hesabın var mı? giriş yap

  • ben atanan bilirkişiye üzüldüm en çok. 2024 bilirkişi tarifeleri burada. adam yaklaşık 1.500 tl karşılığında hem elif şafak hem de mine g kırıkkanat okumakla kalmamış, iki romanı çalışıp karşılaştırmış da. resmen davanın gerçek kaybedeni o. kafa da yanmış belli ki, %5 intihal gibi acayip bir matematiksel sonuç üretmiş. adamcağız ctrl+f ile kelimeleri mi saydı ne yaptı bilmiyorum. mesela %7 deseydi ceza ne olacaktı meraktayım. bence bu iş tam yapay zekalık. popüler yapay zekalara romanları yükleyip, onlara sorup, intihal ortalamalarını almak lazım. böylece kimse zavallı bilirkişimiz gibi acılar çekmez. hatta türkiye'nin tüm yargı sistemini chatg... (oha ne diyorum lan ben)

    görülen lüzum üzerine ekleme:
    çok mesaj gelmiş :) önemli noktalara değineyim:
    1) bilirkişi fiyatları alt limit denmiş. aslında bu fiyatlar 2024 fiyatları, muhtemelen bilirkişi daha alt limiti olan 2023 fiyatlarından işlem gördü. ben bilirkişi olsaydım, en az 150.000 tl + okuma sonrası unutabilmek için gerekli klinik tedavi masrafları olarak anlaşırdım. sıpotlıs maynd of itörnıl sanşayn'daki gibi.
    2) zaten intihal yazılımları var, turnitin gibi onlardan bu sonuç çıkmıştır diyenler oldu. ben de bir program kullanıldığına inanmak istiyorum ama elif şhafak açıklamasında sonucun bilirkişinin edebiyat bilmezliğine yorunca okumuştur herhalde diye düşündüm. canına kıymadıysa bulup sormak lazım.

  • * +1 alternatif (veya b planı) varlığı, hatta bolluğu;

    - çocuk bakıcısı covid olduğunda hemen ikincinin devreye girmesi.
    - hizmetçinin izin gününde yedeğinin devreye girmesi.
    - araç bozulduğunda, uzun süre serviste yattığında vs. "x servis rezaleti" falan diye hiiiiç düşünmemek, ikinci aracın devreye girmesi.
    - evde tadilat varken, mesela panjurların bakımı yapılırken yedek eve geçmek.
    - isteyince iş değiştirebilmek, işten çıkabilmek ya da iş kurabilmek. iş ve hobi alanında alternatifler.

    * gıda, barınma ve sağlık gibi en temel yaşam giderleri haricinde yapılması gereken harcamalar için ekstra bir birikim olması. yani bir anlamda riske atılabilir bir birikim. "olursa olur olmazsa da önemli değil." rahatlığı...
    "varımı yoğumu bu kitaplara/kursa/sınava/işe/x'e yatırdım." gibi cümleler kurmamak.

    * konfor alanının döt kadar değil de gepgeniş olması;

    iş veya eğitim amacıyla konfor alanından çıkılacaksa gidilen şehirde ya da ülkede birden fazla kalacak yer ve güvenilir tanıdık, akraba vs. alternatifi olması.
    konfor alanına değil adeta konfor dünyasına sahip olmak. sonra da "kınfır alınımdan çıktım, risk ıldım bışırdım" diye övünmek.

    * ekmeğinin suyunun önüne hazır gelmesi;

    temel ihtiyaçlarını kendi kendine karşılamayı anca keyfi olarak yapmak.
    "elim lezzetlidir ama pek vakit bulamıyorum, anca canım isterse çok şahane tatlı yaparım." gibi keyfi açıklamalarda bulunmak.
    bu bağlamda mesela anne yemeği yemek... yani temel bir ihtiyaçta hazıra konup ona harcanacak zamanı başka işler için kullanabilmek büyük bir zenginlik.

    * saçı başı, giyimi, tipi fıstık fındık gibi çocuklara sahip olmak.
    (bkz: zengin çocuklarının güzel ya da yakışıklı olması)

  • algısı mı kaldı lan? vermişiz vereceğimizi. yavşaklığın lüzumu yok. türkiye'de darbe olup chp'liler mhp'liler işkencedeyken sizin gibiler avuçlarınızı ovuşturuyordunuz. duyan da darbeden muzdaripsiniz sanacak.

  • bu ev yanma hikayeleri de hiç böyle eğitimli, bürokrat, üst sınıf bir ailenin başına gelmez. ne hikmetse hep böyle hocalardan yardım isteyecek modellerin başına gelir.

    hocalara ihtiyacımız var adlı pr çalışması. sıkılmadınız yüz yıllardır masal hikaye peşinde gezmeye.

  • insanları aptal yerine koymanın, kandırmanın yeni yolu. epey de popüler.

    eminim sizler de farkediyorsunuzdur bu gözü açık firmaları. her sektörde görmek mümkün ama ben bir kaç örnek vereyim.

