hesabın var mı? giriş yap

  • rezalet mi? bu ülkenin şartlarında nezakettir olsa olsa! ama bizim içi kokuşmuş insanlarımız nezaketi rezalet olarak algılar, yorumlar. o kadar da kötü niyetliyizdir zira.

  • anladım sonu yok yalnızlığın
    hergün çoğalacak
    her zaman böyle miydi bilmiyorum
    sanki dokunulmazdı çocukken ağlamak
    alışır her insan, alışır zamanla kırılıp incinmeye
    çünkü olağan yıkılıp yıkılıp yeniden ayağa kalkmak

    yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş beklemekte
    acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette
    bekliyorum bekliyorum bekliyorum
    hadi gelin üstüme korkmuyorum
    yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş beklemekte
    acılar gözlerini dikmiş üstüme nöbette
    bekliyorum bekliyorum bekliyorum
    hadi gelin üstüme korkmuyorum

    bulutlar yüklü ha yağdı ha yağacak üstümüze hasret
    yokluğunla ben başbaşayız nihayet
    bulutlar yüklü ha yağdı ha yağacak üstümüze hasret
    yokluğunla ben başbaşayız nihayet

    soz muzik sezen aksu

  • cannabis ailesine mensup bir bitkidir kendileri. tıpkı kuzeni marijuana bitkisi gibi bu bitkinin de erkek ve dişi bireyleri farklı bitkilerde olur. bira üretiminde kullanılan şerbetçiotu bitkisi döllenmemiş dişi çiçeklerinden oluşur. bunun tarımını yapan çiftçiler tarlalarındaki erkek bitkileri dikkatlice ayıklarlar zira bira firmaları döllenmiş şerbetçiotu bitkisi almazlar.

    bira üretim tarihinde biraya aroma vermek için çok farklı bitkiler denenmiştir. malesef bu bitkilerin bazıları zehirli oldukları için içenler için pek hoş sonuçlar ortaya çıkarmamışlar. biraya aroma vermek için şerbetçiotu kullanmayı deneyen ilk üreticiler elde ettikleri sonuçlar ile bu bitkinin bira üretimi için vazgeçilmez olduğunu farketmişler. bu sonuçlar özetle şöyle sıralanabilir.

    1- biraya kattığı karakteristik acımsı tat
    2- biranın köpüklü olmasını sağlaması
    3- biranın raf ömrünü uzatması

    tüm bunların yanı sıra 2001 yılında açıklanan bilimsel bir araştırmanın sonucuna göre güneşe maruz kalmış biranın iğrenç kokmasınının ve acılaşmasının sebebinin de şerbetçiotu bitkisinde bulunan ve güneş ışığı ile açığa çıkan serbest radikaller olduğunu ortaya konmuş. tabi güneşin birada böyle bir etkiye yol açtığı daha önceden de bilindiğinden bira şişeleri daima koyu renkli üretilmiştir. evet bazı dikkatli arkadaşlar hemen ama corona ve miller niye berrak şişede o zaman diyecek. ilk olarak bunun sebebi şeffaf camın daha ucuz olmasıdır. ama bu biralar da pek güzel diyebilirsiniz. ufak bir hatırlatma yapmakta fayda var.

    corona ve miller gibi biralar genelde ağzında bir dilim lime veya limon ile servis edilir. bu firmaların müşterilerine itelediği gibi bir geleneksel servis metodu değil sadece güneşe maruz kalmış biranın iğrenç kokusunu almamanız için akıllıca bir önlemdir. kapiş?

    türkiye'de bira kültürü emekleme seviyesini halen aşamamıştır. öyle ki türkiye'de insanlar efes pilsen dışında bira olduğunu keşfedeli 5 yıl ancak ya oldu ya olmadı. türkiye'de bu yeni yeni başlıyor ama yurtdışında kendi biralarını yapan sağlam bira pub'ları ile karşılaşabilirsiniz. bu pub'lardaki bira menülerinde her biranın yanında bir ibu değeri belirtilir. ibu değeri international bitterness unit'in kısaltılmışı olup biranın üretiminde kullanılan şerbetçiotu bitkisinin acılık değerini belirtir. bitterness unit için şu tarz bir klavuz örneği verebilirim.

    genel amerikan biraları 5-9 ibu
    porter 20-40 ibu
    pilsner lager 30-40ibu
    stout 30-50ibu
    indian pale ale (ipa) 60-80 ibu
    triple ipa 90-120 ibu

  • baklava (onlarda da ayni isim)

    kadayif (onlarda da ayni isim)

    kofte (keftedes diyorlar, gerci kofteyi hindistandan kuzey afrikaya bir suru mutfakta benzer isimlerle bulmak mumkun. bir de, bir yunan yemek kitabinda "yuvarlakia" adli minik koftelere rastlamistim, adi komik ve sevimli gelmisti.)

    dolma ("dolmades" veya "dolmadaki" diyorlar, hatta yalantzi dolma veya sadece yalanci diye gectigine de rastladim)

    imambayildi (gene ayni isim)

    kahve (ayni sekilde pisiriyorlar ama yunan kahvesi diyorlar)

    sis kebap (souflaki diyorlar)

    doner (gyros deniyor)

    yahni (stifado deniyor, bizim papaz yahnisi stifadodan asirma olsa gerek)

    guvec (normal etli guvec malzemesine ilaveten arpa sehriye pilavi var icinde)

    pilaki

    fava

    kurabiye (kourambides veya buna benzer bir ismi var, hangisi oldugunu hatirlamadigim bir yortu icin yapildigini ve turkce icin tuhaf sayilabilecek adini gozonune alirsak, sanirim bunu biz onlardan asirmisiz - ilsa ve fulari'nin duzeltmesiyle 10 sene sonra edit: arapca imis sozcuk, onlardan bize, bizden yunan mutfagina sicramis olmali o zaman. yunan mutfaginda bunu yapildigi yortu da noel imis ve sadece bademli bir kurabiye turu bu adla aniliyormus.)

    ortak yemek olmasa ve bizdeki herhangi bir yemek veya mezeye benzemese de, bir sekilde adinin bekri mustafa'dan esinlendigini dusundugum "bekri meze" diye bir sey menulerde sikca insanin karsisina cikiyor.

    ayrica yunanlilarin ne dedigini bilmesem de, ayni sekilde pisirilmis domatesli pilavlari, yagli yagli patlican kabak vs. kizartmalari var. bizim sutlu tatlilarimizin bizans'tan miras oldugu gozonune alindiginda, tavukgogsu, kazandibi, sutlac ve turevlerini bulmak da mumkun olsa gerek. daha da kimbilir ne benzerlikler vardir, ama ben burdan sonrasina kifayetsiz kalıyorum.

  • annem beni bir bayram sabahı sms aracılığıyla halaya davet etmişti:

    "halaya gel"

    ama kendisi benim hala'ma gitmemi istiyormuş, elimde mendilimle salona doğru koştuktan sonra farkettim.