hesabın var mı? giriş yap

  • son şınavda genelde takilip her seferinde bastan aliyorum tum döngüyü.
    ise gidemiyorum, cocuklar aç, barfiks kemiriyorlar

  • gulmenin bulasici oldugunu gostermis cocuklardir. aksam aksam guldurdu sevimli sey, nasil da kikir kikir guluyor.

  • "...birçok kurum, aydın ve duyarlı insan idamın engellenmesi için imza kampanyaları düzenlediler, dilekçeler verdiler. dönemin başbakanı nihat erim, ‘pişman olduklarını söylesinler, kararı tekrar düşünelim’ dedi.

    bunun üzerine deniz beni cezaevine çağırdı ve şöyle dedi: ‘biz suç işlemedik ki pişman olalım. bugün dışarda olsak yine aynı eylemleri yapardık. ne siz, ne de ailemiz bizim hakkımızda böyle bir dilekçe vermeyin’ dedi. biz de pişmanlık konusunda hiçbir girişimde bulunmadık. artık herkes idamı bekliyordu. ben ve diğer avukat arkadaşlarım evimizde elbiselerimizi çıkarmadan bekliyorduk. 6 mayıs gecesi kapımız çalındı. sivil bir görevli ankara savcısı fazıl bey’in bizi çağırdığını söyledi. kapının önünde duran resmi plakalı bir araçla ankara merkez kapalı cezaevi’ne doğru yol almaya başladık. kentin elektrikleri kesilmiş, her 20 metrede bir asker dizilmişti sokaklara. cezaevi avlusunda onlarca askerle birlikte cellatlar dahil toplam 7 sivil 3 gencin idamını izleyeceklerdi. o anı anlatabilmek için büyük bir sanatçı olmak isterdim, yaşadıklarımız gerçekten tarif edilmezdi. önce deniz çıktı sehpaya, ipi boynuna geçirmek istedi ancak başaramadı. son sözlerinden sonra sandalyeyi tekmelemek istedi. sandalye kendi etrafında 3 defa döndü ancak devrilmedi. cellat ayağının altından çekti sandalyeyi. ancak deniz’in ayakları masaya değiyordu. savcının ‘masayı da çek’ diye bağırmasıyla cellat masayı da çekti. deniz birkaç kez çırpındıktan sonra ipte ağır ağır dönmeye başladı. uzun süre nabzının atmamasını bekledik. ardından yusuf’u ve sonra da hüseyin’i getirdiler..."

    http://www.gunaydinaliaga.com/…ws_print.php?id=2254

    evet, doğrudur. deniz gezmiş yaşasaydı reklam şirketi olurdu. kendi ipini çeken, taburesini deviren adam basbayağı reklam yapıyordu çünkü. yirmi sene sonra kuracağı şirketin ilk temelini atıyordu. bu kadar basit bakış açıları. seviye bu derece düştü. adam boynuna geçen ilmiği göze almış, "pişmanım" kelimesiyle hayata dönmeyi elinin tersiyle itmiş sen hala reklam kokan hareketlerdesin ne diyeyim. ilkokul üç seviyesi bile sevimli bir şeye dönüştü yanıbaşınızda artık. cevap vermek zulüm olmaya başladı, bu basit düzeneğe konuşmak, sesin duvardan dönüşünü izlemek çok ama çok acı vermeye başladı...

