hesabın var mı? giriş yap

  • ceza yargılamasının sac ayakları olan savunma ve iddia makamlarının diğer amerikan filmlerine göre daha gerçekçi gördüğümüz film. aman aman filmlerden olmamakla birlikte idam tartışılan bir ülke olduğumuz için sıradan vatandaşa birşeyler katar.

    filmin bu kadro nedeniyle bile daha çok tanınır olması beklerdim. çarpıcı bir hikayeyi karakterlerin iç dünyasına inmeyi tercih etmeyerek, siyah- beyaz eşitsizliğine vurgu yaparak kkk muhabbetine girilmiş. netice itibari ile izlenmesi gereken filmlerden.

    bir başka benzeri (bkz: philadelphia)

  • ali sunal değildir. elbette kemal sunal gibi olmak zordur ama adamın ne fiyaskoluğu var arkadaş? oynadığı film, dizilerde kötü değildi, yaptığı program da güzel. neden fiyasko bu adam?

    benim aklıma ilk olarak siyasetten bir isim geldi.

    alparslan türkeş- tuğrul ve kutalmış türkeş kardeşler

  • "sevgilim hapşurunca çok sev dedim.
    elhamdülillah dedi.
    yerhamükallah dedim.
    yehdina ve yehdikum dedi.
    sonra oturup hatim indirdik.
    nerden nereye... "

  • iyice kafayı yedi bunlar, şirket kar açıkladı diye hedef gösteriyorlar. kar etmesi manidar bulunmuş, ahahaha.

    adamlar 33 milyar liralık satış yapmış, 1.25 milyar kar elde etmiş. %4 bile değil. elbette edecek bu ciroda bu kadar kar, neyin fırsatçılığıymış bu?

    gören de hayır kurumu zannedecek.

  • benzer olayı başka bir petrol ofisinde yaşamıştım. yerler parlak fayansla kaplıydı ve kapılar yere kadar uzamıyordu bir karış yukardaydı. ben pisuvarda işimi hallederken kabinde klozette hacetlenen bir abiyle yerdeki yansımadan göz göze gelmiştik.

  • gençler telaşa mahal yok; yukarıda da bahsedilmiş zaten; iş kanunu kapsamında hafta tatiliniz zaten korunuyor.

    mesele bu değil. mesele ne biliyor musunuz? günde 12 saat çalışıp fazla mesai ücreti alamamanızda. patron bugün çıkıp size "haftada 7 gün çalışacaksın" dese, buna itiraz edecek gücünüzün ve cesaretinizin olmayışında... sgk primlerinizin asgari ücretten yatışında; agi ödemesi alamamanızda, yol ücretinizin ödenmemesinde, öğle tatili yapamamanızda, doğum izninizi kullanamamanızda; kısacası haklarınızı almak için mücadele etme gücünüzün bulunmayışında...

    yani mesele, işçinin kanunen az korunması değil; işçi aslında korunuyor. ama kanunu uygulayan yok abi ve biz işçiler olarak buna gıkımızı bile çıkarmıyor-çıkaramıyoruz.

    önce mevcut kanunu uygulatmayı başaralım da; haklarımızın iyileştirilmesi için sonra mücadele ederiz.

  • bogota belediye başkanının dediği gibi, bir şehrin gelişmişlik düzeyi dar gelirlilerin otomobil satın alabilme oranıyla değil, zenginlerin toplu taşıma kullanma oranıyla ölçülür.

  • ooo ülkede savcılar varmış. hukuk işliyor ne mutlu hepimize. sistemin bu kadar hızlı işlemesi ise bana çok güven veriyor ülkem adına. gelecek adına umut doldum.

  • ikinci öğretim tıp açılsa onu bile kazanamayacak tiplerin ıslak rüyalarını süsleyen istek.

  • zihin olarak kendisini buna odaklamıştır. ergen iken "nasıl bir sevgilim olsun?" listesi çok nettir. şöyle olsun, böyle olsun diye doldurulmuştur o liste. ha çoğu zaman o listeye uymaz sevgililer ama bir şekilde liste de sevgiliye göre şekillenir.

    fakat kişisel olarak fark ettim ki yaş ilerledikçe o liste "nasıl bir sevgilim olmasın" oluyor. listenin altındakiler de alıp başını gidiyor. bir süre sonra sadece göz ile beğenilen kadınların sayısı bile azalıyor. tabii siz ne kadar beyninizle hareket etmek isteseniz de içgüdüleriniz ya da alt benliğiniz ya da adına her ne diyorsanız, sizden bağımsız sizin adınıza hareket eden parçanız kendince birilerini beğeniyor. ama! baskın çıkamadığı için o beğenilen kişinin üstünü de çizip geçiyorsunuz.

    zaman geçtikçe, yalnızlığınıza çözüm için aradığını sevgiliyi aramamaya başlıyorsunuz. olursa olur, olmazsa olmaz diyip çıkıyorsunuz işin içinden. tabii bu kronikleşiyor. bu sefer ne içgüdü, ne beyin mevcut sevgiyi yönlendirecek kimseyi bulmaktan vazgeçiyor. öyle apışıp kalıyorsunuz.

    misal bu sene içinde bir hatun kişiyi ilk olarak fiziksel olarak beğendim. sonra takip edip nasıl birisi olduğunu çözemeye çalıştım. olur gibi geldi. sonra hatun kişinin eski erkek arkadaşının kim olduğunu öğrendim. eski sevgilisi olacak herif, bir erkekte nefret ettiğim ne kadar özellik varsa hepsine sahip bir tipti. direkt şöyle düşündüm; ulan bu kız bu herifle sevgili olmuşsa, benim bu kızla hiç işim olmaz.

    ooo daha bu işin güven kısmı var. o güven duygusu yok mu... o kadar acayip bir şey ki.

    neyse, kısacası tercih olarak başlayan bu hal, daha sonra kalıplaşıyor. eğer yalnızlığa katlanacak birisi değilseniz "ben kimseyi aramıyorum" triplerine girmeyin. zira kimse de gelip "ben seni seviyorum galiba, bir sevgili mi olsak acaba?" demez.

  • çözse çözse türk erkeklerinin çözeceği şifredir.

    biz ki paragraf paragraf yazılan; "snn çn bşy ifd etmdğm blyrm... nys sn ztn çk mşgls ii gclr sna" tirplerini çözmüş adamlarız,bu bize vızz gelir.

  • şüphesiz ki pluton'dur. gezegenlikten çıkartmaya çalıştılar ama o çizgisini hiç bozmadı: mesafeli ve istikrarlı. yürü be pluton!