ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kışın geldiğinin anlaşıldığı an
-
nasıl ki cemrenin havaya düşmesiyle havaların ısınmaya başladığı anlaşılıyorsa; geyiklerin tayta düşmesiyle de kışın geldiği anlaşılmaktadır.
yarım ekmek arası en güzel şey
-
antepteyseniz elbette acılı nohuttur.
mark zuckerberg-türk kızı ilişkisinde yaşanacaklar
-
kiz arkadasindan gelebilecek ''site senin degil mi? neden acilis sayfasina resmimizi koymuyorsun?'' seklindeki sorulara hazirlikli olmalidir.
uzman doktor şükran taştan sakarya
-
(bkz: fake hospital)
taksicilerin haklı olduğu gerçeği
-
ytl den sonrasını okumadım. ytl ne lan? y si mi kaldı kaç yıl oldu piyasaya sürüleli
en kötü ilk randevu tecrübeleri
-
üniversiteyi bitirdiğim sene bir tanıdığımız beni kanada'da yaşayan yeğeni ile tanıştırmak istedi. aracı ile tanışma ve kanada'nın uzaklığı vs. derken düşündüm taşındım aman alt tarafı bir tanışma diyerek kabul ettim. iletişim bilgilerimi verdim ve bana ulaşmasını istedim. ancak adamdan birkaç hafta hiç ses çıkmadı. sonra dediler ki bayram tatilinde geliyor arife günü kızılay'da buluşun. ok dedim.
bir yandan hiç gidesim yok bir yandan adamı merak ediyorum. giyindim, hazırlandım ve buluşma yerine gittim. oturdum bir kahve söyledim bekliyorum derken telefonum çaldı, yurtdışı numarası. etrafa bakınıyorum geldi göremedi de arıyor diye. açtım telefonu bir kadın sesi, byk hanım siz misiniz diyor. ben ne oluyoruz yahu diyorum içimden. evet falan derken dedi ben x'in ablasıyım! neyse geldi karşıma oturdu. ben soruyorum x nerede diye. cevap şu: x hala kanada'da yarın gelecek!
hemen o saatte kızılay'da olan ablamla kardeşimi aradım buraya gelin dedim. çünkü tek başıma bir yere kımıldayamayacak kadar şaşkınlık içerisindeyim. neyse bizimkiler geldi biz dört kadın oturduk sohbet ediyoruz ama bu işte bir yanlışlık var. en son dayanamadım ya dedim hayırdır ne oluyor burada. ablası dedi ki: x seninle önce benim tanışmamı istedi. bizimkilere dedim kalkın gidiyoruz. neyse kalktık biz mekandan indik aşağı.
olay burada kapandı mı, hikaye burada bitti mi peki? hayır! bir baktık çıkış kapısının önünde orta yaşlı bir çift. kadın dedi ki: annemler de merak ettiler de seni görmeye geldiler! ablam kahkahayı patlattı, kardeşimin kolundan sertçe çektim hadi gidiyoruz diye. öylece ortamı terk ettik.
biz eve ulaşmadan olayın haberi gitmiş. neymiş ben saygısızlık yapmışım bizim tanıdığın kanadalı akrabalarına. lan???
randevulaşmayı umduğum kişinin bütün ailesi ile randevulaştım sözün özü. ik gibi çöktüler başıma. mülakata almaya gelmişler, açıkçası ben yazılı bir sınav da bekledim ama o kadar abartmak istememişler sanırım.
yıllarca ailede alay konusu oldum, bir daha da hiç kimsenin beni tanıştırmak istediği birisi olduğunda ok demedim. ben o hatayı yaptım cicim thank you diyerek yolladım.
kuru pastada rağbet görmeyen çeşidi yiyen insan
-
bu insana yüklü miktarda borç verebilir, ortak dükkan açabilir, tatile ve aynı eve çıkabilir, dolu cips paketiyle yalnız bırakabilirsiniz. öyle müstesna, öyle kadirşinas bir karakter.
bu insandan kimseye zarar gelmez. etrafındaki insanlar için fedakarlığı enayilik raddesine kadar gelebilir. umarım iyi niyetini suistimal etmeyen kişilerle beraber olur. müsadenizle kendisinden makas alıyorum.
zamanımızın bir kahramanı
-
“hızlı akan ve güçlü kurgusuyla okuru kendine bağlamayı başaran bir başyapıt.”
-- vladimir nabokov
gogol, "rus romanının gür ırmağı, bütünüyle, kafkasya'nın karlı zirvelerinde doğan bu berrak kaynaktan kopup gelmektedir." şeklinde selamlıyor zamanımızın bir kahramanı'nı. dostoyevski, "hepimiz gogol'ün paltosundan çıktık." dese de kim bilir, belki de her şey lermontov ile başlamıştır. bunun birçok gerekçesi de var. birazdan değineceğim.
öncelikle romanın anti-kahramanı peçorin modern bir kişiliktir ve izleri sonraları sartre'ın bulantı'sında ve camus'nün yabancı'sında bile görülecektir. camus zaten inanılmaz bir rus edebiyatı hastasıdır. peçorin, babalar ve oğullar'ın bazarov'unu da etkileyecektir.
rus edebiyatının diğer büyük yapıtları gibi nesillerin romanıdır. saf kötülük ve nedensiz şiddetin yön verdiği karanlık portresiyle peçorin taşrada dillendirilerek yarı efsanevi bir kimliğe gömülür. tıpkı tolstoy'un oyuna getirilip yok edilen hacı murat'ı gibi. nitekim tolstoy, zamanımızın bir kahramanı için şöyle der: "bizde böylesine kusursuz, güzel ve rayiha saçan bir nesri henüz kimse yazmadı."
peçorin iyilik ve kötülüğün ötesinde eyleme geçen ve vicdandan arıtılmış biridir. varlığın karanlık yanlarını gören ve şiddetin trajik sonuçlarını düşünmeyen biridir de. ötekilerin mutsuzluğu, mahvoluşu için çabalar. sadizmin ötesinde. asker üniforması da sadistik kuvvetin kirli bir süsüdür adeta. böylelikle neden nesillerin romanı olduğu daha iyi anlaşılacaktır. özellikle de rus istilası anbean devam ederken!
diğer rus klasiklerinin gölgesinde kalan unutulmaz bir başyapıt kısacası. rus edebiyatının yeraltı ırmağı dersek abartmış olmayız. es geçilmemesi lazım.
hayata dair gülümseten detaylar
-
benim annem güzellik uzmanı/kuaför. ayda bir köy seçip, salona kilidi vuruyor. çalışanlarını da yanına alarak çocukların saçlarını ücretsiz kesmeye gidiyor. çok tatlı lan. hem kendisini onore edeyim, hem yıllar sonra entrylerimi kurcalarken anısı kalsın burada.
- http://i.hizliresim.com/l1gq9j.jpg
su dünyada çocuk güldürebilmekten daha güzel ne olabilir?
biraz daha detaya gireyim:
- görsel1
- http://i.hizliresim.com/kn0ygq.jpg
- http://i.hizliresim.com/w1olgm.jpg
- http://i.hizliresim.com/nrgrla.jpg
misafirlikte yatıya kalmanın incelikleri
-
(erkekseniz) eğer evden fazla pijama çıkmazsa "mühim değil ben donla yatarım" gibi laflar ederek ev ahalisiyi tedirgin etmeyin. daha makul bir formül bulun. ne olduğunu bana sormayın, ben de bilmiyorum.
onedio
-
oradan buradan aparma içeriklerine, ölüm tarihinizi tahmin ediyoruz testlerine, kazağının altında külot giyip elinde kahve tutan tumblr kızı gifiyle doldurulmuş "gerçek aşkı bulunca anlayacağınız şeyler" galerine filan razıyım, istedikleri kadar para kaldırsınlar umrum değil, bu ülkede en çok acun, seda bacı filan kazanıyor sonuçta, yeter ki şehitler üzerinden hit almak için yırtınmasınlar. bugün yüksekova saldırısıyla ilgili bir anketine bir de galerisine rastladım, bu kadar da kepazeleşilemez:
"dağlıca'dan gelen kötü haberler sonrası sosyal medyada pkk saldırısında 10'un üzerinde askerin şehit olduğu bilgisi geldi ve ardından olaylar gelişti"
demek olaylar gelişti? kaderimin yazıldığı gün dizisini, maçta yapılan taşkınlığı anlatıyor sanki. olaylar gelişmişmiş lan, vay amk.
sonra üstüne bir de anket çakmışlar, tek eksiğimiz tamamlanmış: "dağlıca saldırısı'ndan sonra herkesin bir fikri var. peki sen ne düşünüyorsun?". birinin genital gölgesini düşünüyorum, dile getirmek istemiyorum. sen de olaya bu kadar üzülme onedio, kendini bu kadar paralama, hasta masta olursun mazallah, don renginizi tahmin ediyoruz testlerine geri dön.