hesabın var mı? giriş yap

  • kaçak dövüşürüm, kuytudan sırta atlar, tırmalar geri kaçarım.
    umulmadık anda tükürür, geri kaçarım.
    tuzak kurar, kaçarım.
    kapı arkasından atlar, kafa ısırıp kaçarım.
    dövüş bitti sanırsın, yeniden saldırırım.

  • 1* tether'in 21,40'ları görüp ufaktan satış yediği fakat bankalararası tabela kurunun 19.40'ta sabit tutulmasıyla aklıma gelen latince terim nedense şu oldu: "ordo ab chao". elde bir ayaklanma, bir darbe gibi fiili bir durum yok elbette ancak finansal olarak ülkenin bir kaos ortamında olduğu kesin. artık resmi döviz kurunun bir anlam ifade etmediği, onun yerine karaborsaya düşen kurun çok daha yükseklerde oluştuğu bir sistemin içine girdik. dün bloomberg international'a bu durum doğrudan kapak olduğu gibi, haberde türkiye'de artık birden fazla kur oluştuğu, vatandaşın ve şirketlerin bankalar yerine "ancient bazaar" diye tabir edilen kapalı çarşı'dan döviz ihtiyacını giderdiği yazılmış. (bkz: ancient bazaar)(bkz: closed bazaar)(bkz: leave the door december)

    2* geldiğimiz aşamada bankalararası tabela kuru, bankaların vatandaşlara uyguladıkları kur, kapalıçarşı kuru, ithalatçıların telefonla arayarak kendileri için alabilecekleri kur gibi birden fazla kur oluştu.

    3* aslında son birkaç aydır kuru baskılayamadıkları için ufak ufak yol almasına izin veriyorlardı. çünkü her ne kadar ilk başta kuru 18'lerde tutabildiyseler de, türkiye tarihinin en büyük dış açıklarını verip yurtdışına net döviz öder pozisyona girildiği için baskının giderek artması beklentileri oluşmuştu. teknikte de her zaman çalışmış 200 günlük hareketli ortalamanın getirdiği baskı diğer yandan da arttıkça artmıştı. dolayısıyla bir süre sonra ekonomi yönetimi dolar'ın gazını almak için kuru mecburen kuruş kuruş bırakmak durumunda kalmıştı.

    4* bu kapalı çarşı haberleri aslında 2022 yaz aylarında ileri sürülmüştü. bunu ilk kez uğur gürses yazmış ve yine uluslararası bloomberg ajansı haberleştirmişti. fakat o zamanlarda bu haberler yalanlanmış, kur da bir nebze olsa tutulabildiği için herhangi bir sorun olmamıştı. o zamanlarda bugünkü büyüklükte bir rekor açık da söz konusu değildi. kur tutuldukça tl değerli hale geldi, ihracat azaldı, ithalat patladı.

    5* sonrasında dış ticaret açıkları aylık bazda rekorlara doyamadı. sadece 2023 yılının ilk 3 aylık açığı 34 milyar doları buldu ve kötü olan, açığın artarak devam etmesiydi. hazıra dağlar dayanmaz hesabı, tcmb de bir süre kadar 18'lerde tutabildiği kuru tutamamaya başlayıp kuruş kuruş artışına izin vermek durumunda kalmıştı. nöbet tutan asker gibi, elinde tüfeği olan tcmb'nin, şarjöründe mermi yoktu ve bunu herkes biliyordu...

    6* bu sefer seçimlere yaklaştıkça kurun seçim sonrası bırakılacağı beklentisi oluştu. diğer yandan döviz talebini kesmek için tcmb de bankalara dolar alış-satış makasını açmasını istedi, iki günde bir regülasyon çıkardı, bankaları, şirketleri arayıp "ricacı" olacak kadar mikro perspektife indi. kurda "spread" olarak da tabir edilen bu makas dün 100 kuruşa yani bir liraya kadar çıktı. diğer yandan kapalı çarşıda kasa kasa arabaların taşınması haberleri, tcmb'nin piyasayı sakinleştirebilecek bir hamlesinin kalmaması, kkm'ye girenlerin tabela kurundan ödemelerinin yapılması fakat gerçekte dolar'ın fiyatının çok daha yukarılarda oluşması derken ufaktan bir panik ortamı başladı ve bu panik eksponansiyel bir şekilde artarak devam etti.

