ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tarık akan'ın günde 80 tane sigara içmesi
-
tarık akan'ın ölüm sebebidir.
"kirli dünyaya başkaldırıdır."
"berkecan dedem tarla çapalıyor, 85 yıldır da içiyor"
"sigara tek başına ölüm bahanesi olamaz"
sigaraya romantik anlamlar vermek istediğinizin farkındayım, gece sigaralı bir snap'e tav olan kızlar da vardır kabul ediyorum ama lütfen cahil cahil konuşmayın.
"sizin cahilliğinizden tiksiniyorum"
erkeklerdeki akciğer kanserlerinin %90'ı, kadınlardaki akciğer kanserlerinin %80'i sigara ilişkili olup akciğer kanseri tüm kanser türleri içinde en çok ölüme sebep olan türdür. sigara içmek tek başına ve doğrudan bir ölüm sebebidir. içmeyin, eğer içiyorsanız da cahilce propogandasını yapmayın.
sokak cahilleri sizi...
edit: (bkz: oğuzcan'ın sesine kulak ver)
1 liraya kiracı arayan ev sahibi
-
adam kira ücreti karşılığı sevgililik yapacak kadın arıyor ya la ahahaha. sevgi satın almaya çalışmasını geç, olm para karşılığı sevgililik yapanlar 6 aylık geliriyle seni de evini de satın alır zaten. bu nasıl yokluk nasıl bir zavallılık ben anlamıyorum ki.
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
- dunya sadece siyah ve beyaz renklerden olussaydi, sizce neler degisirdi?
- su sacma morcivert kravatinizi takmamis olurdunuz..
futbol ile ilgili unutulmaz aforizmalar
-
oğlumla bahçede futbol oynardık oğlum ben olurdu ben ise ronaldo ( zinedine zidane )
fakirlerin hiç de iyi insanlar olmaması
-
fakülte'de öğrenci evindeyken ev arkadaşımın kira, aidat, fatura ödemelerini geciktirmesine sinir olurdum. bir gün lafı açıldı babama bahsettim "sen yokluk mu gördün ne bilirsin parasızlığı" demişti bana. fakir bir arkadaş değildi ama ben yine de dersimi almıştım.
şimdi ben de aynı şeyi düşünüyorum. burada atıp tutanlar fakirlik gördüler mi çok merak ediyorum..
yazılan bütün kötü yanlar yine fakir olmanın sonuçlarıdır. birkaç nesil öncesinden varlıklı olsalardı iyi bir eğitimle ve dünya görüşüyle donanımlı olurlardı. adam kendilerini geliştirmiyorlar demiş. kendini geliştirmek öncelikle kendinin ve çocuklarının karnını doyurmak kaygılarından kurtulduktan sonra başlar. geçim derdi yaşayan adamın önceliği gündemi takip etmek, eve internet bağlatmak, günlük gazete abonesi olmak olamaz. hiç tahmin etmeyeceğin konularda tasarruf ihtiyacı duyabilirler. aklınca gelip burada fakir kınıyor paşam. bir fakire hatırı sayılır bir yardım yapmışlığı mı var burada fakir beğenmeyen göbekli, bilgisayar başında kokuşmuş halde entry giren lüzumsuz arkadaşların?!
cristiano ronaldo
-
galatasaray'ın çeyrek finalde eşleştiği takım.
üniversite not ortalamasının önemi
-
yüksek lisans düşünenler için (akademik yurtdışı tecrübeleri olan biri olarak konuşuyorum): edirne'nin batısına geçtiğiniz andan itibaren, beytüşşebap ya da fizan üniversitesi'nden getireceğiniz bir 3.80, boğaziçi, odtü ya da itü'den getireceğiniz bir 2.40'tan her daim daha fazla işinize yarayacaktır. zira yurtdışına çıktığınız zaman, türkiye'de okuduğunuz üniversitenin adının önemi yok gibi bir şeydir.
biontech sonrası regl düzensizliği
-
başlıkta bahsi geçen durum kızlar soruyor basitliğine indirgenemeyecek kadar önemli. ergen kafalarından çıkın bi zahmet... konu miyokardit olunca konuşulabilir, başlık açılabilir ama regl olunca ooooo kizlarsoruyor.com
apple'ın iş görüşmesinde sorduğu soru
-
10 tane random parayi sola, diger 90 tanesini saga alin. 10 tane parayi ters cevirin. iki tarfta da esit sayida yazi olacaktir.
garsona siz diye hitap etmek
-
insanlar tanımadıkları insanlara siz diye hitap eder. bence senin de arkadaşlarına siz deme zamanın gelmiş.
edit: yazar arkadaşla tanıştık merak etmeyin
what if somebody swers your wife mother
-
(bkz: don't mix mother and wife)
stay hungry stay foolish
-
sanırım kariyerimde yaptığım en iyi tercih henüz başlarında (17-20 yaş) az maaşla sadece tecrübe için bir sürü farklı firmada çalışmak oldu. "yeni başlayanlara az maaş verilsin" diye demiyorum: minnet etmeyeceğin para, başka firmaya sıçrama kararını kolaylaştırıyor.
o sayede bir sürü farklı çalışma ortamı, şirket kültürü gördüm. ne yapmak istediğim, nasıl bir firmada çalışmak istediğim, emeğimin karşılığının ne olduğu gibi konularda zamanla daha iyi fikir edindim. iyi firmayı kötü firmadan ayırabilmeyi öğrendim. ilerde kendi şirketim olursa nasıl olmasını istediğime dair fikirler edindim.
o firmalardan biri bana ev kirası, araba taksidi, yeme içme masraflarını karşılayacak bir para kazandırmış olsaydı bugün hala eskişehir'de aynı firmada çalışıyor olabilirdim. eminim hayatımdan memnun da olurdum. ancak sağolsunlar, verdikleri asgari ücret beni yeni maceralara itti.
kariyerimin ilerleyen kısımlarında en uzun süre çalıştığım firmalar bana kendimi geçindirip üstüne biraz kendimi şımartabilecek para ile çok imkan veren ve en rahat çalışma ortamını sağlayan firmalar oldu. en sonuncusu da microsoft. eğer önüme kendi işimi yapma fırsatı çıkmamış olsaydı bugün muhtemelen hala microsoft'taydım ve muhtemelen yine hayatımdan memnundum.
peki kariyerimin ilk yıllarında o kadar az parayla nasıl yaşadım? eskişehir'de anne/baba evi, ankara'da ofisteki bir yer şiltesi ile makarna günleri, istanbul'da ise ofis mutfağının kalebodur zeminine karton serip üstünde yatma ve boş kola şişelerinin depozitosuyla kokoreç alma* şeklinde. o günlerin hepsi microsoft'a alınmam sürecinde abd'ye giderken sunduğum iş tecrübesi belgelerinin parçası oldular.
steve jobs'ın "stay hungry, stay foolish" ile vurguladığı da buydu sanırım. kendini hemen bir yere bağlama, gerekirse biraz aç kal, biraz budala kal, biraz keşfet.
ingilizce konuşurken yapılmış en büyük salaklık
-
yabancı eleman:you are too smart..
ben:thank you, it's your smart..