ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
evlenirken alınan şeyler
-
borcam alınmaz, zira o 3. klasman tanıdıklar tarafından bir ömür yetecek oranda temin edilecektir.
oha dedirten fm olayları
-
milyon dolarlar verip aldığınız world class kalecinizin sabit bir bölgede oynamaktan dolayı mutsuz olması.
yedi numara
-
--- spoiler ---
haydar: üşüdün mü? titriyorsun.
armağan: bütün bunların yaşanması gerekiyor muydu, ha?
haydar: bana neden kızdığını söyle armağan.
armağan: çünkü o zavallı kızın canını yaktın.
haydar: canını yakmak için ne yaptım?
armağan: onu bu gece neden yalnız bıraktın, ha? neden?
haydar: sana bakmaya çıkmıştım.
armağan: bana mı?. inanmıyorum. orda sana deli gibi aşık ve yardıma ihtiyacı olan bir kız varken sen bana bakmaya çıkmıştın, ha? öyle mi?
haydar: evet. benim de yardıma ihtiyacım vardı. o çocuğa "evet" dedin mi?
armağan: bu seni neden ilgilendiriyor?
haydar: çünkü "evet demeni istemiyorum.
armağan: bak haydar.
haydar: dedin mi? cevap ver.
armağan: demedim ama demeyeceğim anlamına da gelmez.
haydar: ben... seni seviyorum armağan!
armağan: ne?
haydar: seni seviyorum dedim. seni doğduğum, nefes aldığım günden beri, toprağa sıcağı avucladıgından beri, ağacın dibine oturup yaktıgım türkülerden beri seviyorum. hiç görmeden bildiğim, görünce tanıdığımsın. yanımda yokken sen bende varsın, yanımda varken ben sende yok oluyorum. işte söyledim armağan. iki yıllık sessizliğimin mührünü söküp attım. gerisi sana kalmış.
(armağan gitmek ister, haydar onu kolundan yakalar)
haydar: dur, birşey demeden yollamam seni.
armağan: sana ne diyeyim, bilmiyorum.
haydar: bana neden kızgın olduğunu söyleyeceksin.
armağan: söyledim ya. iclal'e acı çektirdin.
haydar: iclal benim onu kardeş gibi sevdiğimi biliyordu.
armağan: sana duyduğu aşk hoşuna gidiyordu. sana dokunması, sana sarılması, sana sarılması.
haydar: hayır, rezzan hocam içindi. peki sen niye beni iclal'e doğru ittin?
armağan: ben vicdanımın sesini dinledim.
haydar: diğer bacılar dururken niye en çok sen bağrına bastın?
armağan: çünkü çok çaresizdi.
haydar: sen iclal'i kıskandın.
armağan: madem böyle düşünüyorsun, onu niye eve getirdin?
haydar: söyle armağan. iclal'i kıskandın değil mi?
armağan: hayır!
haydar: kıskandığın için vicdanın seni ayıpladı değil mi?
armağan: hayır!
haydar: kendinden sakladığın hayaletler iclal gelince hortlamadı mı?
armağan: hayııır!.. evet, evet kıskandım, evet kıskandım.
haydar: niye peki?
armağan: çünkü sen benimdin, benim parçamdın onun değil.
haydar: sana son defa soruyorum, bi daha da sormayacağım. "benim bir parçamsın" ne demek armağan?
(armağan tekrar gitmek ister, haydar yine tutar ve soruyu tekrarlar)
haydar: ne demek armağan?
armağan: kabul etmekten deliler gibi korktuğum, kırk kilide vurup sakladığım herşey demek. yitirdiğim çocukluğumdan saklı kalan masumiyet demek. bir türlü yol bulup da yüreğimden dilime gelmeyen o cümle demek. ben de seni seviyorum haydar demek, ben de seni seviyorum demek.
(yağmur yağar, sarılıp ağlarlar, yanyana iken yaşadıkları hasret bitmiştir artık)
--- spoiler ---
komando öldüren tinercinin 3.5 yıl hapis yatması
-
2003 yılında taksim'de emrah eraydın adlı bir tinerci tarafından sat komando yüzbaşı zeki şen kalbinden bıçaklanarak öldürülmüştü. 16 yaşındayken bu suçu işleyen tinerci 3,5 yıl hapis yatıp dışarı 20 yaşında çıkıyor. bu mahluk televizyon programlarına çıkarak pişman olduğunu söylüyor ve yardım istiyor. böylece bu tinerciye, iş bulunuyor ve ev veriliyor.
tedavisini, evini ve işini halleden bu tinerci, iki ay çalıştığı otoparktan çıkıp tinercilerden çete kurmaya başlıyor. bu tinerci sonrasında ev yakıp bir kızı taciz de ediyor.
son olarak bu emrah eraydın tinercisi lideri olduğu çetesiyle birlikte beşiktaş iskele’de başka bir tinerci çetesiyle kavga ederken bıçaklanarak yaralanıyor.