    - 300'den 250 grama düşürülen ekmek.

    - 5'ten 4 buçuk kilograma düşürülen sıvı yağ.

    - önceden 200'ken şimdilerde 150 mililitre su eklenmesi gereken hazır içecek türevleri.*

    - paketin dibine bir avuç koyulan kuruyemiş türevleri.*

    - gramajı düşe düşe fındık boyutuna getirilmiş hazır kekler.*

    - 250'den 200 mililitreye düşürülen cam şişe içecekleri.*

    - gramajı azaltılmış kişisel bakım ürünleri.*

    bir çırpıda aklıma gelenler bunlar. insanların dikkatsizliğinden faydalanıp hiç zam yapmamış gibi görünmek, sinsi hesaplar peşinde koşmak ne kadar etik bilemem ama o markalardan uzak duruyorum. gidip pahalı da olsa diğer markayı satın alıyorum. adam olsun da varsın zam yapsın.

    edit: birkaç ekleme daha yapmak istiyorum.

    - büyüğünün fiyatıyla satışa sunulan bir alt boy yumurtalar.

    - cips, bisküvi, çikolata türevleri.

    - 750'den 650 mililitreye kadar düşürülen şampuanlar.

    - makarna, dondurulmuş gıda türevleri.

    - adeti azaltılmış temizlik ürünleri.*

    - dondurmalar.

    evet ben de biliyorum bunlardan sağlıksız olanları, üzerinde gramajının yazdığını, bunun bir pazarlama stratejisi olduğunu. ama bu ürünlerin çoğu çocuklara hitap ediyor, kandırsınlar mı yani daha muhakeme yeteneği bile gelişmemiş yavrunu? sen ekmek yemiyorsun diye yiyenleri aldatsınlar mı? paketi bile değiştirmeyip daha da mı azaltsınlar ürünleri. akıl fikir diliyorum böyle düşünenlere.

  • istanbulun bir yakasından bir yakasına geçilmesi son derece önem teşkil eden bir durum vardır. karşıya iskele son vapuruyla gidilicek ve karşıdaki tren'e binilip memlekete gidilicektir. kazara kacırırsak vapur'u aynı zamanda treni, istanbul bankları beni beklemektedir uyumak için. koşu başlamıştır, son 400 e girilince hız artmıştır.. uzaktan vapur görülmüştür, hafif ayrıktır. yeni kalkmıştır denilip hız yükseltilir, iskeleden içeri girilir, bileti mileti sittir edip turnikenin üzerinden atlanılır herkesin şaşkın bakışlarının altında. kapı acılır koşulur koşulurrrr ve karsıda yarım metre ayrılmış yeni kalkmış vapura carl lewis misali uzun atlama yapılır ve haliyle yere yapışılır yüzünde mutlu ve son dakika golu atıp sakatlanan gururlu futbolcu gülümsemesi vardır. lakin herkes size gülmektedir, onlara derdinizi anlatırsınız ama gülme daha da artar ve beni yıkan, şebek yapan o cümle gelir

    yolcunun biri : biz daha henüz iskeleye yeni yaklaşıyorduk.!!

  • "snob sozcugu ilk olarak 1820'lerde ingiltere'de kullanilmaya baslandi. soylenene gore oxford ve cambridge universitelerinde siradan ogrencileri aristokrat ogrencilerden ayirabilmek icin adlarinin hemen yanina sine nobilitate (soylu olmayan) ya da kisaca snob diye not dusulurmus.

    snob sozcugunun anlami zaman icinde degisime ugradi. snob basta yuksek statu sahibi olmayan kisileri karsilayan bir sozcuk iken, kisa bir sure sonra yuksek statunun yoklugundan rahatsiz olan kisiler icin kullanilmaya baslandi."

    alain de botton - status anxiety

  • ülkedeki en üst seviye, en elit, en donanımlı isimleri hatırlamaya çalışın. misal, benim aklıma ilber ortaylı geliyor. ya da ikna edip isviçre'den getirip gazi yaşargil'i urfa'dan aday yaptığınızı düşünün. ya da deyin ki yöre halkı bağnazdır, islamcı olmadıkça oy vermez. gidin getirin ekmeleddin hoca'yı. sizce urfa'dan seçilme şansları var mı?

    ama koy oraya bir aşiret reisini ya da yakınını; en azından şansını zorlamış olursun. bu ülkede liyakata niteliğe değil adayın "bizden" olup olmadığına bakılır. chp bunu geç de olsa öğrendi. millet de bunu eleştiriyor, sanki urfa halkı çok kaliteli adaylar olsun istiyordu da..ulan ibrahim tatlıses'in bir takla atmadığı kaldı adaylık için. akape onu aday gösterse muhtemelen türkiye rekoru kıracaktı, enayi islamcıları kerizlemesiyle meşhur fadıl akgündüz siirt'ten milletvekili seçildi. daha ne olsun?

    edit: düzeltme