hesabın var mı? giriş yap

  • kararını bana ilk söylediğinde, espri yapıyor sandım. böyle espriler yapılır çünkü, babasız büyünen evlerde. "yeter, bıktım kirlinizden, dağınıklığınızdan, bulucam zengin bir koca evlenip gidicem" li çok illallah duydu bu kulaklar. ancak o an ortada ne benim tarafımdan yaratılmış bir dağınıklık vardı, ne de serzeniş cümleleri. yemek yiyorduk, "salatadan da alsana. dünya kadar yapıyorum kalıyor. hadi tabağını sıyır da makarna koyayım" zamanlarıydı takriben. "evleniyorum ben" dedi. "iyi" dedim, "hayırlı olsun". "gerçekten, şaka yapmıyorum". "ben de şaka yapmıyorum" dedim. "hayırlı olsun". ardından tabağımı sıyırdım, odama çekilip, o masada söyleyemediklerimi, başka bir masada yazdım...

    "evlen tabi. hayatı boyunca bizim için en iyiyi düşünen sen, kendin için kötüyü düşünecek değilsin ya. her günü bizim için yaşayan sen, en azından bir günü kendin ve yeniden sevmiş olduğun adam için yaşa. hem güneye yerleşirsiniz belki ? hani hayallerini kurduğun o ev, ekip dikebileceğin bir bahçe vardı ya, sonun da senin olur. aynen çocukluğunun geçtiği o köydeki gibi. şehre gelip acıyla, sancıyla, zorluklar ve ihanetle hiç tanışmadığın günlerde olduğu gibi..."

    tanıştım, iyi adam, hoş adam. en önemlisi saf, temiz, mert adam. onun da var bir hikayesi, senden benden karışık. otuzlu yaşlarında bir beyin ameliyatı geçirip doktorların "çocuğunuz olmayacak" demesiyle sarsılmış. "evlenmem o zaman ben" diye küsmüş insanlara. bir yolcu teknesi alıp, denize sığınmış. babayiğit, cana yakın, delikanlı adam... böyleleri çok kalmadı istanbul'da. kalanlara rastlayınca insan seviniyor. elindeki bezi sağı sola sürerken "bak evlat" diyor; "bunlar teknenin motorları. suyu şuradan çekip soğumalarını sağlıyoruz. normalde yasak ama tuvaleti denize basıyoruz mecbur. gerçi sistemlerimiz arıtıyor kirli suyu...istersen başka bir gün yine gel de açılalım seninle. adaların ardından izlemen lazım istanbul'u." küçük ışıklar halinde öyle masum görünür ki bu şehir, onca suçu, onca yavşağı, onca ağlayış ve haksızlığı sınırlarında nasıl barındırdığına şaşar insan, der gibi dalıyoruz. bir süre sessiz...

    kimisi çıkıyor işte yıllar sonra, öz babandan daha babacan yaklaşıyor. fırsatı olsa öz anan kadar sevecek o derece. benim sevilecek bir yanım kalmamıştır gerçi. annemi en son öpmek istediğimde epey uzanmam gerekmişti, annem tarafından en son öpülmek istendiğimde ise epey eğilmem...

    şimdi merhaba gençliğim. selam, çocukluğumun son dönemleri. gel bakalım, bir türlü kurup yaşayamadığım hayat. yaklaş, bekar evi yalnızlıkları. bir tane bile temiz tişörtün, ütülü gömleğin kalmayışı... hoşçakal, babamın oyundan çıkmasıyla istemeden koluma geçirdiğim kaptanlık pozu bandı. arada uğrarım, gece kaç olursa olsun, dönmem gereken ev..

    ve güle güle anne.
    talih sizi, bir "yazlıkta" kocatsın..

  • anlamadığınız nokta şu: ümit hoca tam bir devlet adamı basireti gösterdi.

    bir kere mansur yavaş'ı zafer partisinin adayı olarak göstermedi. zaten mansur bey ile görüşmemiş.

    milli mesele olarak gördüğü 2023 seçimlerini, partisinin üstünde bir aday ile kazanılabileceğini söylemiştir.

    açıkçası diyor ki; heeey 6'lı masa! bırak egonu, halkı dinle! mansur'u aday göster, ben de destekleyeceğim.

    aksi durumda yol haritasını da açıkladı hoca. eğer 6'lı masadan mansur yavaş dışında bir aday çıkarsa, biz mansur beye teklifte bulunuruz, eğer kabul etmezse biz kendi adayımızı çıkarırız.

    ümit hoca çok büyük iş yaptı. anlamadan dinlemeden ahkam kesmeyin.

