hesabın var mı? giriş yap

  • müşteri gelir,
    m:merhaba
    o:merhaba buyrun hosgeldiniz
    m:selami akgün
    o:aleykümselâm
    m:!!!
    m: adımı söylüyorum.

    tüm şube -başlığa atfen söylüyorum- yarıldı. herkes masanın altında, ben de gülmek istiyorum ama yemiyor tabi adam kızgın bir boğa gibiydi
    hayır gelip adını neden söylüyorsun. adın madem bu kadar ofsayt söyleme kardeşim. sonra da sinirlenmenin ne alemi var..
    bu olayı test edebilirsiniz, birine selami akgün diye seslenin.

  • bazıları karın ağrıtandır.

    başlık: dedem savaş çıktı diye apar topar köye gitti

    dedeme dokunmatik telefon aldım, torunlarından birisi de telefona clash of clansı yüklemiş. otururken bildirim gelmiş köyünüze saldırı düzenleniyor diye, adam heyecanla apar topar ilk uçağa atlayıp köye gitti amk.

  • 2019da bile pek çok şey değişmemiş, nasıl olur ya fake mi acaba diye düşünenlere gelsin : paris'in şehirleşmesi konusunda fransızlar çok hassastır ve katı yasalarla korunur. old town tabir edilen,hani bizdeki kaleiçi - suriçi diye tanımladığımız eski ve tarihi yapıların bulunduğu şehir merkezindeki bir eve ufak tadilatlar yapmak bile ciddi izinlere tabidir. şehirleşme merkezden itibaren salyangoz formunu andıran sarmal bir şekilde devam ettirilir. gidenler görmüştür, havalimanından çıkışta geçtiğiniz çevreyolunda yeni yapıları görebilirsiniz. hadımköy'e benzetirim ben hep. giydirme cepheli, çelik konstrüksiyonlu yapılarla ancak şehrin çeperlerinde karşılaşırsınız. 50lerden sonra inşa edilmiş toplu konutlarla da banliyölerde. fransızlar kültürel değerleri konusunda milliyetçidir, muhafazakardır. çünkü kültürel birikimin elde edilmesi de tavra yansıması da yıllar alır, ve bunun etkilerinden sadece biri parisienne gibi bir kalıptır mesela.

    edit : pompidou center gibi modern mimarlığın örneklerinden olan istisnalar şehir merkezinde sayılabilir, ama belirttiğim gibi istisnadır. az katlıdır, ve simgesel bir yapıdır. kültürel ve turistik değeri vardır.

  • 10-12 yaşlarımda ahmet cömert spor salonu'na abimin de benim de ilk gidişimiz olacaktı. salonu bulamama ihtimalimiz, akşam saatlerinde 5-8 numara gözleri bozuk abimin kararsız davranışlarıyla pekişiyordu. abim bu arayış telaşında bana bir araba gösterip "bu arabanın plakasını unutma. dönerken buna göre döneriz, yolumuzu kaybetmeyiz." demesi üzerine o günden bugüne asla unutmadığım bir saçmalık ortaya çıktı.

    34 tc 6097.

  • şaşırtıcı değil. bir sonraki açıklaması da "referandumla da olmazsa seri penaltı atışlarına gidilir" olacaktır.

  • bu ülkede ne zaman kanunlara, kurallara uygun bir şekilde davransan kaybediyorsun.

    ödemelerini düzgün yapan herkes kaybediyor ve kendini keriz gibi hissediyor.

    edit: ne çok dm atan olmuş. keriz diyen mi ararsın, enayi diyen mi, ödemeseydin diyen mi. ben hayatımda hiç kyk kredisi kullanmadım. yaş kemale erdi, köprülerin altından çok sular aktı. benim türkiye gerçeği ile ilgili vurgulamak istediğim bir sorunu anlayanlar zaten anladı.

  • hırvatistan maçıyla tekrar gördük ki seyircisiz bir şeye benzemiyor futbol. bence seyircisiz maç cezası yerine maçsız seyirci cezası uygulanmalı. olay çıkaran seyircilere 90 dakika mal gibi boş saha izlettirilmeli. (bak bir daha yapıyorlar mı?)

  • 80 tl'lik fondöteni sürmeyip 300 tl'lik givenchy parfümü sıkmazsa bir boka benzemediğinin farkında.

    özgüven problemi yaşayan kadın beyanı.

    edit: ayrıca biz ne yapıyoruz amk buluşmaya gelirken, taşşaklarımıza ernet mi asıyoruz?