hesabın var mı? giriş yap

  • tabakhaneye bok yetiştirir gibi tüm avrupa'da ligleri en erken bitirdin ve 30 tane adamı kampa çağırdın. oynayamayacak şekilde sakat olan bir sporcuyu değil ilk haftada bak daha ilk idmanın başındaki ısınma koşusunda anlarsın. ya şenol güneş bariz bir şekilde yalan söylüyor ya da taylan mucizevi yeteneklere sahip ve bir ay boyunca tüm idmanlarda sakatlığını gizleyebildi, seçimi size bırakıyorum. sakat olan adamı da ölçüp biçip lan bu adam sakat arkadaş oynayamayaz diye ayırt edemiyorsan üzgünüm ama sen daha ne iş yaptığını bilmiyorsun.

  • öncelikle ilk defa başlık açıyorum.amacım isim vererek birilerini karalamak değil, amacım yargı sistemindeki boşluğa dikkat çekip herkesin böyle konularda dikkatli olmasını sağlamak.
    konuya gelirsek.abim eşi ile hastaneye gidiyor,doktor eşine ilaç yazıyor.ilacı almak için evine en yakın eczaneye gidiyor, eczacı ilacı kısa süre önce aldığını ve bu yüzden veremeyeceğini söylüyor.abim ilacın kendisi tarafından alınmadığını söylüyor ve e nabızdan ilacın alındığı eczaneyi buluyor.abim durumu öğrenmek için o eczaneye gidiyor.eczanede çalışanlara anlatıyor durumu.çalışanlar ise eczane sahibinin olmadığını söylüyor ve abim eczaneden ayrılıyor.
    abim daha sonra öğreniyor ki kendi aile hekimi o eczacının abisiymiş.yani doktor abi ilaç yazıyor kardeş eczacıda o ilacı alıp sgk dan para alıyor.abim bunu öğrenince sgk'ya ve cimer'e şikâyette bulunuyor.eczacı ise şikâyet edildiğini öğrenince gidip abim hakkında dava açıyor.güya abim onlara hakaret edip tehdit etmiş.iki tanede yalancı şahit bulmuş.biri babası biri de çalışanı.tabi kamera kayıtlarını da silmiş, silmese zaten yalan söyledikleri anlaşılacak.
    savcı arkadaşa sordum ne sonuç çıkar diye, abin kesin ceza alır diyor, çünkü tanık varmış.bu arada tanık olan babası da emekli imammış!
    anlatmak istediğim asıl mesele yargıda akraba tanık ile ilgili herhangi bir ayrım, istisna yokmuş.yani yanına babanı kardeşini alıp istediğin kişiye iftira atabiliyor ve ceza almasını sağlıyorsun.

    edt: doktor, abimin aile hekimi.dava dosyalarının görüntüleri bende mevcut, hukuki olarak başıma iş gelmeyecekse paylaşabilirim.

    edt: destek veren tüm yazar arkadaşlara çok teşekkür ederim.
    bir yazar arkadaş da demişki "bu işten para kazanmak için en az 30 hastaya ilaç yazmak lazım." diye.evet arkadaşlar sadece yengemin adına beş defa ilaç yazılmış ve o aile hekimine bağlı olan diğer akrabalarıma da ilaç yazılmış.mesele şu ki urfa'nın kenar mahallesinden bahsediyoruz.yani urfa olduğu yetmiyor bi de kenar mahallesi.kimse e nabız kullanmıyor okuma yazma oranın bile çok düşük olduğu bir mahalle.

    edt: sanırım şu şekilde özetlemek daha doğru olacak. doktor eczaneye hangi ilaç lazım ise hastanın t.c sini girip, hasta aile hekimine gitmiş gibi ilaç yazıyor.yengeme de tesadüfen başka bir hastanede aynı ilaç yazılmış ve bu sayede durumu öğrendik.yani hasta aslında aile hekimine hiç gitmediği halde adına ilaç yazılmış oluyor.
    edt: bazı arkadaşlar hala anlamakta zorlanıyor.sanırım biraz karışık anlattım.kısacası yengem ve başkaları aile hekimine hiç gitmediği halde doktor gıyaben onların adına ilaç yazmış ve eczacı kardeşi de o ilaçları almış gibi göstermiş.

  • evet bence her akademisyenimiz de her yeni makalesininin altına asker selamlı fotoğrafını koysun. hakimlerimiz dava bitince çakıversin bir selam. hatta ve hatta her işçimiz mesai sonunda asker selamını versin öyle çıksın fabrikadan.
    edit: ben mesela her entryden sonra çakıyorum selamı.

  • başlık: kızın adı rojin

    entry: nerelisin diyorum istanbulluyum diyor.
    aslen nerelisin diyorum.7 kuşaktır istanbulluyuz diyor. ataları bizans kürdüydü galiba amk

  • insanı gelişmiş ülkede hissettiren tanımlar vardır. bunlardan birisi de "konfor alanı".

    evine 2 ay maaş girmediğinde aç kalacak, bakın sıkıntı çekecek sorunlar yaşayacak demiyoruz burada "aç kalacak" diyoruz, kişilere hangi konfor alanından bahsediyorsunuz.

    sevdiğim işi yaptım para kazandım, hobimi mesleğe çevirdim, birikimle bir start-up'a yatırım yaptım, sıkıcı 9-6 işimi bıraktım freelance çalışmaya başladım, memurluğu bıraktım küçük bir yerde kafe açtım falan fıstık... bunlar bu ülkede azınlık. yok mu? var ama senin aileden durumun yoksa kusura bakma da bokumu yaparsın bunları.

    hepimiz diken üstündeyiz, hepimiz. diken üstünde olmadığımız bir gelecekte konuşuruz bu konfor alanından çıkmayı.