  • filmin sırf fragman ve konsept itibariyle eleştirilecek, gişede tutmayacağını düşündürecek çok fazla yanı var.

    kostümleriyle, diyaloglarıyla, atmosferiyle, uyarlama tarzıyla 90'ların sonundaki 2000'lerin başındaki daredevil, ghost rider, elektra, catwoman gibi çok kötü çizgi roman uyarlamaları döneminden fırlaması bir tarafı.

    kamera arkasındaki yazar-yapımcı kadrosunun meg, meg 2, jupiter's legacy, morbius gibi ölümsüz eserleri yaratanlardan oluşması bir tarafı.

    morbius, venom, kraven gibi burada da varlığı spider-man ile anlam kazananan karakterlerin solo itelenmeye çalışılarak harcanması diğer bir tarafı.

    morbius, venom, kraven'dan farklı olarak bilinirliği çok düşük spider-man mitolojisi karakterlerini ortalama bir oyuncu ve yapım kadrosuyla zorlaması başka bir tarafı.

    yine de bunların hepsi belki görmezden gelinebilir. ama bir saygısızlık var ki asla görmezden gelemiyorum. sırf bu yüzden filmin batmasını iple çekiyorum.

    filmde çizgi roman ve bilimkurgu sektörünün en saygın yazarlarından biri olan, spider-man tarihinde adı altın harflerle yazılan j. michael straczynski'nin yarattığı ezekiel sims karakteri, yine kendisinin yarattığı morlun karakteriyle birleştirilerek antagonist olarak kullanılıyor. bu ile başlı başına rezalet, çünkü bu iki karakterin esprisi tamamen birbirlerine zıt olmaları.

    ama asıl rezalet bu da değil. asıl rezalet jms'nin fragmanın çıktığı gün "oha benim karakterleri kullanmışlar, hayırlısı" diye tweet atması. yarattığı karakterleri kullanırken danışmanlık istemeyi ya da kullanmak için nezaketen de olsa izin almayı geçtim, bir haber bile verilmemiş. adam karakterlerinin kullanıldığını bizimle beraber fragmanda görüyor. yaratıcılara yapılan bu tarz saygısızlıkları günümüzde aşmıştık ama sony hala dediğim gibi 90'lar mantığıyla uyarlama yaptığı için orada takılı kalmış bu konuda da. en azından straczynski'nin adı bu vasat altı yapımla anılmayacak, o bir artı.

    çok büyük bir mucize olmazsa gişesi patlayacak. filmi değil mısırımı alıp o rakamları izleyeceğim.

  • oncelikle ,

    (bkz: #48557197)

    ekleme : daha fazla fotograf ekleyebilmek adina bir facebook sayfasi actim. takip etmek isteyenler icin buyrun link asagida.
    zaman zaman orda da yazacagim.

    facebook

    ekleme : bir baska röportaj daha ekliyorum.

    onedio röportaj

    ekleme : ikinci bir röportaji ekliyorum. ılgilenenler bakabilir

    gaia dergi röportaj

    ekleme : bir sosyal medya gezi dergisi ile yaptigimiz soyleyisi de ekliyorum.

    https://gezimanya.com/…ve-onu-da-kendim-kazaniyorum

    ekleme : basligin altinda guncel yazilari yazmaya devam ediyorum ve edecegim. takip etmek isterseniz bakabilirsiniz.

    ekleme : fotograflarin bir kismi baslik altina eklenmistir. ikinci sayfada zenci susam nickli arkadasin entrysinde.

    ayrica sozlukten "kendihalindebiradam" nickli arkadas bir sonraki duragim olan buenos aireste benim icin 2 gece hostel rezervasyonu yapip odemesini yapti. gercekten ne diyecegimi bilemedim tekrar cok tesekkur ederim kendisine.

    pesin not : yazim hatalari klavye kaynaklidir, fazla internet ve bilgisayar bulma sansim olmuyor, zamanim olursa tek tek duzeltecegim.

    yaklasik 6 aydir yasadigim hayat, tum yasam harcamalari, ulasim, saglik vs akliniza gelebilecek her sey dahil aylik harcadigim para 140 dolar ve o 140 dolari da kendim kazaniyorum, soyleki;

    bir kac ay bir hostelde calistim gonullu olarak gunde 4 saat karsiligi yemek ve ucretsiz konaklama, bundan zaten bahsetmistim onceki yazilarimda. insan bu kadar turistin gelip gittigi bir ortamda ister istemez para kazaniyor. bira firmasinin bedava dagittigi sorf tahtalarini aldim yaklasik 4 tane ve sorf yaparken kullanilan wet suit diye tabir edilen kiyafeti satin aldim 3 tane ikinci el toplam maliyeti 500 tl oldu bana ve hostelde gelenlere kiralamaya basladim, sorf tahtasinin saati 20 tl ve sorf tahtasinin saati 20 tl, gunde ortalama 4 veya 5 er saat kiralama imkanim oldu, bir sure sonra ikinci el bisiklet satin alip yine gunluk 20 tl den kiralamaya basladim ve bir kac ay rahatca yasayacak para kazanmis oldum. ayrica sorf yapmayi da ogrendim ve keyifle devam ediyorum.

