hesabın var mı? giriş yap

  • arabayla yurt dışına çıkmak hayali kuranlar için geçen yaz bu konuyu phd seviyesinde çalışıp tatile çıkmış biri olarak tek seferde işinize yarayacak tüm sitelerş içeren bir liste hazırladım ve aklınızda soru işareti bırakmayacak şekilde açıklamalarla destekleyeceğim. çünkü geçen yaz derli toplu şekilde birinin böyle bir yazı hazırlamış olmasını dilerdim. herkes konunun bir ucundan tutmuş ama tüm bilgileri özümsemem ziyadesiyle zamanımı almıştı.

    1- tolls.eu: avrupa'da otobanlar ya gişe (toll payment) ya da peşin ödeme(vignette) usulü çalışır. tabi kosova, lüksemburg gibi bazı ülkelerde otobanlar tümüyle bedavayken hollanda, karadağ gibi bazı ülkelerde sadece bazı özel tüneller ve belçika, almanya gibi bazı ülkelerdeyse sadece köprüler için ücret alınır. bu ülkelerin tüm listesine european countries sekmesinden erişebilirsiniz. yani avrupa'da herhangi bir ülkenin otobanını kullanırken ya hiç ödeme yapmazsınız, ya vignette alırsınız ya da ülkemizde de eskiden olduğu gibi kullandığınız mesafe kadar gişelerden nakit veya kabul ediyorlarsa kredi kartından ödeme yaparsınız. ben her zaman nakit ödemeniz ya da kendinizi buna hazırlamanızı öneririm. bir yerde kredi kartı geçiyor yazsa da o an sistem yoktur, bilgi eskidir gibi sorunlar karşınıza çıkabilir.

    1-a. vignette: vignette, peşin ödeme yapıp belli süreler için alınan ve o ülke içinde kullandığınız otobanlar için herhangi ekstra ücret ödememenizi sağlayan sistemdir. ben otobanlarını kullanmayacağım, hep şehir içi yollardan gideceğim yine de almak zorunda mıyım diye düşünüyorsanız hayır, almak zorunda değilsiniz ama bir sefer yanlışlıkla otobana çıkmanız tek seferde tüm gezinizin vignette ücretine mal olur, tavsiye etmiyorum.

    gezeceğiniz birkaç ülkede vignette gerektiğini mi gördünüz? süper! şimdi bu ülkelerin vignette kurallarını tolls.eu'dan okuyup altta ülkelerin sitelerine girip daha detaylı not alabiliriz. çünkü satın alımlar ve kullanım süreleri için ülkelerin farklı uygulamaları var. mesela bulgaristan için sınırdan geçmeden önceki benzinliklerden ya da geçer geçmez otobana girmeden ilk benzinlikten plakanıza elektronik vignette tanımlatabilirsiniz. yine bulgaristan için sadece hafta sonunu kapsayan, haftalık, aylık, üç aylık ve yıllık seçenekleri var ama öte yandan isviçre otobanlarını bir gün için bile kullansanız sadece yıllık vignette seçeneğiniz var ve geçtiğimiz seneye kadar aldığınız vignette'i araç camınıza yapıştırmanız zorunluydu. yazıyı yazarken kontrol ettiğimde 2023 ağustos'tan itibaren e-vignette'e de geçmişler. bu da demek oluyor ki yazdığım bazı bilgiler süreç içerisinde değişmiş olabilir, mutlaka başka kaynaklardan doğrulayın. ayrıca ben ülkeye gireyim de şehir merkezinden alırım diye düşünmeyin, eğer bir sefer kameralara plakanız yakalanırsa sonradan vignette almanız cezanızı iptal etmez.

    1-b. toll payment: tolls.eu sitesinden kontrol ettiniz ve giriş yapacağınız ülke gişe usulü çalışıyor ama siz o ülkedeki otoban ücretleri sürpriz olmasın, ne kadar yola ne kadar ödeyeceğinizi bilmek istiyorsanız hemen 2. maddeye bakın. ya ben gişelere sürekli yol parası mı vereceğim diyorsanız 3. madde size göre.

