• bireycilik (soylenmis olmasina ragmen soylemeden edemeyecegim) kesinlikle bencillik degildir

    bencillik sadece ve sadece kendini dusunmeye yoneliktir fakat bireycilik oyle birsey degildir

    bireyciligi savunan kimse kolektivist yapinin zararlarindan fazlasiyla nasibini almis ve kolektivist dusuncenin beyin yikamasindan da kurtulabilmis ise her insanin bir oldugunu farkeder oncelikle gerek bilimsel olsun gerek yapisal olsun ayni insandan bir tane daha yoktur o yuzden her insan kendi dusunur kendi karar verir her insanin kendi amaclari vardir ve kendine gore hareket eder

    toplu bir gorusu savunan insanlar da birey birey o gorusu savunurlar hatta aralarinda kavga ederler hangisinin gorusu daha duzgun ortak gorus olacaktir diye

    bireyci kisi toplum normlarindan, dayatmalarindan, nedeni, mantigi gosterilmeden arkasinda durulan ortak fikirlerden nefret eder bu sekildeki fikir kabulluklerini buyuk aptallik insanin kendini harcamasi olarak gorur bu yuzden dusunce tarzlari rasyoneldir, akilcidir

    odayi aydinlatmak icin yuz mumdan biri olmak yerine bir ampul olmayi tercih eder cunku ampul odayi daha iyi aydinlatir yuz mumdan ve herkesin ampul olmasini ister

    (bkz: ampul abi)

    bireyci kisi butun dunya tarihinde dunyayi ileriye goturen olgunun toplumlar degil birer bireysel olgu olduklarini bilir dunya tarihine bakildiginda her zaman bir kac kisinin dunyaya bagli bu ipi cektigini digerlerinin ustunda malak gibi yatip bu adamlara isteseler de istemeselerde engel olduklarini goruruz (benzetme icin strangulator a tesekkurler) bu yuzden bireyciler kendilerini gelistirmeye calisir

    hangi doneme bakarsak bakalim her donem farkli farkli bireyler ileri dusunceleri yansitmaya calisirken karsilarinda ya da etraflarinda bunu benimsemeyecek bos ugras diyecek ve daha bin turlu sekilde engel olacak bir yigin buldular (kisacasi dusunme ozurlu kolektivisim) bu yuzden yilabilir, harcanabilirler

    peki neden bencil degildirler bencil degildirler cunku ayni tur dusunce yapisina sahip olanlara yardimci olurlar yakin gorusleri paylasan iki bireyci arasindaki bag koca bir toplumun arasindaki bagdan cok daha kuvvetlidir cogu zaman fikirleri bencillik, megalomanlik gibi sacma sapan alakasiz seylerle elestrilecek rahatsizligi ile fikirlerini paylasmakta gucluk cekerler boylece yandaslarini tanimakta zorlanirlar

    bireyciler akil ve mantik insanidir bu genel felsefeleri ile bu felsefeyi ne kadar yurutebildikleri bireye bagli bir seydir isin ironik yani onlar insanlarin insan gibi yasamalarini ister ve bunun oncelikle insanin bir birey oldugunu anlamasiyla basladigini one surerler o yuzden onlar aslinda onlari anlamayan toplum olusumlarinin buyuk ideallerini

    (bkz: butun insanlar mutlu akilli cagdas olsun)

    toplum olusumlarindan daha etkili bir bicimde gelistirirler

    (bkz: iyilik/#8178859)
  • ne zaman bir hareketin bir fikrin bana uygun olmadığına karar versem o hareketin veya fikrin altyapısını hep bunun oluşturduğunu görüyorum. çok geniş manada baktığımda doğu ve batı arasındaki en büyük farkın da bu olduğunu görüyorum.

