ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
lise arkadaşı vs üniversite arkadaşı
-
lise arkadaşı olmayan kişi asosyaldir, sorunludur. üniversite arkadaşı olmayan kişi zekidir.
chainard'ın sözlüğü bırakması
hakan çalhanoğlu'nun kenan sofuoğlu'nu tanımaması
-
kenan sofuoğlu'nun ağır saçmalamasıdır. adam seni tanısa bile gerçekten sen olduğundan nasıl emin olacak. buluşacağınız yerde adama bir şey yapacak bir manyak olmadığın ne belli. zaten çalhanoğlu'na geçmişte silah çekildi,adam feleğini şaşırdı. elbette şüpheyle yaklaşacak.
elindeki doları ucuza sat oyunu boz
-
elinizdeki dolarları ucuzdan alarak destek verebileceğim kampanya.
türk dizi tarihindeki en gerçek aşk
-
bakkal erdal ve para askidir.
korsan böyle giderse albüm çıkmaz
-
bir enstrumanist ve ses mühendisliği öğrencisiyim. ayrıca kompozisyon alanında yüksek lisans için çalışmalarım var. yani sektörden ekmek yahut bok yeme ihtimali fazlasıyla yüksek biriyim. iki saat kadar evvel güngören'de ailemle yaşadığım evime dönmek için kullandığım zincirlikuyu metrobüs istasyonuna, indirimli taşıma kartımda tek bir aktarma ücreti kalmaması ve cebimde para olmamasından mütevellit, levent'ten yürüyerek ulaştım. hak verileceği üzere bu korkunç bir garibanlık hikayesi değil. pek çoğumuz belki haftanın çoğu günü böyle takılıyor bile olabilir, sadece az evvel oldu diye söyleme gereği duydum.
enstrumanistliğimi biraz açacak olursak, pek fazla bilinmeyen bir enstrümanın icracısıyım ve yurt dışında onlarca farklı ülkede onlarca netlabel tarafından yayınlanmış bir de solo albümüm var,
aha da ilk bulduklarımın linki;
http://magyar.walltapper.com/?page_id=410
http://www.bfwrecordings.com/…urgatoryspendulum.php
http://verynicenoise.com/release/vnn-028
devam edeyim, babam oto boyacısı, evin hemen karşısında dükkan. küçükken okumam, adam olmam için kendini örnek gösterirdi. zımpara yapmaktan bütünüyle nasır tutmuş sağ elini ve diğerine oranla daha yumuşak olan yahut öyle sandığı sol elini yüzüme sürter, okumazsam benim de ellerimin böyle olacağını söyleyip dururdu. yaptığım işlere hala akıl sır erdiremiyor. geçenlerde satın aldığım lisanslı albümlere göz atarken kabaca bir hesap yaptım, çoğu underground müzisyen ve grupların kendi piyasasını kurduğu kanada'dan gelme 2500 liralık cd ve kafayı drone, noise işleriyle kırdığımdan ötürü günümüz deneysel müzik sanatçılarının toplamda en az 1000 lira eden plakları var. benim, yani 35 kuruş aktarma ücreti olmayan adamın...
söylediklerime bakılacak olursa bi dolu ajitasyon yapıp, "korsan cd almayın, mp3 kullanmayın, emek hırsızlığı bikbikbik edeceğim sanılabilir. lakin tam tersi, korsan'ı mp3ü çıldırmış gibi savunuyorum. öyle ki netlabel'a beleş yayınlamalarını istiyor, etkinliklerimde kendi albümümü korsan satıyorum.