    2- tollguru: eğer vignette almanız gerekiyorsa zaten işiniz kolay ama gişe ödemesi olan ülkelerde yollara ne kadar ücret ödeyeceksiniz, merak ediyorsanız kullanmanız gereken en iyi site tollguru. hatta direkt europe toll calculator'a bu linkten ulaşabilirsiniz. iskandinavya'ya tatil planlayanlar için küçük bir uyarı yapayım. güzergahı siteden gördükten sonra o yolun üzerindeki köprü/köprülerin adını bulup google'a yazıp yanına toll fee ekleyip tekrar arama yapın çünkü fiyatlar çoğunlukla daha yüksek çıkıyor. ayrıca vignette kullanan ülkelerde free yazacak ama vignette almanız gerektiğini unutmayın. bir diğer nokta da yollarınızı bölerek arayın. yani kalkıp roma'dan amsterdam'a diye aramayın, o zaman çok sağlıklı çalışmıyor. genellikle ülke içinde ya da ülkelerin sınır şehirlerini seçerek aramanızı yapın.

    3- google maps: evet, bunu bilmeyen mi var diye düşünebilirsiniz ama toll payment usulü çalışan italya'dan bir örnek vererek olayı detaylandıracağım, siz bunu ekstra ücretli olan özel köprülerden veya tünellerden geçmemek için de kullanabilirsiniz. hayatta her zaman alternatifler vardır, bunu bir kenara yazıyoruz. floransa'dan roma'ya gittiğimizi düşünelim. google maps 3 saate yakın bir sürede alabileceğimiz 273 km'lik bir yolumuz olduğunu gösteriyor. tollguru'dan bu yolun ücretini arattığımızda karşımıza yaklaşık 20 euro'luk bir ücret çıkıyor. google maps'e dönüp seçeneklerden ücretli yolları kapattığımızda 356 km ve neredeyse 5 saat olarak süreyi ve mesafeyi güncelliyor. şimdi burada öncelikler devreye giriyor. yol uzadığında yakılacak yakıt ve geçen süre aradaki 20 euro'yu telafi ediyor mu, ücretsiz yolu kullandığınızda perugia gibi şahsen de tavsiye edeceğim bir şehri pas geçmeye değiyor mu, roma'ya ayıracak vaktinizden mi yiyor? sistemin anlaşıldığını düşündüğüm için daha fazla üzerinde durmayacağım.

    4 - fuel prices: yine tolls.eu'nun sitesinde sekme olarak güncele en yakın fiyatlar yazıyor. mesela benzin&lpg'li bir araç için benzini başka bir ülkeden alıp lpg'yi daha ucuz olan yakın başka bir ülkeden almak ya da depoyu geçilecek ülkede doldurmak küçük oranlarda kar etmenizi sağlayabilir. şu an için ciddi bir fark görmesem de geçen sene bu farklar dikkate değerdi.

    5- park4night: anroid ve ios uygulaması olan bir site. yurt dışında araç park etmek gerçekten büyük bir dert. ayrıca düşük bütçeniz varsa birkaç gece arabada uyuyabilmek de hem çoğu ülkede (bazen göz yumulsa da) yasal değil hem de doğru noktayı bulması zor bir durum. park4night bu konuda kullanıcıların yer eklediği, öneriler yaptığı, eklenen yerlere ek görsel ekleyebildikleri ve yorum yaptıkları bir uygulama.

    5-a. park sorunu: avrupa'da öyle istediğiniz gibi her yere park edemezsiniz. mesela dubrovnik park için gerçekten çok pahalı bir şehir. ben hem park4night'tan hem de google maps'ten gitmeden önce park edebileceğim yerleri araştırmış ve fiyat/performans/güvenlik açısından beğendiğim yeri maps'ten yıldızlayıp oraya park etmiştim. hatta park yerinden gezilecek yerlere giden otobüsleri bile öğrenmiştim ama yürümeyi tercih ettik, o ayrı. bazı şehirlerde avm'lerin otoparkını tavsiye ediyorum çünkü bazı ülkeler park yerini internet uygulamalarından ödemenizi istiyor veya kartınızı kabul etmiyor, plakanızı tanımıyor ki bizzat yaşadık. akşam belli saatten sonra paralı sokaklar ücretsiz oluyor ya da gerçekten bazen ücretsiz park yerleri oluyor. denk gelirseniz çevredeki esnafa sorup teyit alıp bırakabilirsiniz. airbnb ya da booking'den yer tutacaksanız mutlaka free parking verdiğinden emin olun, yoksa mesela kotor'da kaldığınız ev kadar bir ücret de otoparka verirken bulabilirsiniz kendinizi. belki amma da abartmış diyeceksiniz ama youtube'da veya facebook gruplarında arabası çekilen, ceza yiyen türkleri görürseniz bu işi neden ciddiye aldığımı anlayabilirsiniz. siz türkiye'de hangi otopark'ın böyle havalı sitesi var diye bir düşünün. bence yeterince uyardım bu konuda.