    hayatım boyunca bencilliğin zararlı olduğu tekin edildi bana, mutluluğumu hep başkalarının mutluluğu ile mümkün olacağına inandığım bir hayat yaşıyorum. yaptığım eylemlerin hiç birinin altmetninde kişisel gelişim tabanlı bir bencillik olmadı. bunun kibre ön ayak olduğuna inanıyorum. ne bileyim, ben asla 18 yaşına gediğinde evladımdan ev kirası alabilecek biri olamayacağım, ben asla siyasi gelişmelerin bana olan yararına bakarak incelemeyeceğim, dünyanın bana ait olduğunu düşünmeyeceğim veya aç insanların açlıklarının benim yüzümden olduğunu göz ardı edemeyeceğim.

    bunlar benim kanımı donduruyor, evet büyük kelimeler ile konuşuyorum çünkü asla benim hakkımda düşündüklerinizin benim fikirlerimde bir çentik atabileceğine inanmadığım için, "kanımı donduruyor" dediğimde "abartıyor ve dramatik hale getiriyor" demeniz benim kanımı dondurduğu hissini azaltmıyor.

    "parents fail" diye internette bir arama yapmanızı istiyorum, insanların hayatları boyunca bireyciliğin yüceltildiği bir ortamda bulunmanın bedelini çocuklarına gösterdikleri ilgisizlik ve beceriksizlikle ödetmelerini görmenizi istiyorum. bireycilik öyle bir şey ki, amacına çok ulaşıyor, sadece kendinizi düşünmenizi sağıyor, çok başarılı bir düşünce sistemi bu yüzden. ama bu başarısı çok zararlı bence bir yandan da. sizler kâr amacı güden kapitalist bir şirket değilsiniz, sizler yaptıklarınızın çevrenizdekilerden bağımsız olduğu ve onları etkilemeyecek bir uzayda değilsiniz, sizler özgür değilsiniz bunu görmek zorundasınız. hepiniz dolaylı yollardan birbirine bağlısınız, bana bağlısınız, yaptığınız her eylem size yarar sağladığı kadar bana da sağlamalı, bunu bana borçlusunuz. bunu size borçluyum. kişisel bilgisayar ve cep telefonlarınızın size gösterdiği bu rüya ne yazık ki bunu değiştirmiyor. insanlar maymunlar veya kurtlar gibi "aile" denilen içgüdüsel bir sosyalleşme yoluna uygun yaratıklar. sizler bulunduğunuz düzlemde "kuralına göre" yaşayıp ölemiyorsunuz.
    kişisel davalarınıza, en basitinden karşı cinsle ilişkilerinize bir bakın. tüm o yaşamak ve bireysel kalmak için bulduğunuz mükemmel sağlıklı ve stabil yolları bir kadına uyguladığınızda yaşadığınız hüsranları size hatırlatayım mı? nip/tuck izleyenler bireyselliğin ikili ilişkilerde aşılamayan sorunlara neden olduğunu az çok görebilmiştir belki. tüm bencilliğinizle yaklaştığınızı bilmesine rağmen buna hazır hissetmesine rağmen dayanamayan sevgilinizin smslerini tekrar okumak ister misiniz?

    neden aile kurmak istemediğinizi değil,
    neden aile olamayacağınızı sormayı bir dener misiniz?

    diğer insanların sorunları sizin iceberg'iniz olduğu için bir evladınız olduğunda onun sorunlarının sizin düpedüz cehenneminiz olduğu sanrısı kabuslarınızı dolduruyor öyle değil mi? içiniz daralıyor, eşinizin evde yapacağı bir değişikliğin bile bir hafta boyunca sizi mutsuz edeceğini, aklınızda bir kıymık gibi canınızı acıtacağını düşünüyorsunuz öyle değil mi? keşke hep sizin istediğiniz şeyleri isteseler, keşke herkes sizinle aynı ideolojide olsa öyle değil mi? bunların sizin psikolojinizin normal bir ürünü olduğuna inancınız tam öyle değil mi? işte belki de bu yüzden sizin ideolojiniz ve fikrinizde olmayan birine muazzam bir kibirle saldırıp aşağılamak istiyorsunuz. hatta ailesi olan insanların bile aşağılık ve ilkel acınası olduğunu dillendiriyorsunuz. etik değerlerin yok olmasının ardındaki bireycilikten söz etmeye gerek bile duymuyorum.