okuduğum konservatuvara düzenli olarak mezunlar gelip para kazanamadıklarını, piyasanın battığını, iş yapamadıklarını yahut çok ucuza bir yerlerde çaldıklarını büyük bir patırtıyla anlatıyorlar. kendine has duruşu, icrası olmayan ya da üretim, yaratım, fikir eserleri sergilemeyen bu tiplerin her birinin altında araba var, halk oyuncusunun bile... bir ekmek kapısı olarak tahayyül etmediğim müzik işi üzerine tahsil yapan bu insanların açgözlülüğünden tiksiniyorum ki az biraz sesi, duruşu güzel diye albüm yapılan kişinin zırlamasına hiç tahammül edemiyorum. toplumumuz müzikle ilgilenen kişinin lüks içinde yaşaması gerektiği gibi fantastik yargılara sahip. eğer geçmişte değilse bile şimdi böyle olmalı; herkes bazen aktarma ücretinden yoksun kalıp yürümeli.
korsan böyle giderse albümler daha az çıkar, giderek daha da azalır, giderek daha da, giderek... ancak çok iyi, çok kitleli müzisyenler sayıları binlerle ifade edilen kalabalıklara konser verebilecektir. öyle de olmalı zaten! kendisini yere göğe sığdıramayan kof starların açgözlülüğü ile körüklenen müzik piyasası maddi kaygılardan arınmış gerçek seslere kalır böylece.
ben, yani garip gureba bir çalgının icracısı, ses mühendisi adayı, kendi albümünü bedava dağıtan sanatçı, boyacının oğlu, bazen otobüs biletine para bulamayan adam... 2 tb üzerinde illegal mp3 var harddiskimde, gelin tutuklayın beni!
playing by heart
-
çok iyi oyunculuklar seyredebileceğimiz, parçaların birleşmesinden oluşan ama klişeye kaçsa da, parçalarının toplamından daha fazlasına sahip film.
"my mind has an endless capacity for useless information."
mızıka kullanılmış şarkılar
-
(bkz: the light of the spirit)
hatta bizzat kitaro tarafından çalınmaktadır. konserlerinde de cebinden çıkartır, piyanolu girişin ardından ana temayı seslendirir, izleyenler de daha parçanın en başında alkışlar.
fenerbahçe'nin ligden çekilmesi
-
temiz şikesiz futbol için olması gerekendir.
gerçekten hoşlanılan kişiyleyken saçmalamak
-
+ nasılsın?
* - iyiyim. sen nasılsın?
+ iyiyim sağol. eğer işin yoksa kadıköy'e gelsene?
- işim yok, gelirim tabi ki.
+ tamam ben şimdi yemek yiyorum, vapurdan inince ara beni.
- tamam ararım, çok teşekkür ederim. hadi görüşürüz.
asfşkla teşekkür ne lan! niye teşekkür ettin lan tırto!
(bkz: akıl) (bkz: fikir)
ceset görmüş sözlük yazarları
-
99 depreminde gölcükte yüzlerce gördüm.. ama en zoru ablam ve kardeşimin öldüğünü görmekti. diğer hepsini unuttum da onların soğumuş bedenlerini unutamadım.. minicik bedeni upuzun yatırmışlar.. sapsarı ipek saçlarını okşadım kardeşimin, ablamın elini tuttum buz gibi.. morlukları vardı başını çarpmış miniğim.. ablam ezilmiş yaralanmış ağlamış yanaklarında izi.. bir ömre yetecek acıyı bir gecede yaşadım, yaşadık... ruhumun ateşi söndü bir daha da ısınmadı yüreğim...
debe editi: (bkz: 23 nisan 2016 devrim yilmaz'a yardim kampanyasi)
ne yapsam kilo alamıyorum diyen insan
-
bu amk insanının "ayh çok yedim" dediği porsiyonlarla kuş bile doymaz. dingil. yalan söyleme bari.
bahçeli'nin ülkeyi bir daha batırması
-
basiretsizliği ile 2001 krizinin mimarlarından olan devlet bahçeli tam 20 yıl sonra yine boş beleş ve anlamsız siyasetiyle erdoğan'ın payandası olarak ülkeyi bir kez daha bataklığa sürüklemiştir. partili başkanlık sistemine verdiği destek bizleri bu günlere getirmiştir.