    7* finansal tarih okuyanlar bilirler ki geçmişteki krizlerin en büyük nedenleri arasında panik vardır. zaten panik sebebiyle bankalara hücumlar gerçekleşmiş, son derece sağlıklı olan bankalar, salt panik sebebiyle mudi talebini karşılayamayarak batmış, sonrasında da "ya bankalara da para basma yetkili banka kuralım böyle panik durumlarında batmasınlar" saikiyle merkez bankası fikri doğmuş, bu merkez bankalarına lender of the last resort* yani son kredi mercii unvanı verilmiştir. 1211 sayılı tcmb kanunu'nun madde 4/ii/(e) bendinde de bu husus "e) banka, nihai kredi mercii olarak bankalara kredi verme işlerini yürütür" ibaresiyle yer almıştır. 2018 kur şokundan sonra da vatandaş bankalara panikle hücum etmiş, sadece bir büyük bankadan birkaç milyar usd tutarında efektif dövizin çekildiğini banka ceo'su o zaman televizyonda açıklamıştı.

    8* bu noktada tether'i izlemek yol gösterici ve tether 21,43'ü görmüş. diğer bir deyişle kur serbest bırakıldığında 21,43'leri görmesi pek muhtemel. kaldı ki bir overshooting senaryosunda çok daha yukarıları görmek mümkün. diğer yandan viop'ta kendini hedge etmek isteyenlere de takasbank kontratlarda teminat tutarlarını iki katına çıkarmış ve kaldıracı düşürmüş. fakat kurla ilgili, dövizle ilgili bir allahın kulunun da çıkıp açıklama yapmaması, tam tersine rte'nin geçtiğimiz günkü yayında "türkiye ekonomi modelinden" geri dönmeyeceğini ilan etmesi, "faizi düşürdük ne oldu battık mı" açıklamasına falan bakıldığında, hastanın halen hasta olduğunu kabullenememesi sendromu yaşadığımız kesin. paniği azaltmak yerine bu açıklamalar tam tersine alevini harlıyor.

    9* bundan 3-5 sene önce, bayram tatillerinde veya hafta sonlarında dövizi etkileyecek kararlar alınır, tatil süresince o işlemin piyasada yarattığı negatif etkileri soğur, yeni işlem gününde bir volatilite yaşanmadan piyasa kaldığı yerden devam ederdi. şimdi de önümüzde bayram tatili var fakat kurun en belirleyici unsurlarından biri olan dış ticaret açığı rekor kırarak gittiği sürece, kurda sakinlik beklemek bana göre mümkün değil. hele ki seçimler ikinci tura kaldığında 28 mayıs'a kadar kim nereye bekliyor? tcmb bir anda kapalı çarşı'dan arabalarını çekmeyecek, çekemez. çünkü rezervi yok. bir anda cari fazla vermeyeceğiz veya bir anda faizler arttırılmayacak. diğer bir deyişle döviz talebini kesecek önemli bir adım atılmadığı sürece panik ateşi sadece harlanır ve düzen ancak o kaostan sonra doğar.

    10* 28 mart 2023 tarihinde attığım tivitte, seçime kadar dolar 20 olacak gibi demiştim. dün "21'de durursa iyi" olarak görüşümü güncelledim. daha bu gece tether'in 21,40'ları görmüş olmasına da diyecek bir şey bulamadım.

    izleyip, göreceğiz.

