hesabın var mı? giriş yap

  • bir erkeğin dört kız arkadaşı vardı ve bir türlü hangisiyle evleneceğine karar veremiyordu. en sonunda doğru kararı verebilmek için bir test yapmaya karar verdi. her birine 1000$ verdi ve "bu parayı istediğiniz gibi kullanabilirsiniz'' dedi.

    birinci kız arkadaşı kendisine yeni elbiseler ve ayakkabılar aldı, kuaföre ve güzellik salonlarına gitti. genç erkeğe geri geldiğinde söyle dedi:
    senin için en güzeli ben olmak istiyorum, çünkü seni seviyorum!"

    ikinci kız arkadaşı ise genç erkeğin tuttuğu takımın iki kombine biletini,en sevdiği türden bir suru video cd ve bir ay yetecek bira ile geri geldi ve söyle dedi: "bunlar senin için aldığım hediyeler, eminim
    seni mutlu edecektir, senin mutlu olmanla bende mutlu olacak."

    uçuncu kız arkadaşı ise bu parayla iyi bir yatırım yaptı ve kısa bir sure içersinde para kendini ikiye katladı ve bu parayida çeşitli yatırım alanlarında kullandı. genç adama geri gelerek söyle dedi:"bana
    verdiğin parayı birlikte yaşayacağımız mutlu bir gelecek için çoğalttım, çünkü seni seviyorum!"

    dördüncü kız arkadaşı ise bu paranın bir kısmıyla bir suru kitap aldı, kalan kısmıyla ise fakirlere yemek dağıttı. genç adama geri gelerek söyle dedi: "verdiğin paranın bir kısmıyla sana layık olabilmek için bir suru kitap aldım diğer kısmıyla ise senin adına fakirlere yemek dağıttım."

    genç erkek dört kız arkadaşının yaptıklarından çok etkilenmişti. karar vermek için epey bir sure düşündü ..... düşündü..... düşündü.....

    ve sonunda büyük gogusli olanla evlenmeye karar verdi...

  • yapılan araştırlamalar sonucu müzik zevkinin iq seviyesiyle ilişkili olduğu kanıtlandı.

    araştırma yüksek iq puanları alanların klasik müzik, caz, film müzikleri, elektronik müzik, ambient müzik, smooth jazz ve big band gibi insan sesi içermeyen enstrümantal müzik türlerini tercih ettiğini gösterdi.

    araştırma daha az zeki kimselerin karmaşık orkestra müzikleri yerine sözlü şarkıları tercih ettiğini gösterdi. ayrıca rap müzikle zeka arasında da olumsuz korelasyon bulundu.

    birkaç araştırmayı türkçeye çeviren kaynak.

  • 77 sene önce oğluna duygun ismini veren ebeveynlerini takdir ettiğim gs başkan adayı. olm duygun nedir len 77 sene önce? zor çocukluk geçirmiştir bu amcamız.

    edit: arkadaşlar hala favoriye alıyorsunuz görüyorum :)) 10 yıl önce yazmışım. 77 seneyi 87 sene olarak okuyalım lütfen. hala aynı yerdeyim duygun ne yaw 87 sene önce? çocuğun etrafına bakın ahmet, mehmet, ayşe, fatma dolu.

    “yavrum senin adın ne?”
    “duygun efendim.”

    soran kişinin anladığını da sanmıyorum, tekrar sorduğunu da…

  • bahçeli de bu da deliriyor millet niye ayaklanmıyor diye ahahah. oradan da bi 5 yıl ekmek çıkarma hayalleri denize düştü. bu gezi'nin ekmeğini yediler bitti çünkü. ama kimsenin şeyinde değiller. ağzında dişi olmayan taban varoşların hakkını savunacak kadar kimse aptal değil artık. açlık hepsini terbiye edecek.

    benim aklıma kendi adamlarını sokaklara chpli bayraklarla çıkarıp, sonra bunları bir güzel dövüp gazlayıp, haberlerde de suni gezi 2 haberleri yapacak kadar delirecekleri geliyor. yokluk bunlara her şey yaptırır, gülmeyin :)