    6- yeşil sigorta: aracınızla yurt dışına çıkabilmek için yaptırmanız gereken trafik sigortasıdır. bu bir kasko değil, tam olarak ülkemizdeki trafik sigortasına eşdeğer. sınırda bulgaristan tarafından üç aylık alındığında türkiye'ye göre bir miktar daha ucuz olduğunu okumuştum ama tecrübe etmedim, açıkçası tavsiye de etmiyorum. ek olarak kosova'da geçerli değil, kosova'ya girerken kendi yaptıkları sigortayı almak zorundasınız.

    7- green-zones: bu konuda önceden uyarayım, henüz benim de tam olarak anlayabildiğim bir konu değil ama bildiğim kadarını izah edeceğim, yardımcı olmak isteyenler olursa bu maddeye ekleme yapabilirim. avrupa'da şehir merkezlerinde low emission zone'lar ve zero emission zonelar var. özellikle dizel araçların motorları için euro 1-2-3-4-5-6 emisyon değerleri model yılına göre değişiyor ve bu avrupalı arkadaşlar bazı zone'lara belli emisyon değeri altındakilerin girişini ya kısıtlıyor ya da tümüyle yasaklıyor. bu uygulama bu konumlar hakkında bilgi almanızı sağlıyor. ios ve android uygulamalarına bu linklerden ulaşabilirsiniz. başta da dediğim gibi bu konuyu hala tam olarak çözemedim, ileri araştırma yapmanızı tavsiye ederim.

    8- internet: e-sim'e sahip bir telefonunuz varsa airalo, mobimatter veya benzer firmaların birinden kolayca internet alabilirsiniz. aktif etmesi zor değil, hotspot'ı da açarak internetinizi paylaşabiliyorsunuz. instagram, youtube, spotify, app store/play store gibi off'ken de veri tüketme ihtimali olan uygulamalara kısıtlama da getirmenizi tavsiye ederim.

    not: aklıma yeni maddeler gelirse veya sizlerden öneriler gelirse ekleyeceğim. bilgileri olabildiğince güncel olarak yazmaya çalıştıysam da siz de merak ettiklerinizi reddit, tripadvisor veya quora'dan ekstra araştırınız.
    not2: karavanla seyahat etmeyi planlıyorsanız tonajınıza ve aracınızın ölçülerine göre araştırmanızı derinleştirmenizi öneririm.

  • kaç oyla kabul edildiğini merak ettiğim paket. tv'deki görüntülerde mecliste en fazla 100-150 milletvekili vardı.
    kalan 400 tane kayıp milletvekilinin nerede olduğunu merak ediyorum. hadi akp vekillerinin canı cehenneme de, muhalefet vekvekilleri neredeler mesela? o atarla ayrılan emine ülker tarhan nerede? paylaşım rekorları kıran, akpyi titreten muharrem ince nerede? mustafa balbay nerede? neredesiniz ulan?

  • bekir bozdağ: ilahiyatçı, yozgatlı, iyi derecede arapça bilmektedir.
    mehmet şimşek: ekonomisttir, ingilterede yüksek lisans yapmış, eski merril lynch başkanlarındandır, iyi derecede ingilizce bilmektedir.

    bu şartlar altından bekir bozdağ'ın öngörüleri bana daha sağlam gelmektedir. evet ab batıyor ve biz avrupa'dan yüz çevirerek müthiş bir devlet olabiliriz.

    edit: bu arada adamlar mars'a seyahat planı falan yapıyorlar. komik işte :(

  • yoğun stres ve üzüntü yaşamış insanların kalbinde görülen bir rahatsızlık türü. kalp, normal boyutundan ve şeklinden çıkar. bir tarafı, pompalama kabiliyetini yitirecek derecede büyür ve kalp kısmen l harfi şeklini almaya başlar. bu gibi şikayetlerle doktora giden hastaların genelinde, "bir yakınımı kaybettim", "son dönemde ağır bir travma yaşadım" türü şikayetler de var olduğundan, ve bir de kalbin rahatsızlık sırasında aldığı şekilden ötürü, bu sendrom kırık kalp adını almıştır. sanıyorum kimi durumlarda, ruh sağlığı toparlandığında ya da stres ortadan kalktığında, kalp eski durumuna dönebilmektedir. bir de sendrom sırasında hastalar doktora bakıp rahatlıkla "that's not the shape of my heart" diyebilirler. geçmiş olsun.

