hesabın var mı? giriş yap

  • bir de demiyorlar mı "karıncalar zeki hayvanlardır" diye. klavyeyi ısırıyorum sinirden. lan nasıl zekâ bu. demin nereye gidiyordun şimdi ne yapıyorsun. diyecek laf bulamıyorum bu geri zekalılara gerçekten. bildiğin ebleh bir hayvan. diğer yönü de kapatsan yine terse yürür ha. ehehehe. lan o taraf kapalı zaten. ahahah. salak ya.

  • ahmet necdet sezer görevden ayrıldığından beri boş olan cumhurbaşkanlığı makamından gelen bir yankı.

  • insanı son derece ilginç düşüncelere sevk edebilen bir site. acaba atalarımın göç yolu nasıldı, atalarımın kökenleri nereden geliyordu sorularına cevap verebileceğini düşünerek adım atabilirsiniz. öncelikle kökenler ve genel göç yolları konusunda biraz bilgi edinip sonra siteyi incelemekte fayda var.

    ben merakımdan ötürü adım attım. test metodları farklı ve kalıtsal anlamda isteklerinize uygun sonuçlar veriyor. örneğin family finder kalıtsal göç yolu haritasını çıkarıyor, dna diziliminizle uyumlu siteye kayıtlı kişileri bularak tanışmanızı sağlıyor. y-dna ve mt-dna ise baba ve anne üzerinden haplogrup, genetik orjin gibi daha spesifik verilere ulaşmanıza ön ayak oluyor. ayrıca sitede bir sürü proje grubu var ve takip ettiğiniz gruplar aracılığıyla da yeni bilgiler edinebiliyorsunuz.

    family finder testinin sonucunda genetik anlamda çok baskın olmayan dengeli sayılabilecek genlere sahip olduğumu öğrendim ve şimdi site aracılığıyla akrabalığımın bulunduğu insanlarla iletişim halindeyim. ilginç olansa toros'larda çok uzun süredir yörük olarak yaşadığını bildiğim atalarımdan yalnızca %8 orta asya ve %6 doğu asya genine sahip olduğumu öğrenmemdi. şaşırtıcı sonuçlar var ve ben de hala güvenilirliği konusunda araştırma halindeyim

  • sizin alacağınız önlemlerin allah belasını versin. 5 saniye süren 5.7 şiddetinde bi deprem oldu, ne internet çalışıyor, ne telefonlar.

  • ne diyorsa tam tersi olarak anlayın işte

    iki ay sonra gelen edit: raflar fuhuş yatağına döndü. işte feraset.

    bir yıl sonra gelen edit: fiyatlar 500%'e varan oranda arttı.

  • bu sözlüğe neler oluyor ya. 3 tane genç doktorun özkıyımına nasıl doğal seleksiyon dersiniz. anlamını bile bilmediğiniz kavramları yersiz yersiz kullanmayı kesin artık. yazdım yazdım sildim. çok üzücü.

  • neredeyse tamamının nedeni çocukluk yaşantılarıdır ama burada asıl söz etmek istediğim konu psikiyatrik hastalıkların hikayeleri.

    bir çocuk düşünün, 3 yaşında olsun. annesi temel bakım ihtiyaçlarını karşılayan, yani yediren, içiren, giydiren ancak soğuk, mesafeli bir kadın. çocuk annesinin yanına gidip kucağına çıkmak istediğinde onu kucağına almıyor mesela. öpmek istediğinde bunu sırnaşıklık olarak görüyor. çocuğun babasının öfke kontrol sorunları var. çocuk bir yaramazlık yaptığında bağırıyor, tokat atıyor. bu sevgisizlik ve şiddet sürerken çocuğun ruhsal zedelenmesini onarmak için yardım alabileceği bir yetişkin figür yok. çocuk içine dönüyor. fanteziler kurmaya başlıyor. fantezilerde çok güçlü, çok güzel, çok sevilen bir çocuk olarak hayal ediyor kendisini. ebeveynlerinin onu uğrattığı hayalkırıklığı süreğen hale geldikçe bu çocuğun fantezi dünyası daha da yerleşik hale geliyor, bilinçdışında bu büyüklenmeci, fanusun oluşturduğu narsistik bir fanus oluşuyor.

    duygusal yoksunlukla başa çıkmak için kurgulanmış bu büyüklenmeci hayal o zaman için çocuğu dağılmaktan korur. yani çocuğun hayatın getirdiklerine karşı defansıdır. ama kendini bir bütün olara tutabilmek için oluşturduğu bu zırh, bu narsistik yapı yetişkinlikte işlevsiz ve hatta zararlı hale gelir. dünyayla gerçek ve özgün bir bağ kurmasını, sevgi ilişkisi kurmasını imkansızlaştırır.

