ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
burger joint
-
gösterişsiz, ufak bir dükkan olmasına rağmen hamburgerleri istanbul'da denediklerim arasında üst sıralarda.
şaka maka oy verecek parti olmaması
-
vardır efendim. algı kasmanın lüzumu yok.
mülteci sorununu çözecek olana oy verilir.
ekonominin düzeltilmesi için adım atacak olana oy verilir.
hukuk sistemini düzeltecek olana oy verilir.
bu ülkenin geleceğini çalanlardan hesap soracak olana oy verilir.
kadın cinayetleri ile ilgili somut adım atacak olana oy verilir.
parlamenter sisteme dönecek olana oy verilir.
verilir de verilir ama bu milletin a. koyacağız diyenlere oy verilmez.
yokuş kalkışı
-
acemi veya değil çoğu sürücüyü tırstıran, hatta evinin yolunu değiştirmeye mecbur bırakan sürücü aktivitesi.
ancak bazen bu aktivite için vites, debriyaj, fren ve hatta el freni dahi yeterli olmamaktadır. çözüm adeta bir herkül gibi arabayı yokuşta kas gücü ile kaldırmaktan geçmektedir.
true story
fulya'nın ünlü yokuşlarının birinde kafa kafaya gelinen bir aracın öküz sahibi ile kavga etmekten kaçınan ben, adamla levye savaşına girmektense aracımı kenara doğru çekerek elemana yol verdim. yoluna gitmesini beklediğim kekan yanımdan geçerken saçma sapan sözler söyleyince bastırmaya çalıştığım kroluk damarım kabardı ve ani hareketler ile yokuş aşağı kendimi hafifçe bırakıp ilk sola dönüp ani bir hareket ile tekrar yokuşa verdim burnumu. araç otomatik vites olunca bu tür durumlarda daha rahat oluyor insan. neyse; gaza basmama rağmen aracın kıpırdamaması bir süre sonra dikkatimi çekti. bu bir süre dediğim çok da uzun bir süre değil tabi. el frenini çekip tekrar denedim, sonuç aynı. arkadan gelen beyaz duman ve aracın gazı yedikçe çıkardığı ilginç sesler eşliğinde sağ arka sabit olmak şartıyla sola doğru yönlenmesi durumun anlaşılmasına sebep olmuştu.
evet, arabanın sağ arka çamurluğu anlık kro reflekslerimin farkına varmamı engellemesinden ötürü kaldırıma takılmıştı ve sağ arka teker hafiften boşa dönmekteydi. yokuşun ortasında çük gibi kalmanın ötesinde yavaş yavaş trafik oluşmakta ve "bu mal bu arabayı nasıl bu hale getirmiş lan?" diye fısıldaşmalar da duyulmaktaydı.
neyse ki sevgili yokuş trafiği sakinleri çeşitli önerilerini sunmaya başlamışlardı ki benim gözüm yokuşu yavaşça çıkan, duruşuna kurban olduğum, bıyıklı bir amcaya takıldı. asıl fikir kesinlikle ondan gelicekti. olayı çöze çöze çıkıyordu yokuşu. belli ki matematiksel denklemleri ve gerekli kas gücünü hesaplıyordu. tekerin altına taş sokma fikrinin çeşitli sebeplerden ötürü elenmesinin ardından artık yokuşu çıkan amca ile aynı şeyi düşünüyorduk. amcanın da yanıma gelmesi ile gerekli psikolojik desteği yakaladım. hiç konuşmadık. sadece birbirimize baktık. arabaya bindim. kontağı kapattım, vitesi park'a aldım ve el frenini son kez çektim. sonuçta naim süleymanoğlu benim belime geliyordu ve kilolarca ağırlığı "hıpppps" diyip kaldırabiliyordu. bakışlar üzerimde yoğunlaşmıştı ve "yooo yooo saçmalama" dediklerini hissediyordum. sağ arkaya geçtim. amca tatktik vermeye bile gerek duymadan sadece "bismillah" dedi. yaradana sığınıp kaldırdım aracın arkasını. beklediğimden çok daha kolay olmuştu. bunun da gazıyla hepten yüklendim arabanın arkasını ve aracı kaldırımdan kurtarmakla kalmayıp, düzledim de. işte o anda bugün hala fulya'da hatırlanan, ingiliz taraftarların direkte patlayan şut sonrası verdikleri uuuuuuvvvvvvvvv tepkisine benzer bir tepki yükseldi.