  • kendisine ev hapsi verilmiş, neden?
    konser veremesin, para kazanamasın, kıyafetleriyle gündem olamasın diye.

    kadın tek başına 20 yıllık ak partiyi salladı, en büyük muhalefeti yaşam tarzıyla yaptı diye kadına ev hapsi verdiler. sonra diyorlarki "devran dönünce bunlar bize zulm edecek", dua edin de halkın istediğinden çok daha yumuşak başlı biri ülkeyi yönetsin.

  • boş derste camdan aşağı ceket atıp alt katta derste olan hocanın bakmasını sağlamak, ceketi köşeye atıp üstünde ceket olan bir arkadaşın üstünü başını silkeyerek yürümesi, hocanın sen atlayan çabuk yukarı gel demesi, üstünü silkeleyen arkadaşın koşarak kaçması, müdür yardımcısının ertesi sabah sırada, dün üçüncü kattan atlayan çabuk kürsüye çıksın demesi.

  • petrolü olmayan, dünyanin en pahalı ülkelerinden biri olan isviçre de benzin fiyat ortalamasinin 1.3 dolar olması düşünüldüğünde gülümseten trolleme

  • şu an gitsem sik gibi ortada kalırım. dil bariyerini bir şekilde aşsak bile:

    -yüce sezar'ım bana beş tane savaş gemisi, altı ay yetecek erzak verin size yeni bir kıta keşfedeyim.
    + nerede bu kıta?
    -valla tam enlem boylam falan bilmiyorum ama batıya doğru gidersek ıskalamayız diye düşünüyorum, koca kıta sonuçta.
    +e olm bu kıtada yaşayan yok mu? ya yamyamın, serserinin bol olduğu bir yerde karaya çıkarsanız?
    -valla bahtımıza ne çıkarsa ne sezarım.
    +başka nasıl projelerin var?
    -petrol diye bir şey var bir de, sizin doğu memleketlerde çok olur, bi bulduk mu hepimiz zenginiz.
    + ne işe yarayacak bu petrol?
    - şimdi şöyle ki normalde bu şey arabalarda falan kullanılıyor ama araba motoru nasıl yapılır bilmiyorum ben, petrol nasıl işlenir onu da bilmiyorum ya. ama ham haliyle soba falan tutuşturulur herhalde.
    +ya alsanıza şu deliyi başımdan.
    -durun yüce sezar'ım, daha elektrik diye nasıl üretilir tam olarak bilmediğim bir şey var... neyse alın siz beni ya.

