hesabın var mı? giriş yap

  • yazılanları okudukça çocukluğum geldi aklıma. eskiden her gün komşu, akraba, mahalleli, köylü ne kadar saçma sapan insan var hepsi bizim eve gelirdi. hiç boş kalmazdı evimiz. gündüz kadınlar toplanıp cinlerden bahseder gece korkudan uyuyamadığım için annemden dayak yerdim. her akşam okey partisi verilirdi bizim evde. komşular toplanır bağırış çağırış okey oynarlardı. hatta bir gün sizin eviniz yok mu dedim çocuk aklımla, evden kovdum. ertesi gün kahvaltıya geldiler jdjdjd

    bir sene boyunca kuzenim bizde kaldı, hala gördükçe tüylerim diken diken olur. sonra annemin kuzeni de kalmıştı günlerce koca adam artık gitsin diye haber vermeden evden kaçmıştık.

    bir gün hiç tanımadığımız bir kadın yerleşti bizim eve, çocuğuyla birlikte. sokakta kalmış kimsesi yokmuş bir kaç ay kaldı. yemin ederim toplama kampı gibiydi.

    misafir kavramı benim için bir çocukluk travması. şu anda yalnız yaşayan bir insan olarak kardeşimi bile eve davet etmek istemiyorum. öyle bir travma.

    yok misafir başka odaya girmiş de, yok özel tuvaleti kullanmış da, kırlente kolunu değmiş de bilmem ne. biz eve yerleşen misafir artık gitsin diye gizlice kaçtık hey yavrum hey. daha arayıp anahtar soruyor heee anahtarı ayakkabının içine koyduk dangalak.

  • yoksuzluk yaptıklarının kanıtları tüm ülke tarafından dinlenen adamların hala iktidarda oldukları ülkede bir film repliği sayesinde muhalefiti bitiren aktroll * beyanı.
    kömürler ikinci kalite galiba beyne oksijen yeterince gitmemiş

  • otelciydim.

    türkiye'de iptal edilemez geri iade edilmez olarak yaptırdığınız rezervasyonları kullanmazsanız (bkz: no show) ve rezervasyon yapılan otel kredi kartından ödeme almışsa kredi kartının ait olduğu bankaya kullanım itirazı yapıp paranızı geri alabilirsiniz.

    bu tür durumlarda bankalar otellerden konaklama esnasında doldurulan kayıt formunu isterler kullanım olmadığı için de parayı iade ederler. promosyon, iptal edilemez rezervasyon, indirim dinlemezler.

    edit: 12 yıldır sözlükte yazarım, evveliyatında da sağlam bir okurdum ama en fazla reaksiyon aldığım entry bu oldu, gelen sorularla kendimden bile şüphe ettim ve gelen mesajlar için genel bir açıklama yapayım dedim:

    1-kredi kartınızdan ödemenin direkt olarak otel tarafından alınması gerek, ödeme olarak bazı online acentalar müşterilerinden ödemeyi alıp, komisyonu düşülecek şekilde otele bir virtual kredi kartı tanımlarlar ya da cari olarak çalışıp ödemeyi sonra yaparlar. bu tür durumlarda muhatap acente olduğundan bu konu ile ilgili bir acentacıdan bilgi almak doğru olur. yine de ödeme direkt otel tarafından alınmışsa prosedür entrydeki gibidir. en azından kasım 2019'a kadar.
    2-uçak biletleriyle ilgili bilgim yok.

  • maine ile stephen king birbirinden ayrilamaz ve ikisi birbirinden ayri dusunulemez. belki de maine'in ucsuz bucaksiz ormanlarindan cikan odun urunlerini saymazsak eyaletin en buyuk ihrac kalemlerinden biri stephen king kitaplaridir. 1 milyon nufuslu ve ufak ve sirin eyalet stephen king'in dogup buyudugu, hemen hemen tum kitaplarinin gectigi yerdir. stephen king'in cogu kitabi bu eyaletin kucuk kasabalarinda gectigi icin bir zamanlar en buyuk hayallerimden biri maine eyaletine gidip birkac hafta takilmak, bir yandan o topraklari gezerken bir yandan da stephen king'in kitaplarini sindire sindire okumakti. bu gezinin sonucu olarak kaleme aldigim bu yazida maine ile stephen king'i harmanlayarak anlatmaya calisacagim.

