hesabın var mı? giriş yap

  • şirketi personel küçülmeye gidip çok sayıda çalışanı işten çıkaracağı için, önceden gitmek isteyenleri tazminatsız "ayıklama" maksatlı yapılmış çakallık çalışması.

    tam olarak aynı davranışı, pandemiden yıllar önce ibm ve yahoo şirketleri de yapmıştır. sonları da pek iyi olmamıştır. (ibm'in tüketici grubundan bahsediyorum)

  • hesabını sandıkta sormuyorsanız beter olun.
    mesala ben seçimde "şahsım"'ın karşısına iblis bile çıksa oyumu iblise verceğim.
    çünkü iblis bile ülkeyi böylesine talan edip çökertmeye, vatandaşını fakirleştirip perişan etmeye utanır, sıkılır, "yok yahu, bu kadar da olmaz, ayıptır" der.

  • bir dönem tamamen brezilyalı olmuş nesildir. mahalle kadınlarının toplanıp dizide ölen bir karaktere ağladıklarını bilirler.

    bir vakit ağladıkları "meryem öldü" nün, dizinin marianna'sı olduğunu anlayana kadar efsanedirler...

  • bir ankaralı olarak şunu söyleyebilirim ki; ankara'nın en meşhur yemeğinin simit olmasından daha az içler acısı bir durum. en azından onlar ekmeği kesmişler araya protein falan koymuşlar hacı. biz direkt nişastayı dayıyoruz.

  • ateizm ile yeni tanışmış küçük kuzenim ile anneannem arasında geçen diyalog evlere şenliktir;

    - şimdi anneanne yaaaaa, bu evrende olan düzen tesadüf olamaz mı diyorsun yani?
    - gızım allah-ü teala istediyse niye olmasın?

  • unit 731 gibi bir manyaklıkla tarihe geçen bir milletle şaka olmaz. maalesef türk merhametli olduğundan rahat rahat burada bölücülük yapabiliyorsunuz, elin samurayı acımaz.

  • üniversite 4. sınıf öğrencisinden;

    - pompacı " kurşunsuz mu olsun abi ?" deyince " kurşuna gerek yok, sözlerin var ya.." dedim, sarıldık ağladık..

  • pahalı olması değildir. daha pahalı motor sporlarının bile sadık izleyicileri var, hatta kısıtlı imkanlarıyla bile futbol maçlarına sezonluk bilet alan binlerce insan var. para istenince bulunur. arjantinin, romanyanın çok eskiden beri şampiyon oyuncuları vardı. onlar çok mu zengin ülkelerdi?

    eğitmen de bol bol var, eski tenisçilerin büyük bölümü ders verir kulüplerde. 20-30 yıl önce bile almanyadan hoca getirtiyordu federasyon antrenörlere kurs vermek için.

    tesis olmaması da değildir. sürüyle kort var ülkemizde. hem de bir sürü şehirde çok eskiden beri kulüpler var. sadece üç büyük şehir değil, eskiden beri zonguldak, konya, adana, bursalı tenisçiler vardı çok sayıda. antalyada 30 yıldır 50 tane toprak kortu olan tesis var. tesis büyük bir etken değil. zamanında bir hocamız biraz disiplinli çalışmayla trabzondan eğri büğrü korttan kaç tane yarı final- final oynayan tenisçi çıkartmıştı.

    tanınmaması bilinmemesi de değildir. trt 30-40 yıl önce wimbledon yayınlardı. o dönemlerde boris beckeri, agassiyi bilmeyen mi vardı? benim ankarada 30 yıl önce gittiğim tenis kursunda 400 kişiydik, ama iki sene sonra sadece iki kişi devam ediyorduk.

    sebep sportif başarısızlıktır. hadi yunanistan artık ab ülkesi diyelim, bizimle aynı gelir seviyesinde ama çok daha düşük nüfuslu arjantin, şili, tunus, kazakistan, uruguay, bosna, gürcistan gibi ülkelerin bile başarılı profesyonel teniscileri vardır, tvde federerle nadalla maç yaparlar. şimdi değil eskidende öyleydi. faslı, ekvadorlu tenisçilerle maç yapardı sampras.

    ama bizim hiç başarılı tenisçimiz yok. tenis uzun süreli disiplinli çalışma gerektiren hazırlık dönemi uzun bir spor. sporcularımız bu uzun yolu aşabilecek azim, hırs ve disiplinden yoksunlar. gevşekler, çabuk bıkıyor, çabuk şımarıyor, çabuk yılıyorlar. 80 milyonluk ülkeden sporcu çıkmıyor. zengininden de çıkmıyor, fakirinden de çıkmıyor. boris becker tatile geldiğinde bir keresinde sormuştu hatta; “neden hiç türk tenisçi yok, ben hiç türk tenisçiyle oynamadım” demişti. (boris beckerin iranlı behramiyle maçı hala youtubedadır)
    bir ara marsel vardı, ama o da zaten bizim yetiştirdiğimiz bir sporcu sayılmazdı ve yeterince başarılı da olamadı. bir kaç grandslam turnuvası oynayabildi sadece. çağla, ipek gibi kızlarımız da kalıcı başarılar yakalayamadılar.

    bir naimin türkiyede halterci sayısını ne kadar artırdığını hatırlarsak djokovic, nalbandian, gonzales, dzumhur, tsitsipas, dimitrov, nastase ayarında bir kaç sporcu çıkarsak, şöyle birkaç büyük turnuva ve iyi paralar kazansalar, bağdat caddesinde ferrariyle gezseler, sharapovayla sevgili olsalar, michael jordan ve bill gates ile twitleşseler, çim kortta kent dükünden kupa alsalar, afrikadaki açlar için nadal ile gösteri maçına çıksalar falan millet yıllardır başarısız, disiplinsiz, eğitimsiz ikinci sınıf futbolcularla nasıl kazıklandığını anlar, 80 milyonluk bir ülkede tenise genç nesilden gerçek anlamda ilgiyi ve sürdürülebilir başarıyı o zaman görürüz.