hesabın var mı? giriş yap

  • mallıktır. konsere gidiyorsun, ortama katılıp dans edip eğlenmek yerine cep telefonuna kaydediyor. mezuniyete gidiyorsun, duygulanıp alkışlamak yerine cep telefonuna kaydediyor.
    doğumgününe gidiyorsun, sarılıp öpmek yerine 1000 tane fotoğeaf çekiliyor.
    ünlü bir yere gidiyorsun, ambiyansı hissetmek yerine fotoğraflı check-in yapılıyor.

    bütün bu ritüellerin amacı duyguları yaşamak. duygular kaydedilmez. bırak o an bir daha geri gelmesin ki kıymeti olsun. tekrar tekrar düzenlensin o aktivite.

    ama insanın içinde "ya kaçırırsam?" korkusu var. bırakın cesur olun anı yaşayın.

    not: bunu yazarken kaydettim, ilerde izlerim çok ünlü bir başlık olursa.

  • sol şeritte ön tarafınız sıralı araçlarla dolu iken hemen arkadan dibinize kadar yanaşıp selektör yapan tiptir.

    bu andavallara, ön tarafın dolu olduğunu görmediğini düşünerek bir defa şans veririm. aracımı, öndeki araçları görebileceği kadar hafif sağa veya sola oynatırım. kimisi selektör yapmayı keser. işte bu başlığın esas konusu bir grup var ki, selektör yapmaya devam eder.

    hemen ilk fırsatta aracımı sakince orta şeride çekerim. bu andaval yerimi doldurur. işte en zevkli an gelmiştir. sol şeride geçip arkasındaki yerimi alırım. veririm gözüne coşkuyu, veririm gözüne feryadı..

    be amın oğlu, be yavşak; ben senin önümdeki araçları görmemiş olma ihtimalini bile düşünüyorum. sen ne istiyorsun lan? aracımın süper güç düğmesine basmamı falan mı?

    edit: yıllardır sözlük okurum. gördüğüm en başarılı entry nick uyumu ; #142795314

  • adamlar en azından samimi ve bunu yasayla yazılı hale getirmişler.

    bizde de aynı cezalar ve suçlar, muameleler var, ama ne yazılı ne de aleni.

    odtü'de direnen gençler için bunlar ateist, bunlar terörist diyen ben miyim?

  • ben bu adamı çok seviyorum. sevdiğim için de kendisini uyarmak istiyorum: bak vedat abi, gözünün yağını yiyeyim şu yöresel ustaların hiçbir şey anlamadığı muhabbetleri kısa tut.

    gidiyorsun rizeli kuru fasulyeciye virginia'daki hububat üretiminden bahsediyorsun, diyarbakır'daki paçacı fazıl'a fransa'nın güneyinde koyunun yanağını nasıl pişirdiklerini anlatıyorsun, çanakkaleli balıkçıya "italyan köylerindeki ancelotti dolması da buna benzer" diye muhabbet açıyorsun, urfalı kebap ustasına marsilya sığırların beslenme saatini anlatıyorsun. allahını peygamberini seviyorsan kısa tut şu muhabbetleri ya da hiç açma... adam yöresel adam vedat abi, ateşin harında dura dura yaz sıcağında zebani siniri yapmıştır o. bir de "televizyoncular gelecekmiş" stresi... valla bir gün milano danası, lancaster koçu, paris billuru derken konuştuğun ustaya/tükkan sahibine balatayı contayı yaktıracaksın. tamam izleyiciler öğrensin diye de açıyorsun bu muhabbetleri ama karşısındaki ustayı da düşün. sen "kosta rika'da koyunun kellesini meşe odunuyla tütsülerler", "güney carolina'yda koçun yağlı kısmını ekmek arası ederler" derken sırf kibarlıktan "doğrudur efendim" diyen adamın dramını düşün. düşün ve insafa gel.

    vedat abi seni seviyorum ama tehlikedesin bunu bil...

  • 1952 yılından beri her on yılda bir en iyi filmler listesi yayınlayan sight & sound dergisi, sinemaseverler tarafından bir süredir sabırsızlıkla beklenen 2022 yılında hazırlanan en iyi filmler listesini geçenlerde paylaştı.

    2012 yılında, uzun zamandır ilk sıradan inmeyen citizen kane filmini tahtından indiren vertigo filmi, bu sene birinciliği çok ilginç bir filme kaptırdı. chantal akerman'ın temposu düşük, süresi oldukça uzun, deneysel ve feminist filmi bu sene listenin ilk sırasına oturdu. 2012 yılında 36. sırada yer alan filmin bu sene bir anda ilk sıraya yükselmesi günümüz için şaşırtıcı değil. politik doğruculuk çağında böylesi bir filmin ilk sırada olması aslında bekleniyordu. fakat ben bu filmi ilk sıraya yükselten eleştirmenlerin filmi ikinci kez izlemek isteyebileceklerini düşünmüyorum. sinema tarihi açısından önemi düşünüldüğünde bir kez olsun izlenebilecek bir film. çünkü sıradan konusu ve seyircinin yanında durmak istemeyen düşük temposu ile izleyen herkesi fazlasıyla zorlayacak bir film. vertigo ve citizen kane gibi filmler ise defalarca kez izleyeceğiniz ve her izlediğinizde farklı tatlar alabileceğiniz türde zamansız klasikler olmaya devam edecek.

