hesabın var mı? giriş yap

  • birinci dünya savaşı'nın sonlarına doğru aniden ortaya çıkıp avrupa'yı silip süpürdükten sonra, yine aniden yok olan bir salgın olup, bugün sırrını hala koruyor.

    bu alışılmadık beyin rahatsızlığı 1916'nın sonlarına doğru viyanalı nörolog ve psikiyatrist constantin von economo'nun dikkatini çekti. economo, hastalığa bugün de kullanılan letarjik ensefalit ismini verdi. bu beyin enfeksiyonuna yakalanmış hastalar viyana psikiyatri kliniğine çeşitli tuhaf belirtilerle geliyorlardı.

    bazı hastalar birkaç gün boyunca uykulu bir uyuşukluğa dalıyordu; bazıları katatonikti, saatlerce veya günlerce doğal olmayan duruşlarda kaskatı kesiliyorlardı; kimileriyse istemsiz hareketlerle kendini gösteren krizlerin eşlik ettiği denetimsiz bir heyecanın etkisi altına giriyordu. hastalar ya uykuya (veya uyku benzeri şeylere) boğuluyor ya da sürekli uykuları kaçıyordu.

    çesitli uyuklama hallerinden muzdarip hastalar otururken, ayaktayken, hatta yürürken veya yemek yerken, esneme ve yorgunluk gibi bütün belirtileri göstererek uykuya dalıyordu; ciddi vakalar ise haftalar veya aylar süren adeta daimi bir uyku haline girebiliyordu. buna karsılık, hiperkinezi hastaları yatakta döner durur, üzerlerinden yorganı atar, tekrar üzerlerine çeker, oturur, çılgınca kendilerini yataga atar, sonra yataktan atlar, amaçsızca oradan oraya yürür, konusmaları bozulur, dilini şaklatır ve ıslık öttürürler; bu huzursuzluk hali hiç durmadan günler ve geceler boyu sürer.

    çogu bu tuhaf hastalıga yenik düsmüs, bazıları iyilesmis, birkaçı da, oliver sacks'ın awakenings adlı kitabında unutulmaz biçimde tarif edildigi gibi, onlarca yıl boyunca kötü bir uyarılmışlık ve hareketsizlik durumunun alacakaranlıgında yaşamaya terk edilmiştir.

    hastalıkla ilgili görüntüler :encefalitis letargica teşekkürler katkıların için 3 kere 3 etti mi sana 9

  • kurum: travel şirketi
    görev: otobüs sayma sorumlusu
    mesai: otobüsü saydıktan sonra evime dönüyorum.
    maaş: 300 tl
    işin bana kattığı: ileri seviyede matematik.

  • maçtan önce futbol yorumcularını, sonra maçı, sonra o maçın özetlerini, sonra futbolcuların teknik direktörlerin maç yorumlarını, sonra yine futbol yorumcularını izleyenlerin, ülke ne durumda olursa olsun her haftasonu sıradan bir lig maçının bile en çok entry girilen konu olmasını sağlayanların -derbi maçlara hiç girmiyorum bile- gelip "kadınlar işte böyle boş işlerle uğraşıyor" dediği program.

  • uzay-zaman elmayı yere düşürmüyor güzel kardeşim. elmayı yere düşüren çekim kuvveti aynı zamanda uzay-zamanı bükebiliyor da.

    bu çekim kuvveti ne kadar güçlü ise, o kadar etki ediyor uzay-zaman dediğimiz boyutlara. ınterstellar filminin finalindeki anlatım da buradan çıkıyor.

  • boş yapmaması gereken dayıdır. önümüzdeki seçimlere kadar hakkın rahmetine kavuşması dileğiyle.

  • gece gece parmak ucunda akıl yürütmeler:

    arkadaşınız size verdiği sözleri yerine getirmezse ona olan güveniniz azalır. kendinize verdiğiniz sözleri yerine getirmezseniz kendinize olan güveniniz azalır. o zaman kendinize verdiğiniz sözleri yerine getirirseniz kendinize olan güveniniz artar. ya kendinize verdiğiniz sözleri tutun. ya da kendinize tutabileceğiniz sözler verin. ya da kendinize söz vermeyi bırakın.

  • insandaki gozlem yeteneginin ve keskin zekanin en ust duzeye ciktigi eserlerden biridir. insanlar "e ben zaten bunu daha onceden biliyordum, bu muymus koskoca schopenhauer?" demeden once, adamin yazilarinin cogunu 1800lerin basinda yazdigini hatirlatalim. ustelik yazdigi donemde gorusunun onculerinden oldugu icin, zekasinin cevresinin ona uyguladigi sartlandirmalari yenebilmesi ayrica zor. yani genetik, evrimsel biyoloji ve sayisiz ilgili bilimin etkisinde yetismis bizlerin bile hala "ask icin olmeli ask o zaman aaaassskk" diye bagirarak eski sevgililerimizin kapilarina dayandigimiz dusunulurse, schopenhauer efendinin o zamanlar kalkip bu isin romantizmle alakasi olmadigini, hatta aslinda romantizmin bile olmadigini, tek gercegin turun hayatini idame ettirmesi oldugunu soylemesi epey devrimci.

    ilgili bilimler en iyi ihtimalle o zamanlar daha yeni yeni olusmaya basladigindan, turun iradesinin bireyi etki altina alirken uyguladigi yontemi, bunun mekanizmasini cozememis olmasi, onun felsefesenin geri kalaninda onemli yer kaplayan dogu mistisizmini daha kuvvetli benimsemesini saglamis olabilir. ureme isteginin nasil butun bireylerde mevcut oldugu, bu istegin nasil evrim yoluyla dogdugu, aslinda son derece basit molekuler duplikasyondan bugunlere nasil gelindigini ve bu en temel gudunun nasil bilincimizi kolelestirdigini anlamak bugunku bilgilerimizle cok daha kolay. her ne kadar her sey hala teori veya varsayim seviyesinde kalsa da schopenhauerin cevabi bir tur mistisizmde aramasini gerektirecek kadar caresiz oldugumuz gunlerden cok daha iyi durumdayiz.

    bu sahane adam ve bu sahane eseri olmasaydi da bilim sayesinde bu goruslere ulasacaktik ama muhtemelen iki, uc jenerasyon kaybimiz olurdu. ne de olsa koskoca freud, nietzsche, tolstoy, wagner, jung, turgenyev, proust, conrad, cehov, wittgenstein, shaw ve daha nicesini derinden etkilemistir bu kisa eserindeki gorusleri. bu kadar unlu ve etkin insani etkileyen filozoflar olsa olsa platon, aristoteles, locke ve kanttir.

  • 9.sınıftayım peder "takdir getir bilgisayarını yenilicem" dedi. ben de getirdim, geldi f5'e basıp gitti.