balkonlardan gelen alkışlar eşliğinde bindim arabama ve yokuşu yavaş yavaş tırmanmaya başladım. ancak biliyorum ki o amca olmasaydı, o bana güvenmeseydi bunu başaramazdım.
tıbbi görüntüleme tekniklerinin radyasyon miktarı
-
uluslararası atom enerjisi ajansı (iaea) verilerine göre şu şekildedir:
- girişimsel cerrahi işlemler - 20 msv,
- anjiografi- 12 msv
- bilgisayarlı tomografi - 8,6 msv
- kalp sintigrafisi - 8 msv
- alt sindirim sistemi röntgeni - 6,4 msv
- beyin sintigrafisi- 6 msv
- kemik sintigrafisi - 4,5 msv
- safra kesesi röntgeni - 2 msv
- üst sintirim sistemi röntgeni - 3,7 msv
- böbrek sintigrafisi - 1, 9 msv
- bel omurga röntgeni - 1,8 msv
- karaciğer dalak sintigrafisi - 1,7 msv
- akciğer perfüzyon sintigrafisi - 1, 5 msv
- göğüs omurga röntgeni - 1,4 msv
- göğüs floroskopisi - 1,1 msv
- akciğer ventilasyon sintigrafisi - 1 msv
- kalça eklemi röntgeni - 0,83 msv
- göğüs fotofloroskopisi -0,65 msv
- karın röntgeni - 0,55 msv
- mammografi - 0, 5 msv
- boyun omurga röntgeni - 0,27 msv
- göğüs röntgeni -0,14 msv
- kafa röntgeni - 0,1 msv
- kol bacak röntgeni - 0,06 msv
- diş röntgeni - 0,03 msv
arabasını çalan hırsızı öldüren polis memuru
-
habere bakıyorum da , alakasız şeylere çağrışıyorum ,
şöyle ki ; mevzu bahis kendi arabası olunca hırs yapmış abi eliyle koymuş gibi 3 günde bulmuş aracı , ah da mesela vatandaşın arabası olsa kim bilir ne zaman bulunurdu ya da bulunur muydu acaba dedirten hadise.
coder atasözleri
yaran facebook durum güncellemeleri
-
laptop'un pili biterken "fişe takın ya da başka bir güç kaynağı bulun" diyen windows! başka güç kaynağı ne lan? icat mı yapıcaz !
sınav iyi geçti deyip 40 alan öğrenci
-
oglumdur. hatta 40 degil 15 almis. umut dolu, aydinlik gelecek hayalleri vardir. bardagin dolu tarafini goruyordur. tabi babasi ogrendiginde ne olacagini rabbisi bilir.
sözlük yazarlarının benzetildikleri ünlüler
-
bir tek ben mi smeagol'a benziyorum lan? tüm hollywood burada amk.
dacia'ya çarpan volvo
-
volvo’nun hasar alsa da almasa da övüldüğünü göstermiştir.
hasar alsa: güvenli araç, enerji sönümlüyor.
hasar almazsa: heheyt taş gibi araç. sapasağlam.
yurt dışına çıktığını herkese duyurma merakı
-
ayriyetten yurtdisinda yasayanlarin da muzdarip oldugu, ekseriyetle itin gotune sokup cikarildiklari bir mevzu bu.
misal, ben geldim amerika'ya universite okumaya. sonra da imkanim oldu, aldigim diplomadan hareketle is buldum, calismaya basladim. son 8 senemi burada gecirdim. son 8 seneye dair anilarimin, ogrendiklerimin, yaptiklarimin cogunlugu da amerika'da oldu. populer kultur adina buranin gerzeklikleriyle daha bir asina oldum mesela. falan filan.
neyse. turkiye'ye dondugumde misal bir icki sofrasi olacak, arkadas ortami olacak cok samimi olmadigim; laf bir seyden acilacak, herkes kendi capinda deneyiminden falan bahsedecek. ben nasil dahil olacagim orda muhabbete? "ben amerikadayken..."
e naabiim mina koyyim? burada gordugumun ambalajini degistirip turklestirerek mi aktaracagim? grey's anatomy miyim ben ki turkce senaryoya uyarlayip doktorlar diye show tv'ye gazlasinlar? ibis demezler mi adama?
ben kendime ibis dedirtmem arkadas.