    harcamalarimi en dusuk seviyede tutmak icin mumkun mertebe buyuk sehirlere gitmiyorum, ulasimi otostop ile yapiyor, yemek icin kendim karsilimam gerekiyorsa bol bol pirinc tuketiyorum, konaklamayi ise bahsettigim gibi insanlara yardim karsiligi evlerinde, hostellerinde konalarak karsiliyorum. tabii ki her zaman her sey yolunda gitmiyor bu gibi durumlar icin ise cadir ve uyku tulumum var. su ana kadar hic para vererek hostelde kalmadim.

    bundan yaklasik bir kac ay once yazi ve fotograflarin yayinlanmasi karsiliginda dusuk bir ucret talebi ile belli basli gezi dergi ve internet siteleri ile iletisime gectim fakat kimi basta heycanli ve ilgili gorunse de sonucta ya maillere cevap vermediler yada odeme yapamayacaklarindan bahsettiler. radikal gazetesinin gezi eki editoru ise roportaj yapabilecegimizi ve bu roportaj sayesinde finansor veya yardim bulabilecegimi soyledi fakat kararlastirdigimiz gun ve saatte malesef herhangi bir geri donus alamadim. ben de alternatif yollar arayisina girdim ve bu sekilde ilerliyorum.

    ayrica dunyanin dort bir yanindaki insanlara kart postal gonderiyorum. ortalama 10 veya 15 tl gonderiyolar karsiliginda ise nerede isem ordan bir kart postal gonderiyorum adreslerine, bu sekilde cok olmasa da gunu gecistirecek kadar para kazanabiliyorum.

    seker kamisi topluyorum yol kenarlarindan ve suyunu sikarak satmaya calisiyorm; bardagi tl olarak yaklasik 3 lira maliyeti ise tamamen fiziksel guc ve 20 tl ye aldigim sikma makinasi.

    hindistan cevizi suyu satmayi da dusundum sahilde ama cok fazla yer kapliyor,agir ve kesmesi ugrastirici oldugu icin vazgectim.

    iyi de neden bunlardan bahsediyorsun derseniz sebebi olur da dunyayi dolasmak isteyip cesaret edemeyen veya maddi sikintilari dusunen insanlara cesaret vermesi.

    su anda hala brezilya uruguay sinirina yakin bir bolgedeyim, pazartesi gunu uruguaya gecmeyi planliyorum. kendi elleriyle topraktan insa ettikleri kerpic evlerden ekolojik hostel yapip isleten bir ciftin yaninda olacagim bir sure. bulundugum ortama gore sekillenecek neler yapilabilecegi.

    bu bolgede olup gorusmek, iletisime gecmek isteyen kisiler varsa memnun olurum oturup sohbet etmekten.

    yazinin biraz daginik oldugunun farkindayim fakat kisitli zaman ve emanet bilgisayar ile anca bu kadar oldu, bahsettigim gibi daha rahat bir zaman bulursam duzenleyecegim ve her firsatta yaptiklarimi buraya ekleyecegim.

    not : internet erisimim cok kisitli, mesajlara gec cevap verirsem affola.

    ekleme : supheye dusen arkadaslar olmus sanirim, ilk firsatta bir kac fotograf ekleyecegim hatta dileyen olursa mail adresini yazabilir, bir kac fotografi mail atabilirim onumuzdeki gunlerde.
    artibir nick li aradasa bir kac fotograf gonderdim. zaman bulunca buraya ekleyecek.

    ugurlar olsun.

  • 3 haziran 2013 rte'nin havaalanı konuşmasında erdoğan'a mükemmel yanıt veren kadın gazeteci. reuters'te görev yapmaktadır.

    --- spoiler ---

    gencecik insanlar var sokakta, üniversite öğrencileri var. ev kadınları var. onlar neden ayaklandı?
    --- spoiler ---

  • serin hikaye degil birader. 32 yasindaki adami kucaginda 5 aylik bebegi, yaninda 5 valizi ve bebek arabasiyla sinirden aglatan bir hikaye. su an bile haksizliga ugramanin verdigi sinirle agliyorum.

    sen musterini yanlis yonlendir, havaalaninda gerekli destegi verme, 5 aylik bebegiyle ortada birak. ucak kacsin. sonra da hatani telafi etmek icin yeni bilet duzenleyip ozur dileyecegine, dosyayi kapat, yeni bilet veremeyiz de. yapacaginiz ise sicayim, insanliginiza da sicayim.

  • yaptığı en büyük terbiyesizlik iddia kelimesini iddaa şeklinde bozarak insanların doğrusunun bu olduğunu düşünmesini sağlamasıdır. insanlar "iddaaya girerim ki" "fazla iddaalı bir kıyafet olmuş" "iddaa ediyorum o öyle değil" gibi cümleler yazar hale geldi. zaten kendi diline hakim olmayan bir milletiz, bu cahilliğin bu şekilde cesaretlendirilmesi büyük ayıp, terbiyesizlik, aymazlık.