  • üst edit: ve evet beklenen son, başlık sahibi pılını pırtını toplayıp kaçmış, nevus isimli yazar arkadaşımız ssleri almış, buradan başlığı inceleyebilirsiniz
    buyrun

    anayasal bir hak konusunda inanılmaz mağduriyet kasmışsın, adam ölse niye ameliyat için gün veriyor ölmeseymiş mi diyeceksin.

    bu durumda haber vermesi gereken sistem olmalı, doktor defterine bakıp (nisana kadar doluysa 3 defter lazım) tek tek arayamaz, ama maalesef takibini yapacak ekipman ve donanım eksik, keşke böyle yürüse işler.

    ayrıca şu "para için geçmiş" ibarendeki saldırgan tavrın saçmalamanı daha bir güzel desteklemiş, sen ne için çalışıyorsun arkadaşım, varsa babanın hayrına çalışma isteğin, buyur sen çalış. devlet hastanelerindeki ağır çalışma koşulları ve karşılıksız alınan riskler doktorları bıktırdı. insan olarak türkiye cumhuriyeti vatandaşına istifa hakkı vermiş, o da kullanmış. sen küstün diye düzelmez bu sistem, isyanı biraz da o yöne etmelisin.

    edit: başlık sahibi ile dahi düzeyli tartışabildiğimiz konuda bir yazardan öyle mesajlar aldım ki, yok efendim dövmek gerekliymiş vs, yeminle eğitimle dahi çözülemeyecek noktada insanlığını kaybetmiş kimselerin böyle rahatça aramızda dolanabilmesi reva mıdır. yazık, gerçekten çok yazık. inşallah herkes gider diyeceğim de, fakire fukaraya olan oluyor. insanı insan olduğu için sevmediğiniz sürece bir bok olmaz sizden.

    bir edit daha: biri demiş ki hastalarını bitirmek zorunda, bak güzel kardeşim, ameliyat için aylar sonrasına sıra verilmesini problem etmeyip sistem yükünü insana yıkamazsın. sorun da burada zaten. o hastaları bitirsin diyelim, e yeni gelen hastaları almazsa yine mağdur olacak olan hastalar. aldı diyelim, yine kısır döngü, istifa edemeyecek hiçbir şekilde. atıyorum doktor gitti, sistemin hızlı bir şekilde yerine görevlendirme, atama vb şekillerle sistemin devamlılığını sağlayacak kimseleri ataması gerekir. ama diyoruz kaç aydır, görevlendirecek, atayacak doktor da istifa etti. çarkı yukarıdan bastırarak döndüremezsin, çürümeye mahkum bu sistem.

  • hakkında çok yanlış bilinen olduğu, kolay sanılan ama bir kedi köpek kadar belki daha fazla sorumluluk gerektiren balıkların bulunduğu su tankının adı.

    akvaryum benzeri diğer tanklar:
    (bkz: paludaryum)
    (bkz: riparyum)

    akvaryumculuk "hobisine" başlamadan önce neyin nasıl yapılacağını bilmek gerek.

    öncelikle söylemem gerek, ne kadar hobi dense de diğer evcil hayvanlar kadar değerli ve bakım gerektiriyor akvaryum canlıları. hepsi bir can. petshoptan köpek alıp 1 ay sonra sokağa salmakla balıklarınıza iyi bakmamak arasında vicdanı olarak bir fark yok.

    1. tank ve canlı seçimi

    öncelikle ya canlı seçeceksiniz ya da ne kadar alanınız varsa ona göre bir tank seçeceksiniz ve imkânınızın el verdiği canlılar arasından seçeceksiniz. tabi akvaryum tipinin ne olacağına da (soğuk su, sıcak su, tuzlu su, acı su, resif tankı) bu aşamada karar vermeniz gerek.

    istediğiniz canlının yaşayabileceği akvaryum boyutlarını araştırıp ona göre bir tank almanız gerek. nadiren de olsa bazı tanklar bazı canlılar için fazla büyük olabiliyor ve bundan dolayı stres oluşabiliyor. edit: nadir dediysem gerçekten nadiren oluyor bu durum. genelde derinlik sorun yaratıyor. 2 metre yüksekliği olan akvaryuma galaksi rasbora koymayın yani.