    bir başka çocuk düşünelim. annesiyle babası sık sık şiddetli kavgalar eden. çocuk her gün acaba bugün kavga ederler mi endişesi yaşıyor. kavga etmesinler diye uslu çocuk olmaya, sessiz durmaya çalışıyor. kavga başlayınca kaçıp saklandığı birkaç yeri var evde. oraya ses az gidiyor çünkü, kavga sesi az gelince daha az korkuyor. sonra çocuk büyüdükçe anlamlandıramadığı ama onu korkutan bazı şeyler yaşıyor. mesela aynı zamanda komşusu olan bir yakını, bir amca onu yalnız buldukça onun vücudunun bazı yerlerine dokunuyor, annesinin babasının öptüğü gibi değil de dudağından öpüyor. kötü hissediyor ama annesine babasına söyleyemiyor. yine kavga ederler diye korkuyor. annesi babası da onun ne kadar ürkek, ne kadar korkak davrandığını, neden hep o amcadan kaçtığını fark edemiyor, kendi çatışmalarında kaybolmuş anneyle baba. bu çocuk sürekli kötü bir şey olacak endişesi yaşıyor, gardını alıyor dünyaya karşı. çünkü onu kendinden başka koruyacak kimse olmadığını ve insanların ve dünyanın tehlikeli bir yer olduğunu düşünüyor. ve yaşadığı ortam düşünülünce pek haksız da değil aslında. kendini koruması gerek, o zaman gardı yüksek olmalı.

    bu çocuk büyürken kendini dış dünyadan korumasını sağlayan kaygısı onunla birlikte kalır. büyüyüp yetişkin olduğunda omuzları hep gergin ve yukarıda, hep kötü bir şeyler olacağından endişelenen bir kadın haline gelir. kaygısı hem içsel huzurunu hem de dünyayla kurduğu ilişkiyi bozar, bir zamanlar onu koruyan zırh onun ağırlığı haline gelmiştir artık.

    bir psikiyatrik hastalık, bir semptom kümesi bir erişkinin hikayesinin içindeyken çok anlamsız, gereksiz ve sorun yaratan bir olgu olarak karşımıza çıkar ama şunu hatırlamak gerekir, gördüğümüz o 'şey' bir zamanlar bir şeyin devası olarak bulunmuş bir stratejidir, bir defanstır, bir çözümdür.

    psikiyatrik hastalıkların 'esas sebebi' nedir sorusunun cevabı işte bu nedenle özgündür. her semptomun ve her hastalığın bir hikayesi vardır, insana dair hiçbir şey köksüz değildir. ve bir hastalık, bir semptom, ardında koskocaman bir hayat hikayesi barındırabilir.

  • emniyet kemeri takmayan butun barzolarin yasamasini diledigim, belki bazi seyler duzelir diye umit ettirmis eylem.
    birisinin canini korumak için onu parasiyla tehdit etmek zorunda kalmak ne aci.
    "sıkıyor be abi"

  • bazen bir arkadaş, bazen misafirliğe gelen birinin çocuğu. bunu soranlar hiç değişmez. önce hunharca bilgisayar açılır, ama bir engel var. bilgisayara adam şifre koymuş. derhal o soru gelir ''ya bunun şifresi ne'' ?

    ulan dallama şifresini söyleyecek olsam şifre koymam zaten. belli ki bilgisayarımın kurcalanmasını istemiyorum. baktın şifre var açamıyorsun, geri kapat. bu ne yüzsüzlük ?

  • tam anlamıyla bir turnusoldur. bir insanın ne mal olduğunu kısa süre içinde anlamak istiyorsanız bulunduğu ortamda kendinden bir "alt statüde" olan kişilere nasıl davrandığına bakın. davranışları kalibresini ve kalitesini çok kısa bir süre içinde gün yüzüne çıkartacaktır. asla şaşırtmaz.

    tanım: makam ve mevkiye tapmayan, insan gibi insandır.

    edit : arkadaşlar hayatının çok büyük bir bölümünü garsonluk yaparak geçiren bir kişi olarak girdim bu entryi. dikkat ederseniz "alt statüyü" de tırnak içinde yazdım. her şeyden bağımsız, insana salt insan olduğu için değer verilen bir toplum yapısı sizler gibi benim de en büyük dileğim. fakat siz de takdir edersiniz ki kapitalist toplumun realitesi bu şekilde işlemiyor. ne yazık ki bir avuç "ahlaklı" insanın düşüncesi değil, yığınların düşünsel pratiği hakim tüm toplumsal yapıya.