    maine 1 milyonluk nufusuyla abd'nin en kucuk eyaletlerinden biri. aslinda bu eyalete "oregon'un dogu yakasindaki kuzeni" diyebiliriz zira ayni oregon gibi okyanus kiyisinda, neredeyse tamamen ormanlarla kapli ve huzur dolu olan bu eyaletin (tesaduf bu ya) en buyuk sehrinin ismi de ayni oregon'daki gibi portland. bu yuzden bende maine eyaletine karsi daha oraya gitmeden ayri bir sempati olusmustu.

    portland'da birkac gun kaldiktan sonra stephen king'in ruhunu yakalamak icin eyaletin kucuk kasabalarina gectik. kasabalar tam da bekledigim gibiydi. viktorya tarzi ahsap evler, her kasabada 1-2 benzinci olmasi ve bu benzincilerin de 150 yasinda dedeler tarafindan isletilmesi, yol kenarlarindaki bazilari terk edilmis olan "diner" tarzi metalik restorantlar, yillara ve soguk iklime yenik duserek curumeye yuz tutmus 50-60 kapasiteli beyaz ahsap kiliseler, neon isiklarla vizyondaki filmlerin isimlerinin yazildigi ve sadece 2-3 salondan olusan ufak sinemalar, etrafta bahcelerinin cimlerini kesen yasli amcalar, her ruzgarda gicirdayarak kendi dillerinde turku soyleyen ahsap oteller, trafikte hala gorulebilen 1970 ve 1980li yillara ait eski model arabalar, bazi evlerin bahcelerinde aylar onceki cadilar bayramindan kalma olan ve belli ki usengeclikten temizlenememis dekorlar ve suslemeler, sari okul otobusleri ve daha neler.

    aman tanrim, her an bir yerden carrie cikip gozleriyle beni suzecek ve etraftaki binalar yanmaya baslayacak gibi bir his hakim. ufak bir mezarligin onunden gecerken aklima hayvan mezarligi ve orada yatan yari rahmetli hayvanlar geldi ve dinlere inanmama ragmen ruhlarina fatiha okuyasim geldi. bir ara telefonum caldiysa da cell kitabinda olanlar aklima geldigi icin cevap vermeye cesaret edemedim. uzaklarda bir yerde tepenin tekine oturup kasabaya hakim bir noktaya yerlesmis olan eski ama gorkemli bir malikane gozuktu ve aklima salem's lot kitabindaki vampir evi geldi.

    okyanustan gelen esinti ve bunun etkileri yuzunden orada kaldigimiz zamanin yarisinda ortam sisliydi ve bu da ortamin gizemini arttirdi. ortamdaki hava, o karanlik atmosfer, insana huzur vermesi gerekirken icini kemiren sessizlik ve sakinlik, sanki her an bir yerlerde bir seyler olacakmis da firtina oncesi sessizlik yasaniyormus gibi bir hava...

    ilk gece kaldigimiz otel 1920'lerde insa edilmis ve eyaletteki hemen hemen tum binalar gibi ahsaptan olusuyor. burasi ayni oregon gibi gecimini odunculukla sagladigi icin tum binalar ahsaptan yapilmis. otelin lobisine girerken "perili otel" esprisi patlayayim dedim ama bu klise espriyi sirada benden once bekleyen 40 yaslarinda sakalli bir abi patlatinca susup kalmak zorunda kaldim. meger her 5 musteriden 4'u zaten o espriyi yapiyormus. hatta otel de bunu ticari kara cevirebilmek icin uzerinde perili kosklere ait bilgiler olan brosurler bastirmis ve lobide bu brosurler dagitilmaya baslanmis.

    her yerde stephen king'in ve onun yarattigi korkunc karakterlerin ruhlari dolasiyor. ufak kasabalardaki yerel sinemalarda stephen king'in kitaplarindan yola cikarak cekilen filmler gosteriliyor. bir cok yerde stephen king'in kitaplarindaki karakterlerin hediyelik esyalari, oyuncaklari, posterleri satiliyor.