    *

    (bkz: dolar kurunun 18.58'i aşamamasının sebebi/@dragonlady)

    (bkz: şaka maka türkiye'nin bir türlü batmaması/@dragonlady)

    (bkz: fed başkanı'nın abd senatosuna hesap vermesi/@dragonlady)

    (bkz: borç takmanın ödüllendiriliyor oluşu/@dragonlady)

  • birleşik krallıkta yaşadığını belirtme nesnesidir.

    yurtdışında aklıma düştü dedirtmez. birleşik krallıkta yok denilir.

    güzel ayrandır.

  • vatan haini olarak lanse edilip, bir punduna getirilip tek tek gözaltı süreçleri başlayacaktır..

    akademisyenlerin başlarına gelenler dün gibi..

    yoksa bildiri 10 numara zaten, itiraz edeni allah çarpar..

  • vay anasını. hala buraya gelip kalitesiz ayakkabı, giyim kuşam diyen var. kaliteli ayakkabılı şehir magandalari öpsün sizi.

    bir insanı kalitesiz yapan en önemli şey, kendine ve cevresindekilere saygısızlık yapmasidir.

  • abi selamlar, nasılsın? rolde çok rahattın. merak ettim piyanistlik, şantörlük olayları geçmişten mi geliyor? var mı böyle bir tecrüben?

  • altı yaşında şımarık bir velet... muayenesini yaptım. ilaçlarını yazarken bi türlü durmuyor. türlü şımarıklıklar yapıyor.

    ben: hişş, uslu dur.
    anne: doktor amca iğne yazar bak, uslu dur oğlum.

    azıcık durur gibi oldu, yine bozdu.

    ben: iğne yazıcam haa...
    velet: şaka yaptığını biliyom ki...
    ben: afferim bee... yemedin haa... süpersin...
    velet: yemem ki...

    ilaçları yazdım. annesine nasıl kullanılacağını anlattım ve ifadesiz bir suratla:

    ben: iğneyi de karşı odaya geçiyosunuz, hemşire hanıma yaptırıyosunuz.
    anne: (şaşkınlıkla) iğne mi yazdınız doktor bey???
    ben: evet, iki saattir ne diyorum?
    velet: (dolu gözlerle) neee??? iğne miii???
    ben: (elimi velede doğru yumruk yaparak) yaaa, nası yediiiiin!!!
    anne: ben bile yedim doktor bey!
    ben: nihohahhaaa...

  • la madem öyle, allah ne diye müjdelenmiş olan şehri ehillerinden alıp da bu adamlara verdi demezler mi adama? allah hangi sebeple bu şehri ehillerinden almış?

  • nereden cıktı tam olarak bu fikir bilmiyorum. ben machu picchu'ya gideceğim. öyle turla, cok eğlenceli bir arkadaş grubuyla falan değil, yalnız başıma. nasıl bir rota beni oraya vardırır diye geceler boyu düşündüm. salar de uyuni'de olsun bu gezinin içinde titicaca'da atacama'da.. liste yapıyorum yazıyorum oraya buraya. br ay kalacagım ve dünyanın birkaç harikasını birden göreceğim. önce skyscanner'dan bakıyorum, google'dan güney amerikadaki uçak firmalarını aratıyorum. ucuz olmak zorunda. ben gidebilmeliyim oraya. (2015 ocak ayında, güney amerikanın yazında)

    paris'ten 21 aralık en uzun gecede air france ile buenos aires'e indim önce. oradan şili,bolivya ve peru, cusco. dönerken de bu rotayı takip ediyorum, arada bir iki gün otobüslerde uyuyorum.

    cusco'ya vardığım ilk sabah o kadar yorulmuştum ki. tam yirmi gündür yollardayım. nerelerde uyudum uyandım cusco'ya vardığım o sabahı unutamıyorum. pisim, otobüste donmuşum, üstelik artık hostelde kalmaya dayanamıyorum. son yapılacak sey machu picchu, bir bu kaldı, en cok istediğim ama yorgunluktan ölüyorum. nefessiz kalmaya alışsanız da normalden daha kolay yoruluyorsunuz burada hep.

