hesabın var mı? giriş yap

  • ilkokul 3. sınıfta okuyan yeğenimin bugün bana yönelttiği soru.

    diyalog aynen şöyle;
    - dayı, öğretmen ödev verdi. sana soru sorabilir miyim?
    + tamam sor bakalım.
    - 15 temmuz gecesi neredeydin?
    + bu nasıl soru lan? bunu mu merak ettin?
    - hayır. öğretmen istedi.
    + öğretmen sizden 15 temmuz gecesi nerede olduğumuzu mu öğrenmenizi istedi?
    - evet ama zaten kitapta yazıyor. o soruları cevaplamamızı istedi.

    görsel
    görsel

    bence milli eğitim bakanlığı, tarih dersini müfredattan kaldırsın. "15 temmuz" adında bir ders koysun. ya da türkiye tarihini 15 temmuz'dan başlatıp anlatsınlar.

    edit: lazor'un dikkati sayesinde kitap kapağındaki okulun adının da 15 temmuz şehitleri ilkokulu olduğunu öğrendim.

  • kedi denilen amaçsız hayvanın işe yarayan tek özelliği. kodumunun canlısı denk gelirse iki lokma yiyiyor. tüm gün boyunca oradan oraya serserilik yapiyor, 100 km'de 0.2 lt dizel yakıyor adeta. arabalardaki beygirleri sucuk yapıp kedileri işe almak lazım aq.

  • çok şey borçlu olduğumuz ve erken denebilecek bir yaşta (61 yaşında) ölmesine çok üzüldüğüm alman arkeolog.

    1982-1992 yılları arasında asıl kazı çalışması yaptığı yer nevali çori'deki işi bittiğinde türkiye'den ayrılmadan önce, kazı alanından çıkan kalıntıların müzede tutulduğu yerde daha önce görmediği bir heykel görür. bu heykel 1986 da göbeklitepede arazi sahibinin bulduğu ve müzeye o zaman getirdiği heykeldir. klaus schmidt'in hocası harald hauptmann bu arkeolojik buluntunun çok eskiye ait olabileceğini düşünerek test yaptırılmasını tavsiye eder. nitekim test yaptırılır ve sonuçlar mö 9500 i gösterir. bunun üzerine klaus schmidt tekrar urfaya gelir, göbeklitepeyi görür buranın doğal bir tepe değil de yığma bir tepe olduğunu tespit edip buranın kazılması gerektiğini düşünür.

    1993 yılında kendi imkanlarıyla işçi tutarak yaptırdığı kazılar sonucunda önce kayda değer birşey bulamazlar. fakat 1994 yılında yine kazı yapılır bu sefer dikkatleri çeken üstünde kabartma bulunan büyük t biçimli yapıları bulurlar ve sonrasında 1995 yılıyla beraber alman arkeolog klaus schmidt önderliğinde resmi olarak göbeklitepe kazı çalışmalarına başlanır.

    klaus schmidt’in göbeklitepedeki kazı çalışmaları arkeoloji çevrelerinde önce ciddiye alınmaz. çünkü bugüne kadar insan eliyle yapılan en eski yapının mö 2500 yıllarında tarım toplumları tarafından yapılan britanyadaki stonehenge taşları olduğu biliniyordu. fakat göbeklitepe deki anıtyapılar avcı toplayıcılar tarafından yapılmış olup mö 9500'e tarihlendiler. yapılan bütün testler bu anıtların tarım öncesi toplumlara ait olduğunu gösteriyor ve bu insanlık tarihi hakkındaki bilinenleri kökten değiştirecek önemli bilgileri içermekte.

    klaus schmidt gösterdiği çabalar ve yaptığı çalışmalardan ötürü adını tarihe yazdırdı ve çok değerli bir arkeolog olarak hayatına veda etti. ruhu şad olsun.

  • spikerin olcan hakkında şöyle dediği maç:

    "kısa boyuna rağmen golü kokluyor."

    kısa boyluysa ölsün mü adam amk, gol de mi koklamasın.

  • sözlerini de yazayim tam olsun:

    world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around theworld around the world around the world around the world around the world around the world around theworld around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the world around the, world.

    2003'ten sonra gelen edit 28.11.2020: uzunsaclikeladam 'ın düzeltmesi ile 55 defa degil 144 defa söyleniyormuş. teşekkürler uzunsaclikeladam!

