hesabın var mı? giriş yap

  • gerçekten de lavanta kokan köydür. köyün girişinde sevimli bir kahvehane vardır ve içinde neşeli amcalar. lavanta tarlaları ise gerçekten etkileyici. güzel fotoğraflar çekmiştim. yaz gelsin yine gideceğim.

  • her kış 5 kilo alıp yaza kadar 5 kilomu vermem lazımcı tiplerin dramını okurken sinirleniyorum resmen. biz burada obezite ile mücadele etmeye çalışıyoruz, millet 60 kilo oldum kilolarımdan insan içine çıkamıyorum diyor. sanki 150 kiloyla morbid obezsin de yürüyemiyorsun anasını satayım yaa...

    hangi bakış açısı sadece 50 kiloda fit olacağınıza inandırıyorsa sizi, gidin ona öfkelenin lütfen.

    hala tartıda gördüğü rakam için delicesine bunalıma giren insanlar görüyorum ki asabım bozuluyor.

    az ağırlık kaldırın ki kaslarınız güçlensin. her yaz aynı teraneler için kafa şişirip durmayın. kilo vermenin ve fit olmanın tek yolu temiz beslenip, spor yapmaktır. bugün kilo vermenizi sağlayan mamalarınızı (!) ömrünüz boyunca kullanamayacağınıza göre sürdürülebilir alışkanlıklar kazanmak yararınıza olacaktır.

    special k, çilekli activia yiyip tatlı krizine girmeniz çok normal. kalorileri değil etiketleri okumaya başladığınız an doğru yola giriyorsunuz demektir.

  • oğlum bu adam beşiktaş'a gelmeyecekse boşuna buraları coşturup durmayalım. üzülüyorum sonra.

    bir keresinde de adebayor'u almaya gidip eneramo'yu almışlardı. ürkmüyor değilim.

  • benden bir 10 yıl erken davranmıştır. 35 yaşında yeniden girmeye niyetim var şahsen. emekli olmama 26 sene var. 26 sene boyunca sevmediğim işi yapamam, sizi bilmem ama zararın neresinden dönsem kardır diyorum ben. çünkü artık psikolojim iyice bozuldu. sürekli kendine yabancılaşma atakları yaşıyorum. tarif edeyim o hissi size: bir kaç saniye boyunca bedeninize dışarıdan bakmak gibi bir şey. bu sürede adınız, aynadaki görüntünüz, geçmişiniz, her şey yabancı geliyor, başka birine ait gibi. ben bunu her gün bir kaç defa yaşar oldum. çalışırken dağ, bayır, çayır flashback'leri görmeye başladım. bir şey yapmazsam ya delirecek ya da alkolik olacağım. o yüzden kimin ne düşündüğü veya düşüneceği zerre umurumda değil.

    edit: en beğenilenlere girmişim, gerçekten ilk kez bir entry'm en beğenilenlere girince bu kadar mutlu oldum. çok teşekkür ederim desteğiniz için.

    büdüt: eveeet üniversiteye iki yıllık açık öğretim olarak girdim. laborant ve veteriner sağlık bölümü. son senede anne olduğum için bir ders kaldı okul uzadı ama inşallah bitecek. şu an için huysuz bir kolik bebe ve 2 kedi annesi olarak tam zamanlı profesyonel annelik yapıyorum. günüm o huysuz bebeye yastık olmakla geçiyor. ama hayalim bitmedi. bu okul bitecek ben de veteriner olmak için işi büyüteceğim, varsın 50 yaşında bitsin.

  • bir balya parayı havaya atsa kurtulacaktı halbuki dedirten olaydır.

    başıma bir şey gelmeyecekse yakalanmasına üzüldüm. skmişim bankasını!

    -----

    edi: imla

  • - aşırı kalabalık, sıra oluşmayan hiçbir yer yok. ki halkımızın sıra kavramını düşünün. evet istanbul halkı daha bi cahil.
    - suriyeliler her tarafta. özellikle geceleri çıkıyorlar, berbat.
    - pahalılık. sonradan görme halk. en kötü ev 1000 lira olur mu??
    - yemek olayı. "yok o orda yenir yok bu burda yenir" diye diye, dışarda yemek yemek ateş pahası, her yer isminin başına "tarihi" eklemiş. kim kimi dolandırabilirse.
    - eminönü'yü hiç söylemeyeceğim. hayatımda gördüğüm en kaos ortam. bir deniz kenarı bu derece "bok" edilebilirdi.
    - aşırı dar sokakları ve trafiği de söylemeyeyim.

    iyi yan say deseniz cidden zor. insanlar ayda bir deniz görebilmek için deli gibi çalışıyorlar. facebook mutlusu o insanlar. "beykozda kahvaltıya geldik xdxd" emin olun gelmeden önce 2 saat trafikte takılıp, mekan önünde de 1 saat kahvaltı sırası beklemişlerdir. (evet orada da sıra var)

  • sucul, yılan benzeri amfibi tür, toprak altında kalmış su kanallarında yaşar ve tamamen kördür. ortalama olarak 20-30 santimetre boyundadır. evrimsel süreçte neredeyse hiçbir işe yaramayacak kadar körelmiş, kolayca kırılabilecek uzuvlara (kollara ve bacaklara) sahiptir. kollarının ucunda üç adet, daha da körelmiş olan bacaklarının ucunda ise iki adet parmak bulunur. olmların deri renkleri, yapıları ve dokunulduğunda verdikleri his, aynen insan derisine benzer, bu sebeple kimi zaman "insan balığı" olarak bilinirler ve "deniz kızı" gibi birçok köy ve kasaba efsanesine kaynaklık etmişlerdir. türün hem balıklar gibi solungaç yarıkları vardır, hem de karasal sürüngenler gibi akciğerlere sahiptirler. ancak akciğerler çok nadir kullanılır, daha sıklıkla solungaç yarıklarına başvurulur. gözlerinin üstü kalın bir deri tabakasıyla kapanmıştır. bu tabakanın altında gözlere ulaşmak mümkündür; ancak bu gözler çalışmamaktadır. bu da, evrimsel süreç içerisindeki körelmenin en canlı örneklerinden biridir. bu gözlerin, tıpkı en ilkel atalarda olduğu gibi sadece ışığın varlık-yokluk durumuna tepki verebildiği düşünülmektedir, görme işlevini kesinlikle yerine getiremez (halbuki neredeyse tam olarak gelişen bir göz yapısı bulunmaktadır; sadece evrimsel süreçte körelmiş ve kullanılamaz bir hale gelmiştir). olmların birincil duyu organları koklama ve duyma organlarıdır.

    genel olarak italya, slovenya, hırvatistan ve herzegovina'da bulunurlar.

    (bkz: proteus anguinus)

    kaynak: evrim agaci