    machu picchuya gidiş ve dönüş yolu bence kaç gün orada kalacagınıza ve de mali acıdan müsaitlik durumunuza göre değişiyor. ben artık yorulmuştum dedim ya. bir otele yerleştim ve portakal sulu bir kahvaltı yaptım uzun önce sonra da inkarail'den tren bileti aldım, bilet gidiş dönüş 120 dolardı.

    aguas calientes'e, burası machu picchu'ya en yakın yerleşim yeri, sadece tren ya da trekking ile ulaşım mümkün, kalmanız gerekiyor bir gece önceden. ben bir hostelde kaldım yine 10 dolara. geziler de mevcut iki gün kalmalıydı sanırım 240 dolar civarıydı.
    güney amerika'da o kadar cok yer var gidilecek görülecek, machu picchu kadar lüks tüketime yatkın ve turizm hizmetinin geliştiği başka bir atraksiyon daha yok sanırım. herseyin birinci sınıfı da mevcut, cünkü sadece gezginlere değil tüm dünyaya ait bir mucize. parayı verirseniz beş yıldızlı bir otelde de kalabilirsiniz aguas calientes'te.

    machu picchu'ya cıkmadan önceki gün aquas calientes'teki büyük pazardan alışveriş yapabilirsiniz. baby alpaca yününden kazaklar var mesela, coraplar ve envayi cesit hediyelik esya. yer sıkıntım olmasaydı sayet masklar vardı, camdan boyama kutular, inka medeniyetine ait şekillerin acıklandıgı halılar vs. sadece bir satranc takımı aldım, aileme ve kendime de kazak. ciu yemek isterseniz burada mevcut, yan masaya dahi servis edilirse kalkmak isteyebileceğimi farkettim, denemedim. lama eti var restaurantlarda. yerel birası cusqueña ya da inca kola.

    sabah cok erken saatte başlıyor servisler beş gibi, otobüs ile gidiliyor belirli bir noktaya kadar, gerisini yürüyerek cıkıyorsunuz. giriş biletlerini internetten alırsanız cıktısını da almanız gerekiyor. wayna picchu için de ayrı bir bilet almak gerekiyor. hepsi sanırım 70 dolardı öğrenci biletinde. bunu tam hatırlayamadım.

    cıkarken etraf sisli ve yemyeşil, bir müddet yürüdükten sonra machu picchu'yu vardığınız bir dönemeçte göreceğinizi anlıyorsunuz, önünüzde yürüyen her grup insan orada duraksayıp gülüyor, nefes almaya calışıyor. ayaklarıma odaklanıyorum. bunlar da ayak diyorum. biz de yürüdük. karşınızda koca bir dağın ortasında tarihi bir inka kenti, dimdik ayakta, bak ben saklandım diyor. hep buradaydım, sizi bekledim gelin diye.

    yemyeşil, karıncalar gibi insanları görüyorsunuz uzaktan, lamalar geziniyor, fotograf cekmek için güneşin biraz daha doğmasını, sisin biraz daha kaybolmasını bekliyorsunuz. yanınıza mutlaka su ve yiyecek alın ki, wayna picchu'ya cıkmak dahil tüm gün geçiyor. lavaboya gitmek için dağı inmeniz gerek. mantıklı da değil mi? koca dağı siz işeyin diye saklamamış tabii adamlar. onun için öğleden sonra fotograflardan bilinen ilk kısmı gezip, aşağı inip, bir ihtiyaç molası ve bir kahve sonrasında da inka gate, inka bridge ve wayna picchu'ya cıkılabilir. kuytu bir köşe bulup uzanabilirsiniz patika yollarda.

    aşağı indiğinizde bitecek ya, bir daha geciyor insan gectiği yollardan, favorim sehrin en asagısında ucurumun kenarındaki bir bankta ayaklarımı sallandırıp, aşağı bakmaya korka korka dinlenmek olmuştu. bir de öylesine bir sarkı mırıldanıp gülümsemek.. bu ayaklar da yürüdü işte hep.