    25 litre altı tanklardan akvaryum olmaz, ama iwagumi denenebilir. 25-60 litre arasındaki tanklar nano tank olarak adlandırılır, bunlarda da belli bazı türler bakılabilir.

    kendi tankınızı yapmaya çalışmak genelde hüsranla sonuçlanır, düşünmeyin bile.

    2. bitki seçimi

    tankınızı ve canlılarınızı seçtiniz, şimdi sırada ne var? bu canlıların bitkileri yiyip yok edip etmeyeceğini öğrenmek. eğer yok etmiyorsa akvaryumunuza bitki etmek hem canlılar hem de görüntü olarak daha güzel olur. eğer ki bitkileri yiyen canlılar varsa yosun ve anubias dışında az seçeneğiniz var. bitkilerin en büyük faydası besinleri alarak alglerin gelişmesine müsaade etmemek. eğer bitki örtünüz seyrek kalmak durumundaysa alg yiyen canlılar edinmeniz faydalı olur, tabi bunların diğer balıklar tarafından öldürülmeyeceğine ya da strese sokulmayacağına emin olmanız gerek.

    eğer caridina dennerli gibi bir tür bakacaksınız, bitkileri toptan unutun, 7.5 8 ph arası bitkiler çok büyümez, 8 üstü de bazı yosunlar hariç canlı kalamaz. bitkiler için alkali ve yumuşak su her zaman daha iyidir.

    edit: alkali demişim, ekşi şeylere girmiş, kimse de dememiş alkali değil asidik olacak o diye. asidik su bitkiler için daha iyi.

    3. su kimyası

    bitkilerinizi de seçtiniz. canlılarınızın yaşayabileceği en uygun ph, kh, gh ve tds değerlerini öğrenmeniz gerekli. musluğunuzdan akan suyu test edin. eğer değerler gereken değerlere yakınsa su temizleyici, klorür bağlayıcı ((bkz: tetra aquasafe) (bkz: seachem prime) gibi)sıvılardan edinin. bu sıvı ile birlikte tds değeri nedir ona bakın. eğer ph/kh yükseltici ya da düşürücü kullanmanız gerekiyorsa suyu uygun değerlere çektikten sonra tds'ine bakın. bütün bunlar tds'i arttıracağı için fazla kullanımı sorun yaratır. eğer tds'i çok yükseltmeden uygun değerleri elde edemiyorsanız saf su ve akvaryum mineralleri kullanmanız gerek.

    4. toprak seçimi ve gübreleme

    eğer 7 ve üzeri ph ve 0 üzeri kh değerlerine ihtiyacınız varsa aktif akvaryum topraklarından uzak durun. bunlar bitkileriniz için çok faydalı olsa da kh değerini sıfırlayıp haliyle ph değerini (markasına bağlı olarak 6.8-5 civarına kadar) düşürür. ama bu demek değil ki bitki yetiştiremezsiniz. walstad metodu'nu deneyebilirsiniz ya da akvaryum kumu/çakılı altına gübre tabletler ekebilirsiniz. tropica ve dennerle çakıl/kum altına koymak için kil benzeri gübreli toprak satıyor, bunlar da yardımcı olabilir, hem ph, kh değerlerini de etkilemiyorlar. tabi özellikle durgun bir zemininiz varsa suya da bitkiler için besin eklemeniz gerek, nitrojen, fosfor, fosfat hesabı kafanızı başta karıştırabilir bu yüzden hazır karışımlara yönelmeniz ilk başta daha kolay olur. gübreleme için iki güzel yöntem var: (bkz: estimative index) ve (bkz: pmdd).