    listede; moonlight (2016), portrait of a lady on fire (2019) ve parasite (2019) gibi günümüze daha yakın güçlü filmlerin yer alması ise sevindirici. beni en çok heyecanlandıran film ise jordan peele imzalı korku filmi get out (2017) oldu. bir korku filminin, özellikle de yakın zamanlı bir korku filminin listede kendine yer bulabilmesi muhteşem bir şey. gerçi ben yakın zamanlı bir korku filmi seçecek olsam ari aster'in hereditary (2018) filmini listeye mutlaka eklerdim.

    son olarak bu sene listeye eklenen meshes of the afternoon isimli kısa filmi mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. zamanının çok ötesinde bir film sizi bekliyor olacak.

    lafı çok uzatmadan sizleri listeyle baş başa bırakayım.

    1) jeanne dielman, 23, quai du commerce, 1080 bruxelles (chantal akerman, 1975)
    2) vertigo (alfred hitchcock, 1958)
    3) citizen kane (orson welles, 1941)
    4) tokyo story (yasujiro ozu, 1953)
    5) in the mood for love (wong kar-wai, 2001)
    6) 2001: a space odyssey (stanley kubrick, 1968)
    7) beau travail (claire denis, 1998)
    8) mulholland drive (david lynch, 2001)
    9) man with a movie camera (dziga vertov, 1929)
    10) singin’ in the rain (stanley donen ve gene kelly, 1951)
    11) sunrise: a song of two humans (f.w. murnau, 1927)
    12) the godfather (francis ford coppola, 1972)
    13) the rules of the game (jean renoir, 1939)
    14) cle´o from 5 to 7 (agne`s varda, 1962)
    15) the searchers (john ford, 1956)
    16) meshes of the afternoon (maya deren ve alexander hammid, 1943)
    17) close-up (abbas kiarostami, 1989)
    18) persona (ıngmar bergman, 1966)
    19) apocalypse now (francis ford coppola, 1979)
    20) seven samurai (akira kurosawa, 1954)
    21) the passion of joan of arc (carl theodor dreyer, 1927)
    22) late spring (yasujiro ozu, 1949)
    23) playtime (jacques tati, 1967)
    24) do the right thing (spike lee, 1989)
    25) au hasard balthazar (robert bresson, 1966)
    26) the night of the hunter (charles laughton, 1955)
    27) shoah (claude lanzmann, 1985)
    28) daisies (vera chytilová, 1966)
    29) taxi driver (martin scorsese, 1976)
    30) portrait of a lady on fire (céline sciamma, 2019)
    31) 8½ (federico fellini, 1963)
    32) mirror (andrei tarkovsky, 1975)
    33) psycho (alfred hitchcock, 1960)
    34) l'atalante (jean vigo, 1934)
    35) pather panchali (satyajit ray, 1955)
    36) city lights (charles chaplin, 1931)
    37) m (fritz lang, 1931)
    38) à bout de souffle (jean-luc godard, 1960)
    39) some like it hot (billy wilder, 1959)
    40) rear window (alfred hitchcock, 1954)
    41) bicycle thieves (vittorio de sica, 1948)
    42) rashomon (akira kurosawa, 1950)
    43) stalker (andrei tarkovsky, 1979)
    44) killer of sheep (charles burnett, 1977)
    45) barry lyndon (stanley kubrick, 1975)
    46) the battle of algiers (gillo pontecorvo, 1966)
    47) north by northwest (alfred hitchcock, 1959)
    48) ordet (carl th. dreyer, 1955)
    49) wanda (barbara loden, 1970)
    50) the 400 blows (françois truffaut, 1959)
    51) the piano (jane campion, 1992)
    52) fear eats the soul (rainer werner fassbinder, 1974)
    53) news from home (chantal akerman, 1976)
    54) le mépris (jean-luc godard, 1963)
    55) blade runner (ridley scott, 1982)
    56) battleship potemkin (sergei m. eisenstein, 1925)
    57) the apartment (billy wilder, 1960)
    58) sherlock jr. (buster keaton, 1924)
    59) sans soleil (chris marker, 1982)
    60) la dolce vita (federico fellini, 1960)
    61) moonlight (barry jenkins, 2016)
    62) daughters of the dust (julie dash, 1991)
    63) goodfellas (martin scorsese, 1990)
    64) the third man (carol reed, 1949)
    65) casablanca (michael curtiz, 1942)
    66) touki bouki (djibril diop mambéty, 1973)
    67) andrei rublev (andrei tarkovsky, 1966)
    68) la jetée (chris marker, 1962)
    69) the red shoes (michael powell ve emeric pressburger, 1948)
    70) the gleaners and i (agnès varda, 2000)
    71) metropolis (fritz lang, 1927)
    72) l'avventura (michelangelo antonioni, 1960)
    73) journey to italy (roberto rossellini, 1954)
    74) my neighbour totoro (hayao miyazaki, 1988)
    75) spirited away (hayao miyazaki, 2001)
    76) imitation of life (douglas sirk, 1959)
    77) sansho the bailiff (kenji mizoguchi, 1954)
    78) sunset blvd. (billy wilder, 1950)
    79) sátántangó (béla tarr, 1994)
    80) a brighter summer day (edward yang, 1991)
    81) modern times (charles chaplin, 1936)
    82) a matter of life and death (michael powell ve emeric pressburger, 1946)
    83) céline and julie go boating (jacques rivette, 1974)
    84) blue velvet (david lynch, 1986)
    85) the spirit of the beehive (víctor erice, 1973)
    86) pierrot le fou (jean-luc godard, 1965)
    87) histoire(s) du cinéma (jean-luc godard, 1988)
    88) the shining (stanley kubrick, 1980)
    89) chungkıng express (wong kar wai, 1994)
    90) parasite (bong joon-ho, 2019)
    91) yi yi (edward yang, 1999)
    92) ugetsu monogatari (kenji mizoguchi, 1953)
    93) the leopard (luchino visconti, 1963)
    94) madame de... (max ophuls, 1953)
    95) a man escaped (robert bresson, 1956)
    96) once upon a time in the west (sergio leone, 1968)
    97) tropical malady (apichatpong weerasethakul, 2004)
    98) black girl (ousmane sembène, 1965)
    99) the general (buster keaton ve clyde bruckman, 1926)
    100) get out (jordan peele, 2017)

