2 entry daha
  • yalın hâlde bulunan ama bağıntının içinde “ kendinde” olan öznel duyguyu, anlayış gücüne yükler pythagoras; ve belirlenimi saptayarak anlayış gücü için fethetmiş olur özneyi. (bkz: öznel ve nesnel arasındaki bağıntı)

    ateşi ortaya yerleştirdi pythagorasçılar; dünyayı, bu merkezdeki cismin çevresinde çekimli olarak dolaşan bir yıldız şeklinde göz önüne aldılar. onlara göre bu ateş, güneş değildi ( duyuların görüntüsüne değil de sebeplerine bağlı kalıyorlar burada ). on gezegenin on küresi, yuvarlak bir rakama: 10 rakamına ulaşmak için icad edilmişti. sonra büyüklüğüne ve hızına göre ona bir ses verdiler. bunu da müziksel aralıklara göre aralarında uyumsal bir bağıntı bulunan çeşitli mesafelerle saptadılar. ve böylece hareket hâlindeki küreler ( evren )’den uyumlu bir ses, müziği çıkardılar.

    pythagorasçılar, makrokozmos ve mikrokozmos arasındaki analoji üzerine de çalışmalar da yaptılar. onlara göre: tıpkı gökte olduğu gibi ruh’ta da 7 daire vardı. ruhun, güneş kökenli cisimciklerden meydana geldiğini düşünüyorlardı. hatta pythagoras, eski mısırlıların ruhun ölümsüzlüğü (bkz: ruhun ölümsüzlüğü) ve ruh göçü hakkındaki teorileri benimsedikten sonra kendi ruhununun, başka insanların bedeninde 207 yıl yaşadığını anlatmış.

    yine pythagorasçılar sayılar teorisi üzerinde idelerin göğünde kendi adlarını oluşturduklarını düşünmüşler. cisim ve sayılar arasında benzerlik olmadığını, töz’ün sayılardan başka bir şey ifade ettiğini söylemişler.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap