları normaldir. salaşın bir tık üstü bir ortamdır. canlı müzik yoktur.
    harita

    sempre: nezih bir italyan mutfağı restoranıdır. kaliteli ve iyi hizmet alırsınız. çok uzun yıllardır kalitesini hiç bozmamıştır, zira çok müşteriye/ciroya vs ihtiyacı yoktur*, kalitesinden ödün vermez. fiyatları normalin bir tık üstündedir. bazı günler canlı müzik olarak hafif müzik ve caz vardı, halâ var mı bilmiyorum. güzel de bahçesi vardır. şehrin tam merkezinde porsuk çayı yanındadır. harita
    chinatown:sempre ile aynı gruba ait ve üst katında yer alan çin lokantasıdır. sempre'nin tüm kalite özelliklerine sahiptir.

    mezze: deniz ürünleri ağırlıklı, ayvalık tarzı restorandır. çok kaliteli mezeleri vardır. ortam nezih, havadardır.
    istanbul'daki mezze houseun orijinal çıkış noktasıdır. fiyatları normalin bir tık üstüdür. canlı müzik yoktur. harita

    afilli: yine nezih bir restorandır. ailece rahatça gidebileceğiniz yerlerden biridir. fiyatları normal diyebiliriz. canlı müzik yoktur. harita

    noon ve piraye: hem kaliteli bir yer olsun hem de müzik/eğlence/program olsun derseniz noon ve piraye size uygun olur. fiyatlar normalin bir tık üstündedir. noon harita, piraye harita

    harbiye restoran: hatay mutfağı. mekan nezih ve havadar. fiyatlar normalin bir tık üzerindedir. rakıyı soğutmazlar, hatay'da öyle olurmuş. canlı müzik yoktur. harita
    üst katında da black fish restoran var. aynı grubun kaliteli balık restoranıdır.

    fosforlu cevriye: eski hayal kahvesinin yerine açılan, kendince "bir başka meyhane" olarak adlandıran mekan. hiç gitmedim ama çok popüler olduğu kesin. daha üst tabaka bir mekan, fiyatlar yüksek, içeride vur patlasın çal oynasın ortam olduğunu duyuyoruz. harita

    alkollu cafe/bistro tarzında dublin cafe iyi bir mekan, gündüz de gece de gidebileceğiniz, bahçeli bir ortama kurulmuş şehrin göbeğinde iyi mekan.
    hangover da barlar sokağında gidilebilecek bir yer.

    tabi bunların dışında bir çok yer, hatta kendi gittiğimiz daha yerel, daha iddasız mekanlar var ama onlar bu yazının konusu değil. bu yazı zaten eskişehirliler için değil, başka şehirden gelenler için hızlı bir rehber olsun diye yazıldı.

    eskişehir barlar sokağı: eskisi gibi değil evet. ibis otel tarafından girişte bir kaç mekan ortalamayı tutmaya çalışsa da bölgenin ortamı çok da gitmeye değmez. genç yaş ortalamasına hitap eden mekanlar ağırlıkta, artık onlar da ne kadar olursa. neyzen ve mayday burada rum meyhanesi tarzında yerler, canlı müzik fasıl vs ihtiva ederler.

    ayrıca eskişehirdeki mekanların adisyonlarını yayınlayan bir instagram hesabı var, güncel fiyatları görebilirsiniz.

    unuttuğum ya da eklemek istediğim yerler olursa sonra editlerim

  • kısa ama güzel bir video.
    şimdi gidip ofiste, evde, okulda vb. ortamda gidip birinin tepesinde şeftali yiyip üzerine suyunu sıçratın. bakın bakalım nasıl tepkiler alacaksınız? üstelik bu kişi başbakan vb. olmadığı halde nasıl tepki verecek acaba? veya tersini düşünelim. ben burada çalışırken biri tam da tepemde yapsın aynı şeyi. ben nasıl bir tepki veririm? deminden beri bunu düşünüyorum.
    sondaki tebessüm müthiş.

  • niye ? çünkü devletin eksiğini oy verenlerine göstererek devleti müşkül duruma düşürdü. en ufak oy kaybına tahammülü yok tabi yönetenlerin.

  • rahatlatır lan. kabul eder, çeker gidersin. tamam zordur üzülürsün, ağlarsın zırlarsın hatta önceleri öfkeden ne yapacağını bilemezsin. canını acıtırsın, can acıtırsın. ama kabullenmek iyidir. kalpte bıraktığı etki fenadır ama eninde sonunda en iyisidir. bir yalana sarılmaktansa, yalnızlığı göğüsleyip tek başına devam etmek en iyisidir.

  • türk istiklalini, türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

    mustafa kemal atatürk'ün, kurtuluş savaşı'nı birinci ağızdan aktardığı ve o döneme kadar yapılan faaliyetleri özetleyen; 15 ekim - 17 ekim 1927 tarihleri arasında yaptığı tarihi konuşma toplam 36,5 saat sürmüş, sonrasında nutuk adı altında kitaplaştırılmıştır.

    yukarıdaki tanım da bu kitaptan alıntıdır.

    mustafa kemal atatürk'ün ölümünden yaklaşık 5 ay önce, 20 haziran 1938 tarihinde çıkan kanun ile 19 mayıs günü, 19 mayıs gençlik ve spor bayramı olarak kutlanmaya başladı. 12 eylül 1980'den sonra adı, 19 mayıs atatürk'ü anma gençlik ve spor bayramı olarak değiştirildi.

    aynı zamanda cumhuriyet halk partisi'nin de kurucusu olan mustafa kemal atatürk; kurtuluş savaşının fiilen başladığı tarih olarak kabul edilen 19 mayıs 1919'un yıl dönümünü gençlere armağan etmesinin yanında, yaptığı tarihi konuşmanın da son bölümünde gençliğe hitap etmek suretiyle, türk gençliğine verdiği önemi göstermiştir.

    bu sebeptendir ki gençliğe hitabe ve 19 mayıs, atatürk'ün gençlere ve gelecek nesillere olan güveninin adeta simgesi olmak gibi ortak bir noktaya sahip denilebilir.

    nutuk'un içerisindeki;

    --- spoiler ---

    sayın baylar; sizi, günlerce işlerinizden alıkoyan uzun ve ayrıntılı sözlerim, en sonu tarihe mal olmuş bir çağın öyküsüdür. bunda, ulusum için ve yarınki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek kimi noktaları belirtebilmiş isem kendimi mutlu sayacağım.

    --- spoiler ---

    cümlesinden de anlaşılacağı üzere mustafa kemal atatürk; "yarınki çocuklarımız" dediği insanları, yani tam olarak bizleri dikkat ve farkındalığa çağırmış.

    bunu da, yine nutuk içerisindeki şu cümleyle yapmış:

    --- spoiler ---

    "memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet* ve hatta hıyanet* içinde bulunabilirler. hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini*, müstevlilerin* siyasi emelleriyle tevhid edebilirler*."

    --- spoiler ---

    bayramımız kutlu olsun.

  • - a-si-ye söy-le-ba-ba-na-be-nim-a-dım-am-di-değ-il-ham-di...

    enişte sayıklamış, halam anlatmıştı. dedem "h" özürlüdür. adamın nasıl uyuzuna gidiyormuş meğerse.

  • bunu bir avrupa ülkesinde yaşamış biri olarak söylüyorum , eğer avrupa da oranın vatandaşına bir turist böyle davransa, o ve sülalesini tüm avrupa birliğine almazlar neredeyse isterse kişi başı 100.000€ bıraksınlar, ülkemiz ve itibarımızı rezil ettiler.

    ek: arkadaşlar avrupa da öğrenci olarak 3 yıl bulundum, iş için bir çok kez gittim.

    konuyu şöyle gerçek bir örnekle açıklayalım; bir arkadaşım tramvaya biletsiz binmiş öğrenciyken, ardından oranın vatandaşı bir kadınla evlilik yaptı yedi yıl sonra vatandaşlığa başvurduğunda, sen yedi yıl önce tramvaya biletsiz binmişsin, buradaki insanların hakkını gasp edemezsin ve saygısızlık yapamazsın o yüzden senin vatandaşlık hakkını bir müddet daha erteliyoruz diye önüne çıkarmışlar, bence de haklılar ve açıkçası bu duruma da saygı duydum. bu örnek canlı olarak yaşadığım şahit oldum bir örnektir. yukarıda yazmış olduğum durum çok acayip gelmesin kimse.