    kum/çakıl için tane boyutuna dikkat edin, bazı balıklar ince kum severken bazıları ince kumu yanlışlıkla yiyip hastalanabilir. büyük çakıl parçalarına bitki ekmek daha zordur ama ince kum fazla derin olursa anaerobik bakteri yetişmesine sebep olabilir, bu da akvaryum canlılarını zehirleyebilecek gazların oluşmasına sebep olabilir. edit: anaerobik bakteri yetişmesinin neredeyse imkansız olduğunu, yetişse bile gazları zarar verecek yoğunlukta üretemeyeceğini öğrendim. kısacası şehir efsanesiymiş, ilgilenen varsa bu konuyla ilgili bilimsel makaleleri atabilirim. görünürde derin kumun tek eksisi çürüme için daha fazla alan oluşturup herhangi bir şekilde zemin rahatsız edildiğinde pisliği suya salması. rahatsız edilmezse derin kum bitkiler için daha güzel bir zemin oluşturmaz mı diyeceksiniz, cevap evet, ama yine de dikkatli olun. derin kum anaerobik bakteriler ile no3 seviyenizi düşürmez, kumun cec'ine (bkz: caution exchange capacity) bağlı no3 zemine hapsedilebilir sadece.

    kum/çakıl rengi de farklılık yaratıyor. kırmızı karidesleriniz beyaz zemin üzerinde renklerini kaybeder örneğin. ya da balıklar kendini açık av gibi hissedip strese girebilir.

    yosun ve rizomlu bitkileri akvaryum yapıştırıcıları ile taşlara vs. yapıştırabilirsiniz ya da dry start metodu'nu uygulayabilirsiniz. rizomlu bitkileri taş, odun parçalarına misina ile bağlamak da işe yarar, ekmeye hiç uğraşmayın rizomu toprak altında kalırsa ölür.

    5. co2

    tankınıza co2 vermenizin artısı: bitkilerinizin daha hızlı büyümesini sağlar haliyle alglerin büyümesini engeller. eksisi eğer fazla kaçırırsanız balıklar için bir gaz odasına dönüşür tank. sadece bitki varsa tankta 30-40mg/l'ye kadar co2 basabilirsiniz. balıklar varken 20mg/l'yi aşmayın. hatta 20mg/l'yi aşamasanız bile bir hava pompasıyla suda yeteri miktarda oksijen çözündüğüne emin olun. bazı canlılar düşük co2'yi bile tolere edemez, araştırmadan kafanıza göre co2 basmayın.

    co2 ph'yi düşürür panik yapmayın. akvaryum içine konan kullan at co2ler ph'yi etkileyecek kadar co2 çözdüremiyor, anca ph-kh ilişkisinin el verdiği kadarı çözünüyor.
    ph kh co2 ilişkisi tablosu burdan ph kh değerlerinize bakıp tankınızda ne kadar co2 çözünebileceğini görebilirsiniz. daha fazla co2 çözünmesi için difüzörlü ve barometreli bir sisteme ihtiyacınız var, bu sistemlere tekrar doldurulabilir co2 tüpü takılabiliyor. akvaryum içi silindirli kullan at co2leri tekrar dolduramazsınız.

    tekrar doldurulabilir co2 tüpü alacaksanız da restoranlara ekipman satan yerlere sormanızı tavsiye ederim, daha ucuza geliyor. tabi tüp hariç kalan ekipmanı (difüzör, basınç düşürücü, barometre vs.) yine akvaryumcudan almanız gerek.

    6. aquascaping

    bundan sonra aquascaping için araştırma yapıp taşlar, odun parçaları alabilirsiniz. bunları doğadan toplarsanız kaynatarak dezenfekte edebilirsiniz ama kaynarken bu taşların patlama ihtimali var, o yüzden önermiyorum, hiçbir sorumluluk kabul etmiyorum.

    7. filtre

    akvaryum hacminizi (en az) 2.7 ile çarpın, bu filtrenin akvaryumunuz için gerekli saatte yapması gereken dolaşım miktarıdır. 50 litre akvaryumunuz var ise en az saatte 135 litre akıntı sağlayan bir filtreniz olmalı örneğin. 60 litreden küçük akvaryumlara iç filtreler yeterli oluyor ama daha büyük tanklar için dış filtrelere yönelmenizi şiddetle tavsiye ederim.

    tabi sadece pompa kuvveti değil, filtrenin yüzey boyutu da önemli. ne kadar yüksek hacim o kadar çok temizleyici bakteri kültürü demek.