    şunu dediğinizi tekrar hatırlayın;
    "nişanlandın mı? inanamıyorum." evet inanamıyorsunuz çünkü kendinizde bu eylemi yapabilecek bir taraf göremiyorsunuz. bunu dedikten sonra aklınızda oluşan "acınası, nişanlı" imajlarının doğal sebeplerden oluştuğuna mı inanıyorsunuz?

    devam edemeyeceğim, çünkü bu konu inanılmaz bir biçimde beni rahatsız ediyor, bu kadar fazla insanın bu kadar büyük bir kararlılıkla bu kadar büyük bir yanlışı yapması benim gözümü korkutuyor ve dediğim gibi ne zaman bir hareketin bir fikrin bana uygun olmadığına karar versem o hareketin veya fikrin altyapısını hep bireyciliğin oluşturduğunu görüyorum. kıyamet koparken çocuğunu bırakıp giden anneler imajı canlanıyor gözümde, bireycilik açısından incelediğimde bu eylem bana mantıklı geliyor ve çok rahatsız oluyorum.
    bencilliğin resmi ideoloji olması beni hem rahatsız ediyor, hem korkutuyor, hem de utandırıyor.
  • kisinin, cevresindeki olgularin onun amaclarina yonelik olarak duzenlendigine olan sarsilmaz inanci sonucu olusan kultur ozelligi. bireyci kisiler birey olarak ayakta durmaya calisir ve kollektivist anlayistan uzak dururlar. baskalarinin yaptiklari bu insanlari minimum duzeyde alakadar eder ki en guzeli de budur
    ayrica (bkz: kollektivist) (bkz: turk insaninin kollektivist kulturu) (bkz: suru psikolojisi)
  • kesinlikle ama kesinlikle bencillik ile karistirilmamasi gereken bir kavram ve tutumdur. ne yazik ki insan iliskilerinin siki fiki oldugu topluluklarda ve aile yapilarinda bireyselliginin tadina varmak isteyen kisi istenilen normlarin disinda goruldugunden belli bir sure sonra dislanabilir. takmamak lazim...
  • toplumun akla uygun olmak zorunda olmayan kurallarına (ahlaki, dini vs..) karşı bireyin kendi mantığını kullanmasını, istençlerini göz ardı etmemesini, toplumu mutlu etmek için kendi mutluluğundan vazgeçmemesini öğütleyen akım.

    kendi fikirleri ve erdemleriyle mutlu olamayan zayıf insanlar kümeleşerek ortak erdemler, kurallar, düşmanlar vs. belirleyip, bu erdemleri vs. sanki kendi çıkarımlarının sonucuymuş gibi benimseyebilir ve ait oldukları kümenin diğer elemanları tarafından onaylanarak mutlu olabilirler. bu zayıf bireylerin en doğal hakkı iken bireyciliği benimseyen bireyin en kötü kabusudur.

    ahlak kurallarına aykırı davranışlarının toplum tarafından kötü sayılması için her hangi bir akla uygunluk gözetilmemesiyle (örneğin sokakta el ele tutuşan bir çiftin kimseye doğrudan bir zararı yoktur. ancak el ele tutuşmayı ahlaka aykırı bulan birey el ele tutuşanlara mantıklı bir sebepten ötürü değil ahlaka aykırı davranma sebebiyle kızabilir) bireyciliği eleştirenlerin coğunluğunun bireycilik için sadece "gerzekliktir" gibi yargıda bulunup, düşüncelerini temellendirme ihtiyacı duymamasının benzerliği tesadüfi değildir. neticede bireycilikte "ahlak", "toplum" gibi yanılgıları benimseyenlerin gerçeklerini tehdit eden bir tavır var.