    ---68'liler advertisement kuşağı sona erdi. beyaz show olanca hızıyla devam ediyor---

  • bu ilişkiyi açıklamak için kendimize önce bir ülke belirleyelim.bu ülke madagaskar olabilir.şimdi madagaskar merkez bankası'nın faiz oranlarını artırdığını düşünelim.artan faiz oranları nedeniyle bu ülkeye belli bir miktar yabancı sermaye girecektir.yabancı para birimlerinin ülkeye girmesiyle döviz arzı fazlası meydana gelecektir.bu da madagaskar'ın ulusal parasının* değerinin artmasına* sebep olur.böylelikle madagaskar'da üretilen mallar göreceli olarak pahalılaşmıştır.bu da o ilgili ülkenin ihracatını azaltacaktır.dışarıya mal ihracının azalması suretiyle işsizlik ortaya çıkacak ancak philips eğrisinde gösterildiği gibi işsizlik arttığında enflasyon azalacaktır.eğer bu ülke sabit döviz kuru sistemini uyguluyorsa merkez bankası döviz kurunun belirli bir seviyeye kadar gelmesine müsahade edip (ki bu seviye pek esnek değildir) kur sınıra geldiğinde dövizde arz fazlası olduğu için talep yaratmak adına döviz alımına başlayacaktır.böylelikle kuru kontrol altına almış olur.ancak günümüzde bazı demir perde ülkeleri dışında bu sistemi kullanan pek ülke kalmamıştır.çünkü bretton woods sistemiyle başlayan bu akım 1970'lerde etkin bir sistem olmadığı anlaşıldığında terk edilmiştir.günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, sabit ve dalgalı döviz kurları arasında bir yerde kur politikalarını belirlerler.

    aynı şekilde bu durumun tersini de düşünebiliriz.şöyle ki: bu kez merkez bankası faizleri düşürsün.şimdi hali hazırdaki bir kısım yabancı sermaye de ülkeden gidecek, onun yerine borç almak isteyenler yatırım yapacaktır bu ülkeye.bu kez döviz kuru artış eğilimi gösterir çünkü dövizde talep fazlası meydana gelmiştir.dolayısıyla madagaskar frangı değer kaybeder*.bu kez madagaskar'da üretilen mallar göreceli olarak ucuzlamıştır ve ülke ihracatını artırır.bunun sonucunda işsizlik azalma eğilimi gösterirken enflasyon artacaktır.eğer kur kontrol altına alınmak istenirse merkez bankası belirli bir miktar döviz satışına başlayıp piyasada döviz arzını yaratır.

    (bkz: bir ekonomi tetikçisinin itirafları)

  • bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya güzel bir örnek olan başlık. istifa eden 900 hekim sanki covidle mücadaleden kaçıyormuş algısı yaratılmaya çalışılıyor. istifa edenlerin arasında tıpta uzmanlık sınavına çalışmak için istifa eden yüzlerce hekim olduğu gibi özel sektörde ya da muayenehanesinde çalışabilmek için istifa eden bir sürü hekim var.

    yılan gibisiniz. sizi tedavi eden elleri sokuyorsunuz.

  • hangi fikri var da sürecek dedirten açıklamadır.

    recep tayyip erdoğan, muhafazakar sağ tandanslı, oportünist bir politikacıdır.

    kalıcı olabilecek hiç bir yeniliğe, hiçbir düşünce ekolüne imzasını atmamıştır.

    benzerleri gibi, görevinden ayrıldığı andan itibaren, toplum üzerindeki etkisini kaybedecektir.

  • sabah evde cm ( championship manager ) oynarken bırakılan arkadasın , ertesi gün eve gelindiğinde aynı sandalye de cm oynarken bulunması , arkadasın "oğlum bak ronaldinho yu figo yu aldım diye sevinmesi" ancak sınavını kaçırdıgını öğrenmesi ile üzülmesi ,yine de " zaten calışmadıydım stavridis i alıyorum hacı" söylemiyle oyununa devam etmesi.

    (ps: söz konusu arkadas 48 saat ara vermeden cm oynamış kendi çapında bir rekora imza atmıştır)

  • an ıtıbarıyle kızılayın başlattığı kampanya.

    deprem anında devletın yardım etmesı lazımken mılletten sms ıle para ıstemek rezıllıktır.

    elazığ ıçın 100 mılyon tl toplanmıştı . ne oldu o paralara objektıf bır şekılde açıklayın ondan sonra milletten bağış isteyin.