• çok ağır spoiler içerir.!

    --- spoiler ---

    40 kusur yaşlardaki erkek parmağıyla 30'una gelmemiş kadın parmağını ayırt edememek neyin nesi canlar?

    --- spoiler ---
  • black mirror 1.sezon 1 bölümü. sosyal medyanın nasıl da ülke politikasında söz sahibi olabildiği, halkın başbakanlarına yapılan bir şantajı bile eğlence aracına dönüştürebildiğine tanıklık ediyoruz.

    --- spoiler ---

    ayrıca bölüm sonunda da görüldüğü gibi halk da, kaçırılan kız da hayatlarına geri dönerken ateş düştüğü yeri
    yakıyor ve başbakan ile eşi bir daha o olaydan öncesi gibi olamıyor.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    dikkatli hayranlar tarafından başkanın hayatından gelişmeler tespit edilmiştir.

    white christmas'ta joe potter televizyonda zapping yaparken kanalın altındaki haber akışında (news ticker) başkan michael callow'ın eşinden boşandığı aktarılmaktadır. shut up and dance'te de ekrana aynı haber yansımaktadır.

    nosedive'da lacie iş yerindeyken bilgisayar ekranının sağ kısmında başkanın hayvanat bahçesinden "tekrar" atıldığı/kovulduğu haberi yer almaktadır.

    fedakarlığın bilançosuyla ilgili kara komedi. farklı bir isa'nın çilesi tasviri. "poor guy" hikayesi burada sona ermiyor belli ki. onu ileride daha büyük yıkımlar bekliyor olabilir.
    --- spoiler ---
  • charlie mingus ile alakasi thom'un mingus gaziyla yazip "mingus etkisinde bir parca" yorumundan ibarettir. parca hakkinda "thom bir dahi" demekle yetinen jonny'nin yonetimindeki st. johns orkestrasina aittir enfes trombonlar. dahasi bu parcanin kayitlarinda basi colin degil, thom yorke calmistir. yetmis midir peki? davullari da thom calmistir, sonra phil selway kaydetmistir. peki "kid a yarak kurek bir albumdur" denirken, the national anthem'in "everyone" ismiyle bir ok computer b-side'i oldugunu biliyor muyuz? yok. thom'un her konserde bambaska sozlerle soyledigini? hmm... bunun ustune bir morning bell (kid a) cakarsaniz kafaniz got gibi olur.
  • black mirror adlı mini dizi serisinin 1. sezonunun 1. bölümü. her bakımdan son derece zeki bir yapım; bir dizi bölümünden öte, orta metraj bir film. ince bir kara mizahla insanlığın geldiği durumu net bir şekilde ortaya koyuyor. eğer izlemediyseniz şu an bunun için mükemmel bir zaman. özellikle 28 mayıs itibariyle ülkemizde yaşananların üzerine izlenilmesini tavsiye ediyorum. iddia ediyorum, oturduğunuz yerden bir süre kalkamayacaksınız.

    --- spoiler ---
    insanların sansasyonel, boş şeylere olan saplantı derecesindeki merakını, bunun sonucunda oluşan toplu beyin uyuşmasını son derece zekice tiye alırken, bir taraftan da sosyal medyanın güçlenmesiyle, sansürün günümüz dünyasında yok oluşunu net bir şekilde anlatıyor. bölümde, dünya iletişim çağını yaşarken, sansürcü devletin basın üzerinde yaptığı baskı ve medyanın düştüğü trajik komik durum şu an yaşadıklarımızla direk paralellik içeriyor. ilk başta ingiliz ulusal basını, aynı bizim yandaş medya gibi, haber yapmamakta direniyor ama sonra, bizim şerefsizlerden farklı olarak, dünya basınında haberin yayılmasıyla yelkenleri suya indiriyor. bu açıdan bu bölümde anlatılanlar, türkiye’de yaşananlardan daha gerçekçi.
    --- spoiler ---
  • black mirror dizisine başlamak için iyi bir neden: ilk bölümün ismi.

    bu ilk bölümde bir adamın ülkede önemli bir ismi kaçırıp, başbakana pis bir şantaj yapması anlatılıyor. şantaj elbette hikaye. önemli olan halkın bu olaya tepkisi. hatta sempatisi.

    günümüzde iyice suyu çıkmış sosyal medyaya iyi bir eleştiri.
  • (bkz: delilik).!
    sen nesin kardeşim yaaa.!!! sen nasıl bir şarkı yapmışsın yaaaa.!!!!
    (bkz: radiohead).!
  • black mirror'un bana caner özyurtlu ve alper özyurtlu'nun ev filmini anımsatan sarsıcı ilk bölümü. uzun zamandır bu diziye başlamak istiyordum karşılacağım şeylerin ürkütücülüğünden, geriliminden de emindim ama yine de beklediğimin üstünde bir etki aldım.

    --- spoiler ---

    bir prensesin kurtulmasına fidye olarak başkanın domuzla ilişkiye girmesi... bir üç dakika dinlediğime inanamadım ama tuhaf olan bölüm ilerledikçe, zaman geçtikçe artık bunu normalleştirdiğimdi. hatta ve hatta halk prensesin kurtarılması uğruna başkanın bunu yapmasını isteyince kısa bir süre ben de halktan taraf oldum. hayda... daha doğrusu böyle bir sorunda ne yapabileceğimi, ne düşüneceğimi bilemedim. insanın aklına bile getirdiğinde tüylerini ürperten, yüzünü kızartan o ütopik düşüncenin kurgulanmış en başarılı haliydi.

    bu arada başka bir not da girmek istiyorum. halkın çoğunluğu prenseslerinin yok olacağına başkanlarının bu iğrenç hadiseyi uygulamasını istiyordu. onlara göre başkan her zaman olabilirdi ancak prensesleri nadirdi. bu mantığa da şaşırmadım aslında korkutucu bir mantık bu. kendi iradeleriyle seçtikleri bir adamın gururunu, onurunu rahatlıkla hiçe sayabiliyorlar. bu noktada tabii ki prensesten önce bir genç kızın hayatı mevzu olan ancak mantık tamamen güce tapmaktı. iki güç arasında daha az etkisiz olanı oyun dışıydı.

    özyurtlu kardeşlerin ev filminde de çılgınca televizyona, internete bağlı yaşayan halk bir kaosa şahit olmak uğruna gözlerinin önünde insanların öldürülmesi, rezil olması yönünde olumlu oy kullanmıştı. olay artık günümüzde şu: halklar kurban istiyor. tüketecek, "geyik" yapacak, konuşacak yeni malzemeler, görüntüler, kaoslar istiyor. ev filmi de black mirror'un ilk bölümü de bunu yansıttı.
    --- spoiler ---

    beni çok etkileyen bu bölümde anlayamadığım daha doğrusu sanırım kaçırdığım bir bölüm vardı. muhabir kızın operasyonun yapıldığı binaya gizliden girmesi ve flörtleştiği adam nasıl bir konumdaydı ya da neyi simgeliyordu o kısmı çözemedim.
  • insanda "bir de şunu uçarak dinlesem..." düşüncesi yaratır.
  • black mirror bölümü için;

    --- spoiler ---

    sikeriz millet sıkıntı yapmayın

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap