ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
erkeklerden erkeklere tavsiyeler
-
"o kız farklı".
değil abi. o kız farklı değil. sadece, öyle düşünmek senin hoşuna gidiyor o kadar.
jelko obradoviç
-
ya konuşmayım diyorum da salak salak yorumlar yapıp çıldırtıyorsunuz adamı.
euroleague'in ne kadar vasat bir basketbol seviyesi olduğunu göstermişmiş.
hadi canım? nerenden uydurdun bunu paşam?
lan daha düne kadar top 16'ya kalınca tarihi başarı diyorduk burada. şimdi kalkmış final 4'lardan bahsediyoruz. ama fenerbahçe çıkınca bir anda vasat lig mi oldu?
beşiktaş eleyince de köy takımı oluyordu. tebrik etmeyi öğrenin biraz amk.
not:beşiktaşlıyım.
0.
mesajlaşılan erkeğin bir anda mesajlaşmayı kesmesi
-
bir erkek bir anda mesajlaşmayı bırakmışsa, mesajlaşmaya başlarkenki niyet ya da amacının gerçekleşmeyeceğini fark etmiştir. fark ettiği anda film kopar. enerjisini başka seçenekler için harcamak ister, yeni amaçlar oluşturup yoluna devam edecektir.
biz kadınlar gevezeyiz, o kadar çabuk bitiremiyoruz diyaloglarımızı. neyin yolunda gitmediğini görüp ders çıkartmadan bitirmeyiz hiç bir şeyi.
kendi yaşıtlarından hizmet almanın utancı
-
şöyle oluyor:
eskiden küçüktük, garsonlar, kasiyerler, eve gelen temizlikçiler falan; abla, abi, teyze veya amcaydı. küçüktün yani sen ve onların ne olduğu, onların sosyal sınıfları veya gelir durumları seni pek ırgalamıyordu.
ama arkadaş şu son yıllarda özellikle iyice üzerime üzerime geliyor bu gerçek.
evet, hizmet aldığım için utanıyorum.
cumartesi gecesi çalışmak zorunda kalan genç bir garsonu, bulaşıkçıyı görünce utanıyorum. ben oraya eğlenmeye gelmişken onu o gece çalışmak zorunda bırakan sisteme küfrediyorum. ama "sorun sistem yea" diyip "baksana lan" diye garson aşağılayıp hayatıma devam edemiyorum. biraz da komik oluyor mahçup mahçup "ben bir x alayım" demek...
kendi yaşıtlarından veya insanın kendine nispeten yakın yaşındakilerden hizmet alırken utanmak böyle bir şey yaklaşık olarak...
ttnet'in futbolcu anneli milli takım reklamı
-
türk futbol seyircisinde travmatik bir etki yapmasını beklediğim reklam... işte yıllar yılı küfrettiğiniz o anneler... annelerimiz...
utanın ibneler...
dünyanın en yaşlı ağaçlarının gece fotoğrafları
-
ekleme: linkler ölmüş. buradan paylaştıklarım ve daha fazlasına ulaşabilirsiniz. https://bethmoon.com/diamond-nights/
uyarı için @diplomasi nickli dostuma teşekkürü borç bilirim.
beth moon’un dünyanın en yaşlı ağaçlarını yıldızlar altında çektiği fotoğraflardır.
beth moon bu bilge ağaçları ve tamamladıkları gece manzarasını çekebilmek için abd’nin utah ve kaliforniya eyaletlerindeki ormanlara girdi. botsvana, namibya gibi afrika ülkelerinde gezdi, hatta ingiltere’ye de uğradı.
aralarında 5 bin yıllık ağaçların da bulunduğu karelerden bazıları:
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
fotoğrafçının farklı çalışmalarını görmek isteyenler için bkz.