    yerel restoranlar paso "stephen king de bizde yiyor abi" geyigi ceviriyor. belki de dogrudur. sonucta adam cok buyuk olmayan bir sehirde yasiyor ve alti ustu 10-15 tane kaliteli restoran var. adam belki her disari cikisinda bunlardan birine gidiyordur ve bunlardan birinde yemek yiyen birinin onunla karsilasma ihtimali yuksektir. garsonlar zaten adamdan bahsederken adeta kankalariymis gibi konusuyorlar.

    her seyi bir kenara birakirsak %97'si orman arazisi olan ve bu alanda abd'deki tum eyaletleri geride birakan maine muhtesem guzellikle bir eyalet. her ne kadar eyalet buram buram stephen king koksa da icinizin korkudan cok huzurla dolacagini garanti ederim. maine kesinlikle oregon'dan sonra en sevdigim eyaletler listesine girmis durumda. abd'nin dogu yakasini pek sevmesem de burayi ileride mutlaka yeniden ziyaret edecegim. bir sonraki gelisimde en az 1-2 ay kalmayi planliyorum.

    edit: bu entry cok uzun zamandir kenar'da duruyordu ve epeyce once yazmistim.

  • bizzat sahit oldugum vahim olay.

    ben ve nobet arkadaslarim acil servis resusitasyon bolumunde malum kisilerin hastasini hayatta tutmak icin cpr yaparken, bu kisiler resusitasyonu basip asistan hekimlere tehditler yagdirarak olayi izlemek istedigini ve onlarin gozlerinin onunde mudaheleye devam etmemizi soylediler. ıclerinden biri, daha sonra asistani darp eden kisi, polis oldugunu ve gerekirse bizi vurabilecegini soyledi.

    yaklasik 15 kisilik hasta yakini grubu gec de olsa guvenliklerin ve asistan hekimlerin mudahalesi ile disari cikarildi. bu sirada hastanin spontan nabzi geri geldi, cpr durduruldu. entube edilmis olan hasta mekanik ventilatore baglanip stabil hale getirildi. tam bu siralarda resusitasyonun kapisini zorla acip serum askilariyla iceri girdiler ve grubun onunde yer alan daha once de tehditler saydirdiklari resusitasyon sorumlusu olan asistan hekimi yumrukladilar. yine gec gelen guvenlik gorevlileri ve bizlerin araya girmesiyle grubu uzaklastirdik.

    polislerin gelmesinden sonra ortam sakinlesti ancak kimsenin hasta bakacak hali kalmadi. ona ragmen henuz hasta yogunlugunun oldugu saatlerde olmamiz nedeniyle hepsi islerine devam etti.

    olay tamamen kamera onunde olmasi nedeniyle "bu doktorlari iyi ki dovuyorlar, en iyisini yapiyorlar" diye konusan ve darp eden bu kisilerin caydirici bir ceza almasini umuyorum.

    ulkedeki cahillik sorunu asip, bu saglik calisanlarina uygulanan siddeti bitirecegimiz gunleri gormeyi diliyorum.

    edit: #46703863

  • bir erkek susuyorsa zaten yapılan yapılmıştır, hem de fazlasıyla, başka bir şey yapmaya gerek yoktur.

  • gece gece okudum. özet geçiyorum

    bunlar 5 metreymiş. insanı yaratmış. dünyaya gelme sebepleri ise altınmış. (bakın burası çok ilginç) çünkü merkez bankası rezervleri tükenmek üzereymiş. borçları varmış. sonra dünyaya inip piramitlerin müteahhitliğini yaparak inşaat sektörünü canlandırmışlar. ekonomiyi düzeltmişler. piramitleri bize bırakıp altınlarımızı aldıktan sonra o güzel uzay gemiciklerine binip gitmişler :/

  • şunu beyan eden canlının türüne bakıyorum:

    insan,

    gerçekten sadakati ile bilinen bir tür kozmosta.