  • yukarıdaki entry sahibi lavuk sözlüğün baş trollerindendir. sakın ciddiye alıp entry girmeyiniz.

    konu kilit.

    tanım: troll başlığı.

    edit: aga yazmayın demiyor muyum? yazmayın yahu.

    başlık sahibi zix isimli hıyar ağası. engelledi herhalde beni profilini göremiyorum.

    edit 2: ya sözlük yönetimi; ofisinize kimsenin tanımadığı yeni nesil ünlüleri çağırıp "soru&cevap" çekmekten başka bir şey yaptığınız oluyor mu sizin? bu şeriatçı tayfaya yönelik yaptırımlarda neden çok hantalsınız? en son gördüğümde ofiste hande lale sarıoğlu'na göbek attırıyordunuz.

  • geçmiyor keke geçmiyor bu süreç.

    okul bitti, staj başladı o da biter. okul staj askerlik bunlar hep biter zaten. bazıları evlenir, bazıları yurtdışına gider. herkes yolunu çizer de sanki o süreci bir sen yaşarsın, ortada kalırsın.

    bu sene bu ülkede tek mezun olan insanın ben olduğuma yemin edebilirim.

    daha fazla yazamayacağım yatağıma çapraz yatıp ağlayacağım.

  • lisede sinav aninda yapilan ve sessiz cikmasi gereken osurugun, gumbur gumbur geldigi an.

  • metal müzik bir işçi sınıfı müziğidir. bu müziğe asıl karakterini veren de bu tarihsel, sınıfsal yapısıdır. bir çok öncü metal grup gibi black sabbath’in üyeleri de işçi sınıfındandır, proleterdir. ilk üyelerinin hemen hepsi fabrikalarda işçidir. grubu müzik tarihinde ayrıksı kılan bir çok özel ve önemli özelliğin üyelerinin işçi sınıfı geçmişlerinden geldiğini söyleyebiliriz.

    örneğin, sabbath’in büyük gitaristi tony iommi 1965 yılında çalıştığı ağır metal fabrikasında bir iş kazası geçirir.
    saç levhaların presten geçirildiği makinede o gün işe gelmeyen arkadaşının yerine çalışmak zorunda kalan iommi, makineyi kullanmaya alışık olmadığı için bir dikkatsizlik sonucu gitarının perdelerine bastığı sağ elinin yüzük parmağı ve orta parmağının üst bölümünü koparır.

    orta parmağının gördüğü zarar gitarını çalmasını etkilemediği için onu çok umursamaz ancak yüzük parmağının yaklaşık üç santiminin kopması bir gitarist için korkunç bir durumdur ve bu nedenle bu kaza iommi’yi derinden etkiler.

    ama büyük müzisyen yine de pes etmez ve bir su şişesini eritip iki parmağına da kendi imal ettiği bir tür protez yapar.
    bu protezleri zımparalayarak, tellere düzgün basabileceği ve doğru notalar elde edebileceği bir şekle sokan iommi,
    telleri de gevşeterek gitarı daha da rahat çalabileceği bir hale getirir.

    iommi böylelikle gitardan daha sert tınılar elde etmeyi başarmıştır. işte bu sert tınılar black sabbath soundunun ve metal müziğin özgün soundlarından birinin çıkışını sağlayacak etkiyi yaratacaktır.