özcan deniz'in i feel good performansı
-
izledikten sonra soğuk lahmacun yemiş kadar mutsuz olduğum gudik performanstır. o nasıl bir gırtlak kullanımı, o nasıl bir ingilizce, bu nasıl sistem, bu nasıl teokrasi...
vay anasını sayın seyirciler.
so guu so guu... on dakika ara...
http://youtu.be/vbx9rue9mwk
türklere sorulan salak sorular
-
camel sigara paketleri üzerinde bir deve vardır, hani arka plandaki piramitlerle poz verir profilden. hani altında da "turkish blend" yazar gocemen. en çok soru bu manzaradan çıkar işte. öyle bir kafaya kazınmış ki, "deve ile mi seyahat ediyorsunuz?", "çölde mi yaşıyorsunuz?" sorularının filan temelinde bu hafıza yatar.
oraya deve yerine andromeda galaksisinin bir ilüstrasyonunu koysan gelip "uzay gemisine mi biniyorsunuz", "uzayda mı yaşıyorsunuz" filan diye soracak adamlar çıkar kesin.
on tane eurovision kazansak bu imajı temizleyemeyiz herhalde.
allah belanı versin camel.
..
eurovision, allah senin de belanı versin.
almanlar yapmış abi dedirten ürünler
-
batı almanya yapımı bir tost makinasıdır ..
görsel
görsel
delilleriyle izah edeyim :
rahmetli annemin satın aldığına eminim ama bahsi geçen tost makinasını ne zaman almıştı, tam tarihi hatırlamıyorum .. bir miktar sorguladığımda, "1980'lerin ilk yarısı olmalı", kanaatine varıyorum ..
1992 yılında üniversiteyi kazandım ve ankara'ya gittim .. ilk önce üniversite yurdunda kaldım ve nihayetinde 1993 yılında bir arkadaşımla eve çıktım .. annemin ev için bana gönderdiği ilk eşya seti içerisinde bu tost makinesi vardı ..
1995'te ev arkadaşımla yollarımızı ayırdık ve yalnız başıma başka bir eve geçtiğimde, tost makinası elbette benimle beraber taşınmıştı ..
1996'da mezun olup eve döndüğümde tost makinam ilk sahibi anneme tekraren merhaba dedi ..
2001'de işim gereği istanbul'a taşındığımda makine beni yalnız bırakmadı ..
2004'te evlendim ve tahmin edeceğiniz üzere 'rowenta'm bizimleydi ama aramıza hiç girmedi :) ..
17 yıldır evliyim, iki kez ev değişikliğimiz sonrası son durak saydığımız noktadayız ve emektar yol arkadaşım dün akşam sağolsun çocuklara kaşarlı tost yapmam konusunda benden yardımlarını esirgemedi ..
büyük oğlan iki seneye kadar üniversite tecrübesini yaşayacak .. acaba ona yarenlik edecek bir ev arkadaşı olarak sevgili dostum tost makinesinden yardım istesem mi ?
fütürizm
-
hız kavramına tutku duyan, eskiye, geçmişe ve feminizme büyük bir nefret besleyen, 1900lü yılların başında ortaya çıkmış sanat akımı. vortisizm de bu akımın yansımalarından biridir. maybridge ve bragaglia'nın hareketi saptamaya yönelik çalışmalarına vesile olmuş, bu sayede soyut fotoğraf kavramını ortaya çıkarmıştır.
kadınların beyni satranç oynamaya uygun değil
-
ingiliz satranç ustası nigel short'un cinsiyetçi söylemi.
yalnız londra’daki casual satranç kulübünün işletmeciliğini yapan amanda ross, nigel'e iyi ayar vermiş:
“kadınlar eski satranç şampiyonu judit polgar, klasik oyunlarda nigel short’u beş kez yenip, üç kez mağlup olmuştu. beş kez de berabere kalmışlardı. polgar o karşılaşmalara erkek beynini getirmiş olmalı. umarım o günlerde nigel otomobilini park etmeye çalışırken kaza yapmamıştır”
haber linki
debeci geldi: manyak mısınız la? gazete haberinden debe mi olur? cinsiyet ayrımcıları sizi.**