  • meram fen lisesi'ne başladığım ilk gün…
    uzak diyarlardan yatılı olarak gelmişim okula. dallama bi öğretmen birini kaldırdı tahtaya sınıfa girer girmez; evet kim hangi okuldan gelmiş annesi babası ne iş yapıyor yazalım tahtaya, dedi. bu ne biçim iş amk, ilkokulda mıyız diye soruyorum kendime. neyse başladı ön sıradan gözlüklü güzel bir kız:
    -gündoğdu koleji, annem öğretmen babam doktor
    ve devam etti yanındaki:
    -koyuncu koleji , annem ev hanımı babam sanayici
    -diltaş koleji, annem mimar babam doktor
    .
    .
    .
    liste böyle yazılıyor orta sıranın en arkasındaki bana yaklaşıyoruz ve bir tane devlet okulundan gelmiş olan yok. öğretmen kolejlilerle sohbet ediyor lafı uzattıkça uzatıyor, baban hangi hastanede? annen hangi firmada? babanı tanıyorum çok iyi esnaftır, demek ablan da savcı oldu vs…
    herkesin ebeveyni ya öğretmen/doktor/asker/avukat yada sanayici fabrikatör. derken tahtaya yazan çocuğa geldi sıra:
    -mareşal ilköğretim okulu(devlet) , annem öğretmen babam öğretmen,
    yazdı tahtaya da söylerken. biraz rahatladım, tek devlet okulu ben çıkacağım diye çekiniyordum.
    sonra yine özel okullardan devam. sıra bana geldi. ayağa kalktım :
    -atatürk ilköğretim okulu, annem çalışmıyor babam işçi!
    sınıfta sessizlik oldu bir anda. kimmiş bu işçi çocuğu gibi dönüp bakıyorlar bana. zaten neredeyse hepsi birbirini tanıyan bu özel okul öğrencileri, bir işçi çocuğunun 10 bin nüfuslu bir kasabadan bu okulu kazanmış olmasına şaşırıyorlardı. öyle ya, kendi odalarında ders çalışıp, servislerle okula giden, okul sonrası ders takviyeleri alan bu başarılı çocuklar başarının ailenin geliriyle doğru orantılı olduğunu kanıksamışlardı.
    -hmm enteresan, demekle yetindi öğretmen ve yanımda oturan maden sahibinin oğluyla sohbete başladı.
    sınıfta 2 tane devlet okulundan gelmiş öğrencilerden biri ve tek işçi çocuğu olarak oturdum, önüme baktım. öğretmenin yanımdaki maden sahibinin oğluyla esprili yaptığı muhabbete gülümsüyorum. bir yandan da derse giren her öğretmenin bunu yaptırıp yaptırmayacağını düşünüyorum. her seferinde ayağa kalkıp : annem çalışmıyor, babam işçi! mi diyecektim? neyse ki gerek kalmadı. çünkü bu bilgiler ders işlenmeye başlanan 3. güne kadar tahtada yazılı kaldı. her teneffüs sonrası sınıfa giriyor tahtaya bakıyorum ve gözümde büyüyen o yazı :
    babası işçi!
    silmek istiyorum, babamın işçi olmasından utanıyorum, bu okula geldiğim için pişmanım, bu insanların arasında benim işim ne? diyorum. kimseyi tanımıyorum, sene 2002 , birilerini arayıp mesajlaşıp içimi dökemiyorum. işçiyse işçi ne olacak, diyorum kendi kendime. oysa kimsenin umurunda değil artık babamın işçi olması. 3 saniye bana bakıp hayatlarına devam etti herkes ama ben edemiyorum. tahtada yazmaya devam ediyor o yazı, ne zaman silinecek bu tahta diye stres yapıyorum.
    öğle arası babam aradı. biz dönüyoruz, gel aşağı vedalaşalım.
    indim, annemle babam yatakhanenin önünde mutlu bi şekilde benim onlara yaklaşmamı izliyorlar. gözleri ışıldıyor. ee ne de olsa iyi bi okula yerleşmiş çocukları, gururlu ikisi de. ben babama yaklaşırken : neden işçisin ki? bari öğretmen falan olsaydın , diye düşünüyorum. canın mı sıkkın diyor annem, yok diyorum. ellerini öpüyorum, sarılıyoruz. artık ara tatile kadar görüşemeyeceğiz. babam zaten harçlık bırakmasına rağmen gider ayak tekrar harçlık veriyor, belki cebindeki son parayı. babam iyi bir insan. işçi ama namuslu bir işçi. kimin babası ne iş yapıyor artık umurumda değil, tekrar sarılıyorum babama. benim doktor olduğumu göremeden ölen rahmetli babama…

  • zaten gitmesine sebebiyet veren mahlukatların , gelip altına 5 gram beyniyle "tutan mı var" minvalinde yorum yapması da giderek ne kadar iyi yaptığını göstermesi açısından epik olmuş.

    amerika' ya bavulda "mal" statüsünde bile gidemeyecek tiplerin de, niye mühendis olarak gitmemişmiş, kendini geliştirememişmiş diye laf söylemeye çalışması da epey ironik.
    ------------------------------------------------------
    ekleme: "ben amerika' ya gitmesine değil, bakıcı olarak gitmesine (bkz: laf söyledim)" diyen var. ya birader sorun da burada zaten, niye laf söylüyorsun, ya siz niye herkese laf söylemeye çalışıyorsunuz? iyi veya kötü burada kalmaktansa gitmeyi tercih etmiş işte. konu bu, bu kadar.

    senin görüşünü, senin mesleğini, seni, daha değerli kılan ne?
    neyse ya kendini bir bok sanan sizin gibi tiplerden yılıp gittiydim zaten ben de, bir kez daha anladım ki, iyi etmişim.

    siz aynen devam.