    8. ışık

    filtre ve ısıtınıcızı tank boyutunuza yetecek olanlardan aldınız geriye ışık kaldı. kolay yetişen bitkileriniz varsa litre başına 10-20 lumen, büyüme hızı ortalama bitkileriniz için litre başına 20-40 lumen, yavaş büyüyen bitkiler için litre başına 40 lumen üzeri ışığa ihtiyacınız olacak. artık 2020 yılında olduğumuz için led ışıkların watt-lumen ilişkisini şöyle bırakıyorum (tamamen doğru tabi ki değil ama yaklaşık değerler bunlar):

    4w 375 lum
    6w 450 lum
    12w 800 lum
    15w 1100 lum
    20w 1600 lum
    30w 2600 lum
    38w 3000 lum

    9. bakteri kültürü

    her şeyden önemli olan bir şey var: (bkz: akvaryumda nitrojen döngüsü). bu olmadan canlılarınızın sadece ölecektir. başlıkta açıkladım, dikkatli okuyun, uygulayın.
    ben şahsen bitkilerinizi ekmeden önce bunu yapmanızı tavsiye ediyorum çünkü bitkiler de sudaki amonyağı besin olarak kullanabiliyor ama uzun vadede ve yüksek oranda bitkilere zarar verebiliyor. tabi bitkilerle beraber döngüyü uygulayın diyen de çok insan var, tercih sizin. bitkileri sonra ekerseniz gözle görülür bir büyüme görmeden diğer canlıları eklemeyin, kökler zayıf olduğu için kolayca topraktan ayrılabiliyorlar.

    10. canlıları ekleme, su değişimi, besleme

    şimdi sıra balıklara geldi. balıkların olduğu poşedi akvaryum suyu üzerinde yüzdürmek bazı balıklar için yeterli olsa da bazı balıklar ve özellikle karidesler için ayrı bir kapta akvaryum suyunu bir hortumla damla damla vererek 2 saat kadar suya alıştırmak gerek.

    bundan sonra 3 ay boyunca her hafta en az çeyrek (estimative index gübrelemesinde yarım) su değişimi iyi olur. sonra iki haftada bire indirebilirsiniz, ya da haftalık %10-15 civarına indirebilirsiniz. balıklarınızı da sadece balık yemi ile beslerseniz kısa yaşarlar. canlı ya da dondurulmuş besinler her zaman daha besleyicidir, (bkz: balık yemi) başlığında yazdığım girdide verebileceğiniz yemleri sıralamaya çalıştım. su değerlerini test etmeyi ve ph, kh, gh değerlerini mümkün olduğunca sabit tutmaya çalışın. en büyük sorun değerlerin çok yüksek ya da düşük olmasından çok bu değerlerin çok hızlı dalgalanmasıdır.

    hangi bitkiyi alsam, ne kadar gübre eklesem, ne kadar toprak lazım, ışık nasıl olmalı, hangi canlı hangi koşullarda yaşar sorularınız varsa birkaç site önereceğim:

    flowgrow
    bitkiler dahil neredeyse her tank canlısı hakkında bilgiyi edinebilirsiniz. bazı tercüme edilmemiş sayfaları almanca. ayrıca ışık, toprak, gübre vs. için de hesaplayıcılar falan var.

    seriouslyfish
    bu sitede ise özellikle balıklar üzerine epey detaylı bilgiler mevcut.

    jbl online hospital
    burada hastalıklar ile ilgili arama yapıp uygun çözümü bulabilirsiniz.

    aqadvisor
    burada hangi filtre uygun olur hangi canlı akvaryumunuz için uygun arayabilirsiniz.