  • bengal kıtlığı, ikinci dünya savaşı sırasında britanya hindistanı'nın bengal eyaletinde 60,3 milyonluk nüfusun tahmini 2,1 – 4 milyonunu, açlık, sıtma, yetersiz beslenme, nüfusun yer değiştirmesi, sağlıksız koşullar ve sağlık hizmetlerinden yoksunluk nedeniyle artan diğer hastalıklar ile öldüren yıkıcı bir kıtlıktı. kriz ekonominin büyük bölümünü altüst ederek milyonlarca insanın fakirleşmesine ve sosyal dokunun korkunç şekilde bozulmasına yol açtı. sonunda aileler dağıldı; erkekler küçük çiftliklerini sattılar ve iş aramak ya da orduya katılmak için evden ayrıldılar ve kadınlar ve çocuklar genellikle organize yardım için kalküta'ya ya da başka bir büyük şehre seyahat eden evsiz göçmenler oldular. tarihçiler kıtlığı sıklıkla "insan yapımı" olarak nitelendirdiler. savaş zamanı sömürge politikalarının buna yol açtığını ve daha sonra krizi şiddetlendirdiğini öne sürdüler. azınlıkta kalan bir görüş de kıtlığın doğal nedenlerden kaynaklandığı.

    askeri masrafların finansmanı, binlerce köylüden arazi tahsis edildiği için savaş zamanı enflasyonuna yol açtı. birçok işçi hasadın oranına göre değil, standart maaş ile ödeme aldı. fiyatlar keskin bir şekilde yükseldiğinde, aldıkları maaşlar yetersiz kalmaya başladı; reel ücretlerdeki bu düşüş daha az gıda alabilmelerine neden oldu. japonya'nın burma işgali sırasında, bölgenin pazar arzı ve ulaşım sistemleri, ingilizlerin pirinç ve tekneler için "inkar politikaları" (işgale karşı "yok ederek geri çekilme" yanıtı) ile bozulduğu için birçok pirinç ithalatı kaybedildi. bengal ticaret odası (çoğunlukla ingiliz şirketlerinden oluşur), bengal hükümeti'nin onayı ile yüksek öncelikli görevlerdeki işçilere mal ve hizmetlerin tercihli olarak dağıtılması için bir gıda programı tasarladı. silahlı kuvvetler, savaş endüstrileri, devlet memurları ve diğer "öncelik sınıflara" konumlarını terk etmelerini önlemek için mal ve hizmetler öncelikli olarak sağlandı. bu faktörler tahıllara kısıtlı erişim ile daha da güçlendi: yerel kaynaklar iller arası acil ticaret engelleri tarafından kısıtlanırken, uluslararası ithalata erişim büyük olasılıkla savaş zamanı nakliye sıkıntısı nedeniyle churchill'in savaş kabinesi tarafından büyük ölçüde reddedildi. nedenler arasında, güneybatı bengal'deki büyük çaplı doğal afetler (bir kasırga, gelgit dalgaları ile sel ve pirinç mahsul hastalığı) vardı. bu faktörlerin her birinin ölüm sayıları üzerindeki göreceli önemi de bir tartışma konusudur.

    eyalet hükümeti bir kıtlığın var olduğunu reddetti ve insani yardım da krizin en kötü aylarında etkili değildi. hükümet ilk önce çeltik fiyatını etkilemeye çalıştı, ancak bu da karaborsacılığa yol açarak satıcıları mal stoğu yapmaya itti. spekülasyonlar ve mal stoklama da hiper enflasyona yol açtı. hindistan ordusu ekim 1943'te fonların kontrolünü ele geçirdiğinde yardımlar da önemli ölçüde arttı, ancak esas rahatlama aralık ayındaki rekor bir pirinç hasadının ardından geldi. açlıktan ölümler azaldı, ancak kıtlıkla ilişkili ölümlerin yarısından fazlası 1944'te gıda güvenliği krizi ortadan kalktıktan sonra hastalık nedeniyle meydana geldi.

    kaynak: https://en.wikipedia.org/…iki/bengal_famine_of_1943

  • çok da fifi durumdur.

    birileri dünya sağlık örgütüne türkiye adlı bir ülkenin varlığını ve mevcut siyasi tablosunu hatırlatsın lütfen.

    işlenmiş et de neymiş? ülke komple uranyum gibi amk; hala niye ölmedik ona şaşıyorum.