    (bkz: toplum yoktur birey vardır/@t r e m o)
  • abd ve avrupa'nin ekonomik olarak guclu ulkelerinde baskin olan kultur boyutu. her birey ayri bir dunyadir ve bireyin kendisi cok onemlidir. bireyciligin yaygin oldugu toplumlarda nufus yogunlugu fazla olmadigi icin ve ekonomik anlamda guclu ulkeler oldugu icin bireye verilen onem de fazladir. karar asamalarinda bireyin dusuncesi, ozgur dusunce, kisi haklari ortak toplum degerlerinin ustundedir. topluma gore hareket edilmez. (bkz: varolusculuk/#38372320), (bkz: varolusculuk/#43643985), (bkz: medici etkisi/#38430998)

    bireyi degil de toplumu on plana alan farkli gorus icin
    (bkz: toplulukçuluk)
  • allah allah, çok ayıp kardeşim, şunca zamandır konuşuyoruz, bir kere fichte demedik!

    bir kere bu bireycilik denen teranenin temelinde sosislinin kenarlarından fışkıran ketçap kadar kant, mayonez kadar fichte vardır. çünkü öznel bir idealizm kabullenilmeden ben bireyim, deli gibi sevsemde çok çabuk vazgeçerim, huyum suyum kurusun, ben seçilmem seçerim moduna girmenin manası yoktur. kişinin kendi koyduğu yasalara uyması, ödev ahlakı edinmesi meselesinin açmazının yalıtık bir aklın imkansızlığından ötürü kof oluşuna zaten yeterince işaret edilmiş. fichte bu çelişkiyi mutlak egoyu tarifleyerek herhalükârda seçenin insan olmasından ötürü iradenin dışındaki tüm varlığı pasifize etmek yoluna gitmişti. nitekim bu "etkin" özne daha sonra hegel'de şişip dünya kadar olacak, osurup ortalığı bok kokutacaktır. neyse onu karıştırmayayım şimdi. kısaca "zikseler bile zikilmek senin iradî tercihindir" diye özetleyebileceğimiz bu durumu fichte "ama başkalarının hakkını...bla bla bla" diyerek kurtarmaya çalışsa da kurtaramaz, elinde patlar. sürekli iradeden ve ahlaktan söz eder ama ikisinin de uyduruk bir kant yorumu olması kaçınılmazdır.

    benim asıl dikkatimi çeken şey bu özgür irade meselesini, onun üzerinden de bireyciliği savunanların işin epistemolojik kökenine hiç kafa yormayışları. her şeyi öznel bir bilişle dışarıdaki aklı kullanmadan bilebileceklerini, hele de dil üzerinden düşünürken bunu yapabileceklerini nasıl varsayabiliyorlar? foucault'nun yerinde teşhisiyle, "iktidarın kaçınılmaz nesnesi olan bilgi"nin tahakkümünden bilgiler arasında canının çektiğini seçip kabullenerek kurtulabileceğini sanmanın fichte'nin öznel idealizminin sefaletinden ne farkı vardır? kavanozda dilediği tarafa yürüyen karıncanın hürriyetine benzer panoptikondaki hal-i pürmelâlimiz. şu cebriyyenin kaynağını bir bulursam çomak sokacağım.
  • martin eden bu akıma saldırı amacıyla kaleme alınmıştır.
  • bireycilik ile birey olmak arasındaki fark burdan köye yol olur. birey olmak ile birey olduğunuz zannını veren duygu ve davranış modelleriniz arasındaki ilişki ise iki resim arasındaki yedi farkı bulun bulmacalarına benzer: aynı şey sanırsınız, yanılırsınız. birey olabilmek, özgürlük ile at başı gider ama, özgürlüğü, istediğini yapabilmek bellemişseniz, nal topladığınızın farkına varamazsınız. özgürlük kafaya huni takabilmektir, birey olmak ise kafaya huni takabilecek iradeyi göstermek.
  • doğu toplumlarının, yanlış olarak bencillik ile ve ne var ki batı toplumlarının en bireyci sayılanlarının ise gene yanlış olarak "bireysel soyutlanma" ile karıştırdığı izmdir. kolektivizm'in tam karşısında durması açısından varlığı zorunludur ve denge sağlayıcıdır. en nihayetinde diğer tüm izmler gibi tümüyle doğru ya da yanlış addedilemez.

    (bkz: individualizm)
hesabın var mı? giriş yap