    edit: balıkların bir tankta mapusta gibi yaşamaz. süs balıklarının çoğu doğada belli bir bölgeyi sahiplenip oradan çok uzaklaşmaz. uygun boyutlarda tanklarda da aynı davranışları sergilerler. hatta akvaryumdan bir taşı çıkarın aman da nereye geldik der strese girer balıklar. her balık alabalık gibi göç etmez. ayrıca akvaryumda bakılan balıkların ömrü doğadakine kıyasla daha uzundur. hatta doğada başka bir canlı tarafından avlanmazsa 2 3 yıl yaşayabilen amano karidesleri tanklarda 10 yıl kadar yaşayabiliyor.

    tabi burada vahşi ortamından koparılan balıklardan bahsetmiyorum. 1000 yıldır bir şekilde akvaryumculuk denen şey var ve haliyle yeterince tür balık var. akvaryumlarda bakılmayan bir balığı sadece göz zevki için doğal ortamından koparmak kesinlikle canice. şimdi halihazırda var olan türleri doğaya saldığınızda da yaşayamıyorlar. doğadan sadece örnek olarak popülasyonunu etkilemeyecek toplama yapılıp akvaryumlarda üremesi sağlanabiliyor. ama işin ucunda çıkar için hunharca üretilen balıklar da var. o yüzden petshoptan balık almaktansa birinden sahiplenmek en güzeli. hem bu balıkların çıkar için üretilmesine engel oluyorsunuz hem daha iyi bir yuva veriyorsunuz.

    tatlı su süs balıklarının %10'u doğadan toplanıyor, alırken tankta yetişmiş bir jenerasyondan geldiğine emin olun. tuzlu su akvaryumlarına kimsenin bulaşmamasını öneriyorum çünkü canlıların %90 kadarı doğadan toplanıyor. ama insanlar balıkları besin için avlayıp büyük alanlara zarar vermek yerine akvaryum için bunları satarak daha çok para elde edebildiğinden artık avcılar da bir balık için onlarca ayrı türe zarar veren yöntemlerden (siyanür gibi) uzaklaşıyor, süs balıklarının popülasyonuna zarar vermemeye çalışıyor ki daha yüksek kar sağladığı işinden olmasın. ne kadar karşı olsam da insanın doğaya verdiği zararı azaltan bir etkisi olduğu da kesin.

    koruma amacıyla az sayıda doğadan koparılan ve akvaristler dışında kimsenin çabalamadığı çok tür var. rasbora (rasbora yanlış, türü hatırlayabilirsem editleyeceğim) mesela, şu an akvaryumlardaki rasboraların tamamı sadece birkaç çiftin torunları. doğada neslinin tükendiği düşünülüyor. illa ki nufuslarına zarar vermek gerekmiyor, nemo faciasında olduğu gibi.

    doğada nesli tükenen balıkları koruma konusu ilginizi çekiyorsa cares balık koruma programı

    edit 2: hiçbir akvaryuma sebepsiz ilaç eklemeyin. 1. bu bakteri kolonilerinizi öldürebilir. 2. tds'inizi yükseltir. 3. hasta olmayan canlıya ilaç vermek faydadan çok zarar getirir.

    aynı şey ph/kh değiştiren ya da nitrit seviyelerini düşüren kimyasallar için de geçerli. suda bir problem varsa ilk yapılması gereken su değişimidir, ilaç, kimyasal vs. vermek değil.

    edit 3: ekipman için hangi marka iyidir diye soranlar için:
    (bkz: ada) (bkz: dooa) (bkz: eheim) (bkz: juwel) (bkz: fluval) (bkz: chihiros) (bkz: seachem) (bkz: aqua rebell) (bkz: nilocq) (bkz: glasgarten) (bkz: ista) (bkz: oase) (bkz: saltyshrimp) (bkz: twinstar)

    bütün ürünleri iyi olmasa da kötü diyemeceğim:
    (bkz: jbl) (bkz: dennerle) (bkz: tetra) (bkz: sera) (bkz: hygger) (bkz: hobby) (bkz: nicrew) (bkz: tropica) (bkz: easylife)

    son yazdığım markalar genelde her şeyi üretmeye çalıştığından sabit bir kalite yakalayamıyor, kötü değiller işin aslında.

    edit 4: çeşme suyu kullanacaksanız her zaman ama her zaman soğuk su kullanın. sıcak su kullanmanız borulardaki diğer metallerin suda daha fazla çözünmesine neden olabilir, özellikle bakır karışırsa her canlı için öldürücü hale gelir. bunun yanısıra sıcak suda oksijen ve karbondioksit daha az çözünür, haliyle bitkileriniz ve diğer canlılar sorun yaşar.