  • sosyolojide, toplumsal yapıya toplumsal eylem karşısında öncelik veren yaklaşımları anlatmak için kullanılmaktadır. 1960' ların sonu 1970'lerin başında popüler hale gelmiştir. sosyolojideki etkisi levi strauss'un, michel foucault'un , lacan'ın , althusser'in çalışmalarıyla ortaya çıkmıştır.

    yapısalcılığın temeli, toplumsal gerçekliğin değişen görünümlerinin ardında yatan temel yapıları görebileceğimiz görüşü bulunmaktadır.

    bize kesin, normal veya doğal görünen şeyler, temeldeki yapısal biçimin ürettiği bir sürecin sonucudur.

    bireyler toplumsal ilişkilerin bir ürünüdür. burada merkezileşmiş bir benlik anlayışı vardır. özne ölmüştür.

    yapısalcı görüşte evrimsel bir tarih anlayışından uzaklaşılmıştır. süreksiz ve radikal değişikliklerle ayırt edilen bir tarih anlayışı kabul edilmiştir. bu ise strauss'un artzamanlılık ile eş zamanlılık arasında yaptığı ayrıma dayanmaktadır. artzamanlılık farkında olduğumuz değişimleri ifade eder. değişmezlik eşzamanlılık üzerinde yaşanır. kapitalizmin temel yapısı hep aynıdır. görünüşteki toplumsal değişimi bu değişmeyen yapının etkilediği ileri sürülebilir. toplum tipinin değişmesi ise temel yapıda çok daha radikal bir kaymaya sebep olabilecektir.

  • ağrı dağı'nın 1840 yılında patlamış olması.

    çok yeni lan. yani "sönmüş yanardağ" diyoruz ama daha 1840'da patlamış olum dağ. yani jeolojik zaman gözü ile baktığımızda dün patlamış. hatta ne dünü bir kaç saat önce patlamış. hatta ne saati, bir kaç dakika önce...

    ve ülkede yakın zamanda patlamış daha bir sürü volkan var. ve ne millet ne de devlet olarak, volkan felaketlerinde ne yapılır, nasıl ekipler ve ekipmanlar gerekir ne biliyoruz ne de hazırız. allah göstermesin bu yanardağlar bir aktifleşirler, sığır gibi ölür gideriz. pompei'deki gibi eli s.kinde taş olur kalırız aq.

  • amblyopia hastasidir. lakabi newt'tir. arabalarla ilgili sarkilar*** yapmasinin sebebi genclik yillarinda sevgilisi ile cok buyuk bir kaza yapmis olmasidir. sans eseri cikmislardir arabadan; yanlis bilmiyorsam sevgilisi sakat kalmistir. gecirdigi travmadan dolayi arabalardan korkmaktadir. ochophobia'sina ragmen bir alfa romeo tutkunudur. gerontophobia da diger fobisidir. televizyonda brian may'i gordukten sonra "ben muzisyen olmak istiyorum" demistir; ilk idoludur. ilk gitarini da yedinci dogum gununde hediye olarak almistir (bkz: ispanyol gitar). on yasindaysa ilk grubunu kurmustur (hep beklemisimdir birgun bu caldigi cocuklarin ortaya cikip bu ibne soyleydi boyleydi demesini). ayni sene (1978) abingdon'da bir engelli okuluna kaydi alinmis; orada cok zor gunler gecirmistir. sonra exeter university'ye kabul edilmis ve bir ruh ve sinir hastaliklari hastanesinde hasta bakici olarak calismaya baslamistir. ilginc hususlardan biri de buradaki hastalarin thom'u cok sevmesidir; belki kendine yakin buluyordu hastalar. o zamanlar en buyuk hobisi paranoyak sizofrenlerle sohbet etmekmis. gunlerce ne demek istediklerini dusunur, her gorusunde "hey ne demek istedin? ne demek istedin sen?" diye sorup dururmus bu heyecanli genc (hepten delirtmis garipleri). kendisi tarafindan resmen aciklanmis bir hastaligi olmasa da, davranislarini inceleyen uzmanlar paranoyak oldugundan suphelenmekte (ayni uzmanlarin george w. bush'a da gerizekali dediklerini ekleyelim). thom thom'a baka baka kararmistir belki kimbilir. yazdigi cogu sarkida, acikcasi pek de anlam veremedigimiz bircok cumleyi, bu insanlardan duydugunu biliyoruz. iyi ki dogmus yarasa-kostebek-climbing up the walls'un sonundaki ciglik-insan karisimi skrik kilikli dallama.

    "i love life, but there's so much shit to deal with." - thom yorke

  • sözlükte sistematik şekilde celal karalamaya başlamışlar..

    babamın oğlu değil ama yurtdışındayken bir dersime girmiş biri olarak şöyle bir yorum yapayım. bu adam dededen zengin. yani yanlış yeri kazıyorsununuz. gidin sizden çalınan paralar için başlık açın.

  • arkadaşın annesi çay koymak için mutfağa geçtiğinde kısa süreli olarak dilberay'a geçiş yapılır.

  • 'abbas güçlü ile genç bakış'ta soru soracak olsam, abbas güçlü'ye "bebekken de mi adınız abbas'tı?" sorusunu sorardım.