hesabın var mı? giriş yap

  • 1999-00 sezonu uefa kupasi 4.round 2.bacak maci. ilk maci deplasmanda 2-0 kazanan galatasaray' in oldukca rahat, zorlanmadan, kendini fazla sikmadan 0-0 bitirdigi ve ceyrek finale ciktigi mactir.
    97 cl macinda bulent korkmaz' in me$hur iskasiyla 1-0 kaybettigimiz macin rovan$i da alinmi$ oldu bu turdaki maclarla.
    bu mactan sonra galatasaray' in uefa kupasinda final oynayabilecegine kar$i umudumuz daha da artmi$ti.

  • yahu dedim neymiş bir bakayım. holdingin kurulduğu tarih 1926, bir dünya savaşı, iki askeri darbe, bir düzine kriz, bi dünya hükümet eskitmiş. ülkenin en stratejik kurumlarını elinde tutuyor, fortune 500'teki tek türk şirketi, ülkenin açık arayla en büyük sanayii şirketlerine sahip, her yıl ihracata çok ciddi katkıları olan bir topluluk bu. sen çıkıp diyorsun ki iki tane imam hatipli, koca koç'u bitirecek. maklubeyi fazla yiyince sanıyorum ki insan böyle kendini dev aynasında görüveriyor.

    dünyaca bilinen kaç firmamız var diyenler pek gezmedi sanırım, zira ben ingiliz arkadaşımın evinin mutfağında çekilen fotoğrafta arkada 'beko' yazısını gördüğümde dudağım uçuklamıştı nedense. var işte, biliniyor, çatır çatır satıyor da. (ingiltere'de pazar payı %16, toplam üretimin %51'i ihracata gidiyor)

    inşaat üzerine çalışmak kolay. koyarsın sermayeyi, alavere dalavereyle alırsın ihaleyi, çalıştırırsın işçiyi, yaparsın. uzan holding buydu, fişini çektiler. medya karteli olmaya oynayan doğan biraz kenara sıkışınca çark etti, e medya, altı boş, ne yaparsın? ama iş kurulu sanayii gücüne gelirse, ihracat gücüne gelirse, işte o biraz sıkar, öyle iki laf edip ortalığı alt üst etmeye benzemez. bu adamların kurduğu herhangi bir sanayii ekosistemini öyle iki kuruşa, çakma ihaleyle, maklubeci imam hatiplilerle kolay kolay kuramazsınız.

    özet olarak, büyük sermaye sahiplerine öyle inanılmaz ayılıp bayılmasam da, ülkemizin eski doğu bloku ülkelerindeki mafyöz hükümetlerin yolundan gidip 'bakın denetimde illa ki bir şeyler buluruz, üzeriz, akıllı olun' mesajı vermesi korkunç, ve medeni bir ülke olmayı planlayan türkiye'mize yakıştıramadığım bir hareket. en kısa zamanda ilgililerin akıllarını başlarına alacaklarını umut ediyorum.

    ekleme: off ne salaksınız ya. yok maaş alıyomuşuz, yok nemalanıyormuşuz. koç umrumda değil, sermaye sahiplerine bayılmadığımı da söyledim. koç'u savunduğumuz falan da yok, yolsuzluğu vardır çıkar eder incelenir ilk biz karşısında dururuz yine. hükümetin, kafasına göre birilerini 'karşısına alıp' bitirme tribine girmesine karşılık yazılmıştır bu entry, anladın? kiminle oyun oynadığını bil diye yazılmıştır. hüloğ.

  • yakın dostu altay gündüz'ün mecidiyeköy büyükdere caddesi 26 kapı numaralı apartmandaki 11 no'lu dairesinde hayata gözlerini yummuştur. bu apartman, mecidiyeköy hukukçular sitesinin yanında uzanan ve ana caddeye bakan dizi apartmanlardan biridir.
    altay gündüz hala bu dairede oturmaktadır.

    öldüğü gün yaptıkları: hilton otelinde yer alan berberine gider, traş olur. berberinin dediğine göre, normal gibidir. şakalaşırlar.
    ardından mecidiyeköy'de arkadaşı altay gündüz'ün evine gider. (tahminen taksiyle. çünkü hasta bir insandır ve otobüse binmiş olmasını pek sanmıyoruz. aylardan aralık olduğu ve hilton'dan mecidiyeköy'e yürünecek mesafenin fazla olması nedeniyle büyük olasılıkla yürümemiştir de.. bildiğimiz kadarıyla arabası da yoktur; kaldı ki olsa bile, o hasta haliyle araba kullanmasına da ihtimal veremiyoruz.) eşi pakize atay da oradadır. hep birlikte içilen çaydan -bilemiyoruz ne kadar sonra- fenalaşır. fenalaştığını öncelikle eşi sezer. yıldız ecevit'in ben buradayım kitabından öğreniyoruz hep bunları.
    evin banyosuna gider ve kapıyı kilitler. bir rivayete göre (ecevit'in kitabında yer almaz bu anekdot), içeride fazla kalınca merak edip banyo kapısına gelenlere "merak etmeyin daha ölmedim" der.
    ama bir türlü çıkmaz da banyodan. en sonunda yanıt da vermez olur. sonuçta kapı kırılır. ölmüştür..

    yukarıda yazdıklarımızdan anlaşılacağı üzere, mecidiyeköy'deki söz konusu daireye bu satırların yazarı gitmiştir. gün apartmanı nın 6.katında yer alan bu dairenin kapısında altay gündüz'ün ismi hala yazmaktadır. yani atay'ın dostu hala burada oturmaktadır.
    verdiğimiz yol tarifinden yararlanarak, oğuz atay'ın "hastalıklı" hayranları, atay'ın öldüğü daireyi kapı dışından da olsa görebilirler. (zili çalmaya kimler cesaret edebilir, bilemeyiz). ve atay'ın son saatlerinde bindiği ve ardından ölümüne doğru yol aldığı asansöre binebilirler. (geçen 32 yılda eğer komple değişmemişse.. ki pek sanmıyoruz..)