  • çok büyük bir iş anlaşması ettiğiniz kişi ile telde konuşurken hatta bekletiyorum diyerek telefonun tuşuna tam basamamak ve "bu godoşa ne dicez şimdi biz " demeniz(yerinyarılması ne?canlı gömün beni )

  • aslına bakılırsa bu şarkı için şimdiye kadar defalarca entry yazmaya başladım, ancak sürekli olarak vazgeçtim. sanırım bulamıyordum yazacak birşey. öyle bir şeydi ki bu şarkıyı hep eksik anlatacağım kaygısı taşıyordum. ne yazsam biraz eksik kalacaktı sanki.
    bazı şarkılar vardır işte. kelimelerle anlatmak bazen yetersiz kalır. öyle bir şarkı bu.
    benim söylemek istediğim ise bana göre bu şarkıda tüm zamanların en iyi gitar solosunun bulunmasıdır.
    aslında gitar solo dedim ama bahsettiğim şey sadece bir notadan ibaret bir şey. tüm şarkı boyunca dinlediğimiz sololar olağanüstü ama bu çok başka.
    şarkının love over gold albümünün orjinal versiyonunda şarkını tam 6.40. saniyesindeki tek bir nota sanırım şimdiye kadar duyduğum en güzel gitar tınısıdır. belki abartı gibi gelecek ama öyle değil işte. tek bir nota dahi herşeyin üzerine çıkabiliyor.
    benim bu şarkı ile ilgili söyleyebileceğim yegane şey budur.

  • sektorun icinden bildiriyorum, evden calisma arac kullanimini ve leasing firmalarini cok vurdu.

    bu trendin devam etmesi teslanin uzun vadeli arac satis hacmini ve dolayisi ile hisse senedi fiyatlarini vs. baltalayacaktir.

    adam ulasim sektorune calisiyor, tabi ki herkesin her gun oradan buraya seyahat etmesini isteyecek.

    buyuk resim mode off.

  • büyük bardaklara kafasını sokup o suyu mutlaka içtiğini fark etmemden sonra suyumu uzun termos tipi bardaklara koymaya başlamıştım ki kedim olacak dümbüğü geçenlerde patisini içine sokmuş ıslatıp ıslatıp yalar, saçlarını falan düzeltirken yakaladım. kim bilir kaç zamandır ben onun kaşla göz arası abdestlendiği suları içiyorum. :( eşek sıpası.

  • ekşi sözlük yazarı olup başka bir sözlükte "ekşi sözlük'ün osmanlı tuğrası ile dalga geçmesi" gibi genelleyici başlık açabilen mal değneklerini bize göstermiştir.

    ulan kurma kolu, bir de artık yazmama sebebidir falan demişsin. sen zaten yazma bu kafayla burada.

    ekşi sözlük diye tek bir ortak akıl yok, her yazar kendi görüşünden sorumludur diye ben sana anlatma ihtiyacı duyuyorsam sen cidden yazma zaten burada.

    üstelik keyfini kaçıran durum da söz konusu değil bu arada. kimsenin tuğraya laf ettiği yok, arabasına tuğra çıkartması takanlarla bir dalga geçme söz konusu olan. sapla samanı ayırmayı bile bilmiyor.

    hele ki osmanlı için "bu toprakların gerçek sahibi" demiş ki of ki ne of. birader bu toprağın gerçek sahibi üzerinde yaşayan halktır. osmanlı o dönemin hükümranıydı, şu anda değil. sen illa ki ben teba olacağım, hür düşünce, özgürlük falan beni bozar diyorsan sevdir git mutlakiyetle yönetilen bir ülkede yaşa, kralın, padişahın, emirin uzuvlarını öperek ömrünü geçir, biz iyiyiz böyle.