şimdi bu insan demeye dilimin varmadığı mahluk hala aramızda dolanıyor. her an bir insana her şeyi yapabilir. devletin yıllarca emek verip, tonla harcama yapıp yetiştirdiği kardak adalarına ilk çıkan sat komadolarından zeki şen'i öldüren bu mahluk 3,5 yılda çıkıyor. sonrasında her türlü imkan sağlanıyor. bir sürü suç işliyor. tekrar tekrar salıveriliyor. bu nasıl bir iş anlayan var mı? benim vergilerimle bu ve bunun gibiler besleniyor büyütülüyor, ceza evinde suç dallarında uzmanlaşıp dışarıya salınıyor. nerede adalet, nerede hukuk? devlet bu uygulamalarla böylesi tiplerin suç işlemesini teşvik etmiyor mu?
yakın zamanda bursa'da benzer bir olay oldu. 16 yaşında birisi dedesi yaşındaki adamı tabanca kabzasıyla kafasına vura vura öldürdü. en fazla 5 yıl yatıp çıkar deyince yok yaa filan diyenler çıkıyor. siz sadece haberlerde bu kişilerin bilmem kaç yıl ceza aldığını görüyorsunuz ama gerçekte kaç yıl yattığını bilmiyoruz. takip de etmiyoruz.
bu ülkede yapılması gereken tıpkı gelişmiş ülkelerdeki gibi cezai çalışma kapsamında çalışma kamplarının oluşturulmasıdır. kanunların da buna göre yoruma açık olmayacak, hakimin taktir hakkına mahal bırakmayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.
sokaklarda güvenle gezebilmek, çocuklarımızı büyütmek, ekonomik olarak kalkınmak istiyorsak bunu gerçekleştirmemiz lazım.
(bkz: çare çalışma kampı)
--- kaynaklar ---
1) sat komando yüzbaşıyı öldüren tinerci bıçaklandı, hürriyet
2) taksim'de sat komando yüzbaşıyı bıçaklayan o çocuk şimdi çete lideri, radikal
3) sat komandosu katili tekrar cezaevinde!, habertürk
4) sat komandosu yüzbaşı zeki şen’in katili sokaklarda, t24
5) emrah eraydın özel röportajı, youtube
(bkz: dedesi yaşındaki adamı döverek öldüren genç/@rusen ali)
(bkz: cezai çalışma)
(bkz: penal labour)
(bkz: zeki şen)
(bkz: zeki şen'i öldüren tinerciye devletin ev tutması)
yaran tweet'ler
-
'abbas güçlü ile genç bakış'ta soru soracak olsam, abbas güçlü'ye "bebekken de mi adınız abbas'tı?" sorusunu sorardım.
mackolik.com'un yaran üye yorumları
-
cuma gunu tsi 8:30 'da baslamis, normal suresi 1-1 , uzatmalari 3-3 bitip penaltilara kalmis iran - ırak macindan ;
- cumayi kaciracaklar:(
fatih terim'in 291 bin euro işsizlik maaşı alması
-
daha çok alsınlar, daha çok yesinler. aksırıncaya tıksırıncaya kadar yesinler. bu ülkeden, bu milletten hiçbir halt olmaz. altı ay sonra bu fatih terim'e aslında haksızlık yapıldı denilip galatasaray'ın ya da milli takımın başına yine getirilir. bu seferkinin iki katı para verilir. yiyin ulan, hakkınızdır. hak ettiğimizdir.
e-kitap okuyup kitap okuyorum diyen insan
-
e-kitap okuyucu kullanana kadar ben de böyle mal mal konuşuyordum. dolayısıyla kızmamak gerek. insan bazen mal mal konuşabiliyor.
küçük kardeşin dünyaya geliş amacı
-
küçük kardeşlerin dünyaya geliş amacı abla ya da abilerine hizmet etmek; anneler sizi biz yalnız kaldık diye doğurdu, lütfen işinizi yapın.
fenerbahçe kürek takımı'nda skandal
-
suya yansımamıştır.
herkes oy verdiği sandığın sayımını izlesin
-
az önce oyumu kullandım ve gördüğüm lüzum üzerine bu çağrıyı yapma gereği duydum. gördüğüm lüzumun nedenine gelince...
oy vermek için sırada beklerken görevlilere sordum:
- sayımı izleyebileceğiz değil mi?
- yoo, onu da nerden çıkardınız?
- ben şimdiye kadar çok seçim gördüm. sayım her zaman herkese açık yapıldı.
sonra lafa başka biri girdi:
- arkadaşım, ben sandık başkanıyım. saat 17:00'den sonra içeriye kimse alınmayacak. polis geldi böyle söyledi.
- yahu o zaman açık sayım ilkesi nerde kaldı?
- partilerin görevlileri var zaten.
- parti görevlisi olmak zor bir şey değil ki... ben de istediğim partiden görevli olabilirdim.
- valla bize söylenen bu.
başka biri:
- şüpheniz olursa itiraz edersiniz, yeniden sayım yapılır.
- itiraz hakkı şeffaflık sağlamaz. kaç kişi itiraz hakkını kullanır hem? şeffaflık herkesin izlemesine açık olmayla sağlanır. bakın ne diyorum, ben şimdiye kadar hep sayımların herkese açık yapıldığını gördüm.
sandık başkanı:
- demek ki yeni yasayla değişmiş.
oyumu kullandım. sandık başkanının yanına gittim:
- afedersiniz, vaktiniz varsa ve zahmet olmayacaksa, ysk'nın size gönderdiği kitapçıkta "sayıma görevlilerden başkası alınmayacak" talimatını bana gösterebilir misiniz?
- tamam.
gitti, kitapçığı aldı, geldi. kitapçığın arasındaki görevli kağıdını gösterdi:
- bakın bu sandığın başkanı benim.
- tamam onda sorun yok. görevlilerden başkasının alınmayacağı talimatını gösterebilir misiniz?
- ha o kitapçıkta yok. polis söyledi onu.
küplere binivermişim:
- arkadaşım sana polis talimat veremez. sen sandık başkanısın. sana sadece ysk talimat verebilir. sen bu kitapçıkta yazanları uygulamakla yükümlüsün. ben 17:00'de gelip kapıdan da olsa bu sayımı izleyeceğim. arkadaşlar! oyunuza sahip çıkın! saat 17:00'de sayımı izlemeye gelin. kapı kapatma hakkına sahip değiller.
***
polis hükümetin adamıdır. sandık başkanına bu tip talimatlar veremez. gerekirse sandık başkanı polise talimat verebilir. umarım münferit bir olaydır. ama aldığım kokular münferit olmayabileceğini hissettiriyor. akp, seçimin şeffaflığını gasp etmek isteyebilir. buna izin vermeyelim. herkes eline kalemini kağıdını aslın, oy kullandığı sandığa gitsin, sayımı izlesin, açılan her zarfta, çıkan partiye çentik atsın; herkes kendi sandığının sayım sonucunu birebir gözleriyle görsün.
***
ekleme: oy ve ötesi'ni aradım. 298 sayılı seçim kanununun 95. maddesine göre herkesin, seçmeni olduğu sandığın sayımını izleme hakkı olduğunu, engelleme olursa şöyle söylememi söylediler:
"bu sandığın seçmeni olarak sayımı izlemeye hakkım var. izlememi istemiyorsanız bu durumu birlikte tutanaklayalım."
tutanaklamaktan imtina etmesi de aynı kanunun 165. maddesine göre suçmuş. imza atmazsa sandık görevlileriyle tutanaklayın. onlar da atmazlarsa, şahitlerinizle birlikte tutanaklayın ve savcılığa suç duyurusunda bulunun.
***
ekleme-2: adıyaman, ağrı, artvin, bingöl, bitlis, diyarbakır, elazığ, erzincan, erzurum, gaziantep, giresun, gümüşhane, hakkari, kars, malatya, kahramanmaraş, mardin, muş, ordu, rize, siirt, sivas, trabzon, tunceli, şanlıurfa, van, bayburt, batman, şırnak, ardahan, ığdır ve kilis’te 16.00, bu illerin dışında kalan illerde ise 17.00'da oy verme işlemi bitecek, sayım başlayacak. sayım saatini kaçırmayın.
atatürk'ün arkasında şeftali yiyen adam
-
yol yordam bilmeyen adam
lan olm yüzyılın en büyük liderlerinden birinin yanındasın.
ama sen hala çakallık peşindesin...
anladık canın çekmiş... ama böyle olmaz ki...
çaktırmadan arkasına geçip "höpürt" diye yenir mi...
git kaptan köşküne bi yere arazi ol... istediğin kadar ye...
kamera diye ayda yılda bir görünen bir alet var ortamda...
sen atatürk'ün arkasında şeftali yiyen adam olarak geçiyorsun tarihe...
hayır duyan da arkasından bir iş çeviriyorsun sanacak...
şeftali lan...
vidyoda bir diğer detay...
ulan adam hesapta kimilerine göre "diktatör"...
biri de çıkıp bir kültablası uzatmıyor adama...
kahve fincanının yanına silkiyor